Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile işlerinden atılmış olan on binlerce doktorun hastanelerde çalışmalarını engelleyen sağlık yasa tasarısının 5. maddesi değiştiriliyor. Böylece, KHK’lı doktorların da SGK anlaşmalı özel hastanelerde çalışabilmelerinin yolu açılıyor.
HDP Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu, Artı TV’ye yaptığı açıklamada, AK
Parti yetkililerinin kendi yasa teklifleri konusunda geri adım atmayı kabul
ettiklerini söyledi. Gergerlioğlu, şu açıklamada bulundu:
“Yarın 5. Madde üzerinde bir önerge vererek KHK’lı
hekimlerin önündeki tüm engelleri kaldıracaklarını ve güvenlik soruşturması
olumsuz gelenler hakkında da yeni iyileştirici gelişmeler olacağını söylediler.
Tabiî ki bu haber verdiğimiz gelişme resmîleşmiş değil. Maddelere geçmek üzere
ara verildi genel kurulda; ancak bu, kulislerden bize sızan bilgi oldu ve net
bir bilgi, kesin bir bilgi. Yarın (14 Kasım’da) bu konu netleşecek; yani
oylaması yapılacak.”
Gergerlioğlu, güvenlik soruşturması olumsuz olanların
durumlarının da iyileştirilmesi için muhalefetlerini sürdüreceklerini söyledi.
Tasarıya göre güvenlik soruşturması sonucu olumsuz olan doktorlar, 600 gün hastanelerde çalışamayacaklardı. Bu süre 450 güne düşürüldü.
Tasarıya göre güvenlik soruşturması sonucu olumsuz olan doktorlar, 600 gün hastanelerde çalışamayacaklardı. Bu süre 450 güne düşürüldü.
Gergerlioğlu, KRT televizyonuna telefon bağlantısı ile katılarak yaptığı açıklamada da, bu
süreyi beklemek istemeyen uzman hekimlerin 125 bin Lira, pratisyen hekimlerin
de 75 bin Lira tazminat ödeyerek bu kısıtlamadan kurtulabilmelerine imkân sağlanması
için, AK Parti tarafından yarın (14 Kasım’da) bir önerge verileceğini bildirdi. Gergerlioğlu, “Tabiî biz bunu da kabul etmiyoruz; çünkü bu
güvenlik soruşturmaları son derece hukuksuz, keyfî ve fişleme usulleriyle
inanılmaz Nazi yöntemleriyle yapılan fişlemeler ve biz bunun karşısında da
duracağız” dedi.
Cihangir İslâm: Bir “yok say yasası” ile bütün KHK’lıların önü açılmalı
Programın stüdyo konuğu olan Saadet Partisi İstanbul Milletvekili
Nazır Cihangir İslâm da, sadece doktorların değil diğer meslek mensuplarının da
bu kapsama alınması gerektiğini dile getirdi. İslâm, “Aslında bütün KHK’lıların
yeniden gözden geçirilmesi çok uzun bir süre alacak. Bir “yok say yasası” için
çalışmamız lâzım” dedi.
Güvenlik soruşturmalarının son derece subjektif olarak
yapıldığını ve kişisel husumetlere de dayanabilen bir sistem olduğunu
belirterek, güvenlik soruşturması raporu olumsuz olan kişilerin birinci derece
yakınlarının da kamu hizmetinden men edildiklerine işaret etti.
KHK’lılar FETÖ’cü mü?
“Bir icranın, bir hükümetin, bir yürütmenin bütün kararları yargıya açık olmalıdır. Hukuk devleti budur. Yani seçilmiş hükümetin bütün uygulamaları, yargıya açık olmalıdır. KHK’larla biz işlerimizi kaybettik. 140 bin kişi işini kaybetti. Kamu hizmetinden men edildi; fakat yargıya gitme şansımız yok. Üstüne üstlük bir de bunlar kanunlaştı. Yani Meclisten yasa olarak geçti. KHK şeklinde kalmadı. Yargının önünde durursanız, devlet orada biter. Herhangi bir vatandaşa istimlâk geldiğinde, bir trafik cezası yediğinde veya işinde bir disiplin cezasına uğradığında bu insanların yargıya gitme ve haklı veya haksız olduklarının kanıtlarla açığa çıkartılmasını isteme hakkı vardır. Hukuk devleti bu demektir. Aksi halde hukuk güvencesi herkes için ortadan kalkar. Bugün bana olur, yarın da size olur. Daha önemlisi bu vicdanlara erişmez.”
KHK’lılar FETÖ’cü mü?
Cihangir İslâm, izleyicilerden gelen “KHK’lıların FETÖ ile
ilişkileri olduğu hald neden bu konuyu masaya yatırıyorsunuz?” şeklindeki soru
üzerine, şu değerlendirmede bulundu:
“Bir icranın, bir hükümetin, bir yürütmenin bütün kararları yargıya açık olmalıdır. Hukuk devleti budur. Yani seçilmiş hükümetin bütün uygulamaları, yargıya açık olmalıdır. KHK’larla biz işlerimizi kaybettik. 140 bin kişi işini kaybetti. Kamu hizmetinden men edildi; fakat yargıya gitme şansımız yok. Üstüne üstlük bir de bunlar kanunlaştı. Yani Meclisten yasa olarak geçti. KHK şeklinde kalmadı. Yargının önünde durursanız, devlet orada biter. Herhangi bir vatandaşa istimlâk geldiğinde, bir trafik cezası yediğinde veya işinde bir disiplin cezasına uğradığında bu insanların yargıya gitme ve haklı veya haksız olduklarının kanıtlarla açığa çıkartılmasını isteme hakkı vardır. Hukuk devleti bu demektir. Aksi halde hukuk güvencesi herkes için ortadan kalkar. Bugün bana olur, yarın da size olur. Daha önemlisi bu vicdanlara erişmez.”
“FETÖ”nün, devleti ele geçirmek ve anayasal düzeni silah
zoruyla, şiddet yoluyla değiştirmek için örgütlemiş bir topluluğun adı olduğunu
ifade eden İslâm, “Siz bir insan grubunun tümünü bununla suçlayamazsınız” dedi.
Susturulamayan bütün muhaliflere “FETÖ’cü” iftirasının atıldığını belirten
İslâm, bunun sürdürülebilir bir uygulama olmadığını ve vazgeçilmesi gerektiğini
vurguladı.
Cihangir İslâm, meşru hükümeti silah zoruyla işbaşından
uzaklaştırmak isteyen herkesin cezalandırılmasını istediklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet”
şeklindeki tasnifini hatırlatan İslâm, tepedeki yapılanmanın FETÖ olduğunu ve
bunu tartışmadıklarını belirterek, bunların yargı önüne çıkarılarak adil bir
şekilde yargılanmaları gerektiğini ifade etti. İslâm, sadece insanî duygularla
o topluluğun içerisinde yer almış olan insanları sırf gazete aboneliği veya
banka hesabı sebebiyle “FETÖ’cü” diye damgalamanın büyük bir haksızlık olduğunu
söyledi. İslâm, bir bankanın faaliyetine izin verilmesinin o bankanın devlet
tarafından yasal olarak kabul edildiği anlamına geldiğini belirterek, yasal bir
bankada hesabı olan herkesin somut deliller olmaksızın suçlanmasının doğru
olmadığını ifade etti.
(Haber: Sürur Öztürk)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder