Cihangir İslâm, kürsü dokunulmazlığına rağmen hakkında soruşturma açılmış olmasını değerlendirirken şunları söyledi:
“Kürsü dokunulmazdır. Yani benim kürsüde söylediklerimden
ötürü ve kürsüde bahsettiğim konularda dışarıda söylediklerimden ötürü
soruşturma açılıyorsa, o kürsünün namusu gitmiştir. Yani darbedir bu. Kürsü
dokunulmazlığına dokunmak, Türkiye’de bir darbe gerçekleştirmektir. Eş
anlamlıdır. Ha, bu sadece benim meselem olmaktan çıkar. Artık parlamentonun
meselesidir. Bu ülkedeki ifade özgürlüğünün meselesidir. Aslında bunların
sokakta da rahatça konuşulması lâzım... (…) O kürsüye dokunulması,
parlamentonun artık lâğvedilmiş olmasıyla eş anlamlı bir hale gelir. Darbe
haline gelir.”
Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Nazır Cihangir İslâm,
KRT televizyonunda yayınlanan “SorguluYorum” programında, KRT Genel Yayın
Yönetmeni Ferit Atay’ın sorularını cevapladı.
Meclis konuşmamdan dolayı her kesimden tebrik alıyorum
Meclis konuşmamdan dolayı her kesimden tebrik alıyorum
Cihangir İslâm, AK Parti tarafından tepki gösterilen Meclis konuşmasından
dolayı, gittiği her yerde AK Parti seçmenleri de dahil olmak üzere toplumun çeşitli
kesimlerinden tebrik aldığını söyledi. Kendisi de bir Kanun Hükmünde Kararname
(KHK) ile haksız bir şekilde işinden edilmiş birisi olarak, KHK ile zulme
uğrayan kesimin şikâyetlerini Meclis kürsüsünde dile getirdiğini ifade eden
İslâm, “Halkın o konuşmayla bir problemi yok. Ne demek istediğimi gayet iyi
anlamış” dedi.
Cihangir İslâm, vatandaşlara Meclis konuşması hakkındaki
düşüncelerini sorduğunu ve olumlu karşılıklar aldığını; kendisinden aynı
şekilde halkın şikâyetlerini dile getirmeye devam etmesini istediklerini söyledi.
Zulümlerine ayna
tuttuğum için bu kadar rahatsız oldular
Konuşmasından sadece AK Partililerin bir kısmının memnun
olmadığını belirten İslâm, “Herhalde bam teline dokunduk” dedi. İslâm,
Meclisteki konuşmasıyla bir anlamda AK Parti’nin icraatlarına ayna tuttuğunu
ifade ederek, şöyle konuştu:
“Zulmettiklerine kendileri de vakıflar ki, kendileri de
inanıyorlar ki, o yüzden rahatsız oldular. Yoksa adil bir yönetim
sergilediklerine inansalar, dikkate bile almazlar bu sözleri, o özgüvenleri
olsa; ama esas mesele şurada düğümleniyor: Korkuyla, insanları açlıkla tehdit
ederek sindirmeye çalışıyorlar. Bir anlamda biz de onlara bu tehditlerin çalışmadığını
ve bundan sonra da çalışmayacağını gösterdik.”
17-25 Aralık
operasyonları da bir darbe girişimiydi
Cihangir İslâm, AK Parti’nin, kuruluşundan beri içinden FETÖ’yü
de çıkaran bir dinî toplulukla hukuk bakımından kabul edilemeyecek bir ilişki
içerisine girdiğini; bu ilişkinin ülkeyi önce 7 Şubat 2012 MİT krizine, ardından
17-25 Aralık sürecine sürüklediğini, 15 Temmuz’la da “patladığını” anlattı.
17-25 Aralık sürecinin yolsuzluk boyutunun ayrı bir tartışma
konusu olduğunu belirten İslâm, 17-25 Aralık operasyonlarının da bir darbe
girişimi olduğunu söyledi. İslâm, “Bakın, meselâ 17-25’te millet yoktur ortada.
Anlatabildim mi? O yüzden herkes, ne dediğimi doğru anlasın. Benim
söylediklerime kendi kafalarınca birtakım anlamlar yükleyerek konuşmasınlar”
dedi.
Birçok şehit
yakınından bana destek geliyor
Kendisinin AK Parti’ye muhalif olmasına rağmen 15 Temmuz’da
meşru yönetimi darbecilere karşı savunmak için Üsküdar Meydanı’na gittiğini
vurgulayan İslâm, iddia edildiği gibi darbeye direnen halkı ve şehitleri FETÖ
ile aynı kefeye koymasının mümkün olmadığını anlattı. 15 Temmuz Derneği’nin
kendisine gösterdiği tepkiye dair soruyu da cevaplayan İslâm, “20-30 kişinin
yaptığı bir suç duyurusu ve Saadet Partisi İl Başkanlığı önünde, bakın
fotoğrafa; 30 kişiyi geçecek bir şey değil. ‘Şehit yakınlarıyız’ diyor ama
birçok şehit yakınından bana destek geliyor. Bunu nereye koyacaksınız? Benim
şehitlerle ne derdim olabilir? Benim şehit yakınlarıyla ne derdim olabilir?
Ben, siyasetteki FETÖ ayağının ortaya çıkmasını ve bunların cezalandırılmasını
istiyorum” diye konuştu.
FETÖ’nün siyasî
ayağının ortaya çıkarılması için verilen önerge neden reddedildi?
FETÖ’nün siyasî ayağının ortaya çıkarılması için İYİ
Partinin verdiği ve Saadet Partisi’nin de desteklediği Meclis araştırması
önergesinin AK Parti tarafından reddedildiğini hatırlatan İslâm, sözlerine
şöyle devam etti:
“Niçin reddedilir bu? Bunu anlamak mümkün mü yani? Burada
bir isyanım var benim yani. Niçin reddedilir? Yahu diyoruz ki, ‘Seni yıkan gücü
araştıralım ve cezalandıralım; onun bütün hücrelerini ortaya çıkartalım.’ Bunu
anlamak mümkün mü yani? Bu meselenin üstüne yatacaksınız, ondan sonra da sağı solu
suçlayacaksınız; hadi canım, bırakın yaa! Vicdan ölmedi bu ülkede. Akıl da
ölmedi.”
Cihangir İslâm, medyadaki birçok satılmış veya sindirilmiş
kalemin, kendisinin aslında ne demek istediğini anladığı halde anlamazlıktan
geldiğini söyledi. İslâm, “Hani derler ya, ‘Uyuyan insanı uyandırabilirsiniz
de, uyuyor gibi yapanı mümkün değil. O uyuyor gibi yapan, uyanık olduğunu
biliyor; ama size uyanık olduğunu söylemiyor. Bu linç hadisesi, çok şükür
tutmadı.” dedi.
İktidarın
kötülükleri, KHK’larla meşrulaştırılıyor
KHK ile kamudan ihraç edilen ve lânetli ilân edilen herkesin
suçlu olmadığını bildiğini ifade eden İslâm, bu kişilerin suçlu olup
olmadıklarının belgelerle ortaya konması gerektiğini söyledi. İslâm, iktidarın kendisini
de sadece ve sadece muhalif kimliğinden dolayı bu listeye dahil ettiğini
kaydetti. İslâm, “Ne yapmışım yani? Eylem mi yapmışım? Ya da terör örgütleriyle
birlikte mi davranmışım? Ya da gayrimeşru bir işe mi karışmışım? Yok. Bunun
üzerine yeni bir siyaset dili oluşturuluyor. Bir korku iklimi oluşturuluyor ve
yönetimin yaptığı her kötülük, bunun üzerinden meşrulaştırılıyor.” dedi.
Tıpkı 11 Eylül’de ABD’nin
yaptığı gibi…
11 Eylül saldırıları olduğunda Amerika’da olduğunu, o süreci
yaşadığını belirten İslâm, “Öyle bir rejim rüzgârı estirildi ki, adeta Müslüman
olmak suç haline geldi. Şimdi de adeta KHK’lı olmak el yakan, yani herkesin
kaçtığı, ona dokunamadığı bir durum haline geliyor. Oluşturulmak istenen bu...
Ha, ben de diyorum ki bu haksız bir uygulama, zalimce bir uygulama. Diyorum ki,
kim ne suç işlediyse bunu çıkartın, ortaya koyun. Cezası varsa da çeksin. Bunu
yapmanın bir yolu da işte FETÖ’nün siyasî ayağının ortaya çıkartılması” diye
konuştu.
Cihangir İslâm, tartışılan Meclis konuşmasında AK Parti
milletvekillerine hitaben kullandığı “Allah’a değil, en çok aldanan aciz bir
kula kulluk ediyorsunuz” cümlesiyle ne kastettiğinin sorulması üzerine, şu
cevabı verdi:
‘O ne derse o’ değil
“Benim orada vurgulamak istediğim, AK Partililerin kendi
genel başkanlarına insanüstü birtakım özellikler yükleyip buna inanması ve
bizden de buna inanmamızı beklemesi ve böyle bir mitos üzerinden bir yönetim
biçimini aklamaya çalışması. Bütün mesele bu... Yani buna inanmak şöyle dursun,
gerçekten komik bir şey. Ben, insanların tarak dişi gibi birbirine eşit
olduğuna inanan bir insanım. İki; Allah’ın kulu olmaya çalışan bir insanım. “Allah’ın
kulu” şu demek: Başka hiçbir şeye kulluk etmeyen demek... Başka bir insana,
başka bir mahlûka, başka bir varlığa kulluk etmeyen demek… (…) Sorgulamaksızın
itaatten bahsediyorum yani. ‘O ne derse o’ diyorlar da ben onun üzerine
söylüyorum. ‘O ne derse o’ denir mi? Yani bir şahıs gösteriyorsunuz bana. ‘Bakın,
bu ne derse onu yapacağız’ diyorsunuz. Böyle bir ilişki biçimi olur mu? Bu ona
aynı zamanda yanılmazlık atfetmektir. (…) ‘Ona dokunmak ibadettir’ diyor. Ne
demek bu yaa? Bu nasıl bir anlayış? (…) ‘O ne derse o’ değil. Ben ortak akla
inanan bir insanım.”
Cihangir İslâm, kürsü dokunulmazlığına rağmen hakkında
soruşturma açılmış olmasını nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine de şöyle
konuştu:
Kürsü dokunulmazlığını
ihlâl etmek parlamentoya darbedir
“Kürsü dokunulmazdır. Yani benim kürsüde söylediklerimden
ötürü ve kürsüde bahsettiğim konularda dışarıda söylediklerimden ötürü
soruşturma açılıyorsa, o kürsünün namusu gitmiştir. Yani darbedir bu.
Anlatabildim mi? Kürsü dokunulmazlığına dokunmak, Türkiye’de bir darbe
gerçekleştirmektir. Eş anlamlıdır. Ha, bu sadece benim meselem olmaktan çıkar.
Artık parlamentonun meselesidir. Bu ülkedeki ifade özgürlüğünün meselesidir.
Aslında bunların sokakta da rahatça konuşulması lâzım... (…) O kürsüye
dokunulması, parlamentonun artık lâğvedilmiş olmasıyla eş anlamlı bir hale
gelir. Darbe haline gelir. Onu söylemek istiyorum.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder