1974 yılında Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs’a 2 harekât düzenlenmiştir. Birinci harekât 20 Temmuz’da, ikinci harekât ise 14 Ağustos’ta gerçekleştirilmiştir.
Harekâtın askerî strateji bakımından başarıya ulaşması için
bir an evvel başlatılması gerekiyordu. CHP-MSP koalisyon Hükümetinin Başbakan
Vekili Necmettin Erbakan, harekâtın zaman kaybedilmeksizin başlatılmasında öncü
ve etkin bir rol oynadı.
Erbakan, yıllar sonra bir televizyon programında, o günlerdeki
karar alma sürecini şöyle anlatmıştı:
“Kıbrıs, bilindiği gibi, asırlar boyu bizim bir adamızdır. Bu
adamıza zaman içerisinde çeşitli göçler yaptırıldı planlı olarak; tıpkı Girit
gibi. Bizim olan adanın bizden alınması için her türlü entrika çevrildi. Birçok
katliamlar yapıldı, bizim insanlarımızı yok etmek için ve biz, 1974’te hükümet
olduk geldik. Geldiğimiz zaman bizden önce Johnson’ın mektubu… Halk Partisi bir
şey yapamamış katliama karşı. Sayın Demirel’in bir dönem olmuş, o bir şey
yapamamış katliama karşı. Biz geldiğimiz zaman işin şekli değişti. Bilindiği
gibi biz dedik ki ‘Hayır! Biz, Millî Görüşçüyüz’. Sayın Ecevit de görüşlerimizi
aynen destekledi, Başbakan olarak. Beraber koalisyondayız. ‘Hayır! Bu katliama
göz yumamayız. Bunlar bizim kendi soydaşlarımız, kardeşlerimiz. Bunu önlememiz
lâzım.’ Sampson’un yapmış olduğu büyük katliamlar karşısında her türlü tedbire
riayet ederek, Yunanistan mukabil hareketler yapmasın diye oraya
kuvvetlerimizin çıkartılmasının her türlü hazırlığını yaptık. Kuvvetlerimize
emir verdik. ‘Gideceksiniz ve buradaki kardeşlerimizi kurtaracaksınız!’ Askerî
kuvvetlerimiz, Sayın Semih Sancar, Allah gani gani rahmet etsin, çok muhterem
bir Genelkurmay Başkanımızdır. Kıbrıs harbinde baştan sona kadar en büyük
kahramanlıkları yapmıştır. ‘Sizi Mareşal yapalım’ dedik, kabul etmedi. ‘Bir
maaş ikramiye verelim’ dedik, kabul etmedi. Böyle muhterem bir insandır. En
büyük fedakârlıkları yapmıştır ve çok başarılı bir şekilde bu işi yönetmiştir.
Kıbrıs’ta bildiğiniz gibi, önce bir birinci harekât oldu. Bu
birinci harekât bölgesinde durmamız mümkün değildi. Daha çünkü biz, baştan
hükümet olarak bu günkü hudutları, “yeşil hat” olarak, ‘Asgarî buraya (kadar)
gitmemiz lâzımdır’ diye tespit ettik. Asgarî… Azamî hedef olarak da şunu gösterdik:
Bilhassa ben ısrar ettim. Dedim ki, ‘Bak, mademki önümüzde fırsat var, mutlaka
Larnaka’yı almalıyız. Sonradan bir pazarlık konusu olursa, icap ederse o
bölgeden bazı toprakları verebiliriz; ama bu “yeşil hat”, bizim asgarî
hattımızdır. Binaenaleyh, bu asgarî hattan önce hiçbir yerde duramayız. Birinci
harekâtta Birleşmiş Milletler, ‘Harekâtı durdurun’ murdurun dedi, hiçbirini
dinlemedik. Amerika, İngiltere (‘Durdurun’ dedi) hiçbirini dinlemedik. İşte
Millî Görüş bu. O söylediğimiz hatta kadar geldik. Hattan da ileriye
gidilmesini söyledik. Bunu söyleyen ısrarcı da benim. ‘İllâ Larnaka’yı alalım.’
Çünkü Larnaka’da Peygamber Efendimizin muhterem halası var. Orası, Müslümanlar
için mübarek bir yerdir. ‘Burası da kurtarılsın’ diye, ısrarla Sayın Semih Sancar’a
da söyledik; o da can-ı gönülden bunu temenni ediyordu. Buraya doğru
giderlerken bizim hükümet ortağımız, bize haber vermeden, ‘Burada durun’ dedi.
Biz, Larnaka’nın alınmamasına, hükümet ortağı olarak iştirak etmiş değiliz; ama
ilk harekâtımız “yeşil hat” idi. Madem bu yeşil hatta gelinmiştir, sesimizi
çıkartmadık. Biz, Maraş sahasının serbest bırakılmasını da hiçbir zaman kabul
etmedik. ‘Hayır! Bu, yeşil hattın içindedir. Tamamen bizim olması mecburiyeti
vardır. Hükümet olarak kararımız böyledir.’ Onlar, hep özel olarak yapılmış
olan şeylerdir ve 30 yıldan beri de onların acısını çekiyoruz.”
Erbakan, yıllar sonra Kenan Evren’in “Ben, Kara Kuvvetleri
Kurmay Başkanıydım. Buralar alınırken fazladan bu toprakları alın dedi hükümet
bize. Biz de bunu fazladan aldık, şimdi verebiliriz” şeklindeki sözlerine de
bir düzeltme yapmış, o sözün sadece Larnaka için söylendiğini kaydetmişti.
Erbakan, bu konuda şu açıklamada bulunmuştu:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder