26 Temmuz 2018 Perşembe

Eski Maliye Bakanı Şener: Yap-İşlet-Devret modeliyle Hazine, yandaş işadamlarının cebine boşaltılıyor; mekanizmayı kuranlar da pay alıyor

“Ücretli köprüler, şehir hastaneleri ve Kanal İstanbul projesini üstlenen yandaş işadamları, Hazine garantisi ile bankalardan kredi temin ediyor; ceplerinden 1 Lira bile harcamadan devlet hazinesinin milyarlarca Lirasını ceplerine aktarıyorlar.”
AK Parti kurucuları arasında yer alan, 2007 yılına kadar AK Parti Hükümetinde Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı görevlerinde bulunmuş olan, 24 Haziran seçimlerinde de CHP’den Konya Milletvekili olarak seçilen Abdüllatif Şener, Kanal İstanbul projesine dair kanun teklifinin torba yasa içerisine konarak halkın dikkatinden kaçırılmak istendiğini ifade etti. Halk TV’de yayınlanan “Güne Başlarken” programında konuyu değerlendiren Şener, Yap-İşlet-Devret modelinin de bir “soygun çarkı” olarak işletildiğini söyledi.

Soygun çarkının devam etmesini istiyorlar

CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, başı başına müstakil olarak ele alınması gereken Kanal İstanbul projesine dair kanun teklifinin, torba yasa ile alâkasız kanun tekliflerinin arasına sıkıştırılmış olduğunu ifade ederek, bunun sebebinin, “soygun çarkının devam etmesinin istenmesi” olduğunu ileri sürdü. Şener, “Maksatları nedir? Maksat şudur: Gerek komisyonda gerekse genel kurulda bu konu iyi konuşulmasın, kamuoyuna iyi mal edilmesin, anlaşılmasın ve bir soygun çarkıdır devam etsin istiyorlar” diye konuştu.

Kanal İstanbul, sadece İstanbul’a değil bütün Marmara Bölgesi’ne zarar verecek

Yapılan teknik değerlendirmelere göre Kanal İstanbul’un, sadece İstanbul’un değil bütün Marmara Bölgesi’nin ekolojik sistemini / tabiî yapısını bozacağını, denizdeki canlılara büyük zarar vereceğini ortaya koyduğunu belirten Şener, milyarlarca para harcandıktan sonra bu boğazdan, “etrafındaki gayrimenkulleri kapatanların yararlanacağını” ileri sürdü. Şener, Kanal İstanbul projesinin “Yap-İşlet-Devret” modeli ile yapılacağına işaret ederek, yapım işini alan firmaya geçiş garantisi verileceğini, böylece “gemiler geçmese bile hazinenin emme basma tulumba gibi birilerinin cebine aktarılacağını” ileri sürdü.

Soygun çarkı nasıl işliyor?

Yapılan köprülerde ve şehir hastanelerinde de aynı sistemin uygulandığını belirten Şener, “Bunun nasıl bir soygun çarkı olduğuyla ilgili şöyle bir ana çerçeve de çizmek lâzım” diyerek, bu konuda şunları söyledi:

“Yap-İşlet-Devret denildiğine göre, birilerinin yapması lâzım. Ondan sonra da belli bir süre, 25 yıl veya 40 yıl orayı işletmesi gerekiyor, değil mi? Yani veriyor birine, işadamlarını topluyor, 3-5 işadamını; diyor ki ‘Şurayı siz yapın’ diyor. E onların parası yok. Diyor ki devlet, ‘Para alacağın yeri sana ben göstereceğim’ diyor. ‘Teminatım yok’ diyor, ‘Fark etmez’ diyor, ‘Hazine garantili olarak verilecek’. Devlet yapmamış oluyor ama orayı sahiplenen işadamları, ceplerinden 1 Lira koymamış oluyor. Hatta meselâ 10 milyar Dolarlık bir işse, 20 milyar Dolar kredi temin ediyor, ona Hazine kefil oluyor. Aslında bunu ‘kamu borcu’ saymak lâzım. Daha başlarken zaten 10 milyar Doları cebe indiriyorlar. Sonra, bilmem şu kadar gemi garantisi, ‘tutmadığı takdirde aradaki farkı ben ödeyeceğim; köprüden bu kadar araba geçmediği takdirde aradaki farkı Hazine olarak ödeyeceğim’ diyor ve Hazine’yi hem borçlanırken hem de orası işletilirken, emme basma tulumba gibi, yandaş birtakım işadamlarının cebine aktarılıyor. Yandaşların cebine aktarılıyor. Hiç para harcamayan, cebinden 1 Lira harcamayan insanlar, Hazine’yi boşaltıyorlar. Böylesine bir soygun çarkı, bir başkası için yapılmaz; yandaş da olsa bir başkası için yapılmaz. Burada doğrudan doğruya, bu mekanizmayı kuranların kendi şahsî menfaatlerinin olması gerekir diye düşünüyorum.”

Hiç yorum yok: