13 Nisan 2020 Pazartesi

“Albayrak-Soylu rekabeti, Erdoğan-Soylu rekabetine dönüşüyor”


Siyaset Bilimci Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun istifa açıklamasının, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görevden alma kültürüne karşı yapılmış bir saldırı olduğunu ileri sürerek, “Albayrak-Soylu rekabeti, artık Erdoğan-Soylu rekabetine dönüşüyor” iddiasında bulundu.

Siyaset Bilimci Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, Medyascope TV’nin “Özel Yayın”ına görüntülü olarak bağlanarak, Batu Bozkürk’ün sorularını cevapladı.

Burak Bilgehan Özpek, yaşanan çalkantıyı nasıl değerlendiriyor?
“Erdoğan için bir otorite kaybı”

Siyaset Bilimci Doç. Dr. Burak Bilgehan Özpek, öncelikle “AK Parti’den istifa etme”nin başlı başına bir mevzu olduğunu belirtiyor ve “Süleyman Soylu’nun istifasından daha önemli olan şey, AK Parti’den, aktif bir bakanın, otonom / özerk bir kararla istifa ediyor oluşu. Bırakın istifa ediyor olmasını, istifa mektubunu twitter hesabına yüklemesi ve bunu halkla paylaşması bile büyük bir hadise. Erdoğan için bir otorite kaybı anlamına geliyor” diyor. Bunun “büyük bir başlık” olduğunu kaydediyor. Özpek, AK Parti’den ayrılmaların daha önce de yaşandığını ancak bunların “görevden alma” şeklinde gerçekleştiğini belirtiyor ve Kadir Topbaş, Melih Gökçek, Ahmet Davutoğlu örneklerini hatırlatıyor.

“Danışıklı dövüş değil”

Özpek, Soylu’nun istifasının Erdoğan’ın bilgisi dahilinde olup olmadığı konusunda, “Bu istifa kabul edilmiş olsaydı eğer, hakikaten Erdoğan’ın bilgisi dahilinde gerçekleşen bir istifa olmuş olacaktı; çünkü Süleyman Soylu, bütün sorumluluğu üzerine aldı, Cumhurbaşkanına karşı saygısız bir kelâm etmedi, sadakatini yineledi” diyor.

“Soylu, pazar günü strateji değiştirdi”

Süleyman Soylu’nun istifasını, son yılların önemli siyasî olaylarından bir tanesi olarak değerlendiren Özpek, halkın sokağa dökülmesinden sonra Süleyman Soylu’nun kendisine sahip çıkılmadığını, bir şekilde ‘günah keçisi’ olduğunu anladığını, bunun üzerine pazar günü strateji değiştirdiğini ileri sürüyor:

“Şöyle bir yol izledi: Kendisini romantik bir AK Parti’li, romantik bir dava adamı rolüne sokarak bütün suçu üstlenip, yani Erdoğan’ın üzerinde yoğunlaşan ya da başkanlık sistemi üzerinde yoğunlaşan soru işaretlerini kendi üstüne çekip, paratoner gibi, bu romantizmin verdiği güçle bir özerklik alanı yakaladı ve istifasını sundu. İki şeyi test etmiş oldu: Kamuoyundaki desteğini test etti ve Erdoğan’ın sınırlarını test etmiş oldu. Bu, çok enteresan.”

“Erdoğan sonrası dönem geliyor”

Artık “Erdoğan sonrası durum”un da gelmekte olduğuna işaret eden Özpek, yeni kuşakta Süleyman Soylu’nun parti içindeki rakibinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Berat Albayrak olduğunu; Albayrak’ın da bürokrasi ve medya üzerinde çok etkili bir isim olduğunu belirtiyor.

“Bülent Ecevit, kongrede İsmet İnönü’yü mağlûp etmişti”

Özpek’e göre Süleyman Soylu, son 4 yılda oy devşirmek amacıyla Türk sağının bütün sinir uçlarına çok hoyratça saldırdığı ve o Türk sağı jargonunu çok iyi kullanabildiği için bir halk desteği elde etti. Soylu’nun elindeki tek güç de bu halk desteği. Medya gücü yok, iş dünyası üzerinde bir ağırlığı yok, bürokratik yapılanması yok. Özpek, “Soylu’nun elindeki tek değer, halkın ona karşı duyduğu muhabbet. Bunu test etti. İkincisi de, kendisinin yokluğuna Erdoğan’ın tahammül edip edemeyeceğini test etti” diyor. Bunun çok riskli bir deneme olduğunu ancak riske girmeden de iyi siyasetçi olunmadığını belirtiyor ve ekliyor:

“Ahmet Davutoğlu’na insanların kızdıkları nokta, Başbakanlıktan istifaya zorlandığı zaman, Süleyman Soylu’nun dün akşam (istifasını açıkladığı akşam) gösterdiği tavrı göstermemiş olması. Siyaseten risk alamadığınız zaman daha büyük bir hedefe doğru ilerleyemiyorsunuz ya da mevcut pozisyonunuzu koruyamıyorsunuz.”

“Soylu, hamlesini antipati oluşturmadan yaptı”

“Pelikancılar” denen grubun cumartesi ve pazar günü Soylu’ya karşı yaptıklarının çok açık bir şekilde ortada olduğuna işaret eden Özpek, o tarafta da Soylu aleyhtarlığından ziyade bu meselenin gelişimini soğukkanlılıkla izleyen bir tavır ortaya çıktığını, yani Soylu’nun, ‘çok fazla antipati uyandırmadan bir hareket yaptığını ve Erdoğan’ın kendisini bu desteğe rağmen pat diye görevden alamayacağını da görmüş olduğunu’ düşünüyor.

“Bu savaş bitmedi; bu savaş yeni başlıyor” diyen Özpek, bundan sonrası için şu öngörüde bulunuyor:

“Albayrak-Soylu rekabeti, artık Erdoğan-Soylu rekabetine dönüşüyor”

“Şu anda ilk hamleler yapıldı sadece. Bundan sonra bu defterin daha çok açık kalacağını düşünüyorum ben. Özellikle gece Fahrettin Altun’un paylaştığı, Tayyip Erdoğan’ın bilgisayar ekranına bakarken çekilmiş görüntüsü çok manidar. ‘Var olan tartışmaları, kimin kime destek verdiğini, kimin ne yazdığını Sayın Cumhurbaşkanı izliyor, haberiniz olsun’ şeklinde yorumluyorum. Sonra AK Parti’li milletvekillerinin ve teşkilat üyelerinin aynı fotoğrafla destek açıklaması… Sanki ‘ortada bir bölünmüşlük vardı da onlar taraf tutmak zorunda kaldılar ve Reis’ten yana tavırlarını ortaya koydular’ gibi bir tablonun ortaya çıkması yaşandı dün akşam.

Şöyle söyleyeyim size; daha önce Berat Albayrak ve Süleyman Soylu arasında var olduğu düşünülen gerilim ya da rekabet, artık Süleyman Soylu ile Tayyip Erdoğan arasındaki bir gerilime dönüşüyor. Dün akşam biz, aslında bu olayı seyrettik.”

Bülent Ecevit’in, kongrede İsmet İnönü’yü mağlûp etmesini hatırlatan Özpek, AK Parti içinde İçişleri Bakanlığı gibi bir görevde bulunurken ve halk nezdinde desteği bu kadar yüksekken bu hamleyi yapan ilk kişinin Süleyman Soylu olduğuna dikkat çekiyor.

Özpek, yaşanan durumu siyasî bakımdan şöyle özetliyor:

“Soylu, Erdoğan’ın görevden alma kültürüne saldırmış oldu”

“Çok büyük bir risk aldı, onu söyleyeyim. Bu, ‘Görevimin başındayım’ deyip kapanacak bir mesele değil. Soylu, hafta sonu kendisi hakkında yazılanları unutmaz; Erdoğan da Soylu için yazılanları unutmaz; çünkü neticede Soylu’nun istifası, “Erdoğan’ın görevden alma kültürü”ne karşı yapılmış bir saldırıdır. Bunu yaparken de “Sayın Cumhurbaşkanım, size olan sadakatimi yineliyorum; sorumluluğu da üzerime alıyorum” gibi de romantik bir saldırı. Yani Erdoğan’ı sevenleri de karşısına almayan ustalıkta bir şey. Adam siyasetçi. Yani bunları çok iyi sezebiliyor. O yüzden, dediğim gibi; yani, Albayrak-Soylu karşıtlığından Erdoğan-Soylu karşıtlığına geçti olay.”

“Erdoğan, medyada yeni bir düzenlemeye gidecektir”

Peki, bundan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne yapabilir?

Özpek’e göre Berat Albayrak, bu durumdan memnun. Tek başına Soylu’yu alt edemezdi; ama şimdi bu meseleyi Erdoğan-Soylu karşıtlığına getirerek Soylu’yu ekarte edebilme şansı var. Dolayısıyla bundan sonra yavaş yavaş, hükümet yanlısı medya birbirinden ayrışacak. Muhtemelen, Soylu’nun kamuoyundaki imajı, ince ince yontulacak. Erdoğan, tekrar kişisel karizmasını inşa etmek için, medya mekanizmasında yeni bir düzenlemeye gidecek. Muhtemelen bütün haberler, Tayyip Erdoğan üzerinden verilecek. Kamuoyundaki ‘Süleyman Soylu imajı’ yavaş yavaş silinecek.

Özpek, Süleyman Soylu figürünün nasıl normalleştirileceği konusunda da şunları düşünüyor:

“Normalleşme sağlanırsa, Soylu figürü kendiliğinden zayıflar”

“Tayyip Erdoğan’ın sıkıştığı nokta, Türkiye mutlaka güvenlikçi ve milliyetçi bir söylemle idare edilmeli. Yani özgürlükçü bir demokratik sisteme geçmeyi istemiyor. O sistem de devamlı Süleyman Soylu gibi popüler figürler üretir. Ona da mecbur. Fakat Süleyman Soylu’nun kendisini gösterebilmesi için mutlaka olağan üstü zamanların olması lâzım. Terörle mücadele olması lâzım, afet olması lâzım, salgın olması lâzım. Eğer hükümet, bu olağan üstü zamanları biraz azaltırsa; yani Süleyman Soylu’nun kendini öne çıkartabildiği olayları artık yapay olarak yükseltmezse ve yükselmesine izin vermezse, Süleyman Soylu zaten kendiliğinden normalleşen bir figür haline gelecek. Önümüzdeki birkaç ay bu tip şeyleri izleyeceğiz; yani Soylu’nun fazla göz önünde olmadığı, unutturulmaya çalışıldığı bir dönem izleyeceğiz. Fakat dediğim gibi, AK Parti’nin kendi zaten, yani o makine kaybediyor, siyasetin diğer aktörlerine karşı. Bir de AK Parti içerisinde Erdoğan’ın ve çevresinin kaybettiği bir durum ortaya çıkabilir. Çok enteresan bir döneme giriyoruz bence.”

Hiç yorum yok: