Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, kendilerini ‘Eski Millî Görüşçüler’ olarak tanımlayan ve Millî Görüş camiasına yönelik telkinlerde bulunan bazı isimlere, tepki gösterdi. Kendilerini ‘Eski Millî Görüşçü’ olarak nitelendirenlere “Şimdi nesin?” diye soran Karamollaoğlu, bu kişilerin, Necmettin Erbakan’ı daha hayattayken terk ettiklerini hatırlatarak, “Ben, onların o sözlerinden dolayı fikrini değiştiren bir kişi bile olduğu kanaatinde değilim; ama kendilerinin itibarını yerle bir ediyorlar.” dedi.
AK Parti İBB Adayı Binali Yıldırım’ın Saadet Partisi’nden
özür dilemesini de değerlendiren Karamollaoğlu, Yıldırım’ın bu tavrını bir
âlîcenaplık olarak gördüğünü ve önemsediğini belirterek, “Ama özür yetmez.
Bunun arkasının gelmesi; bundan sonraki tavırların da o özrü takviye edecek
tarzda olması lâzım” dedi.
Karamollaoğlu, TV
5’de soruları cevapladı
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, TV 5’de
yayınlanan ve moderatörlüğünü gazeteci Mustafa Yılmaz’ın yaptığı “Kulis Ankara
- Seçim Özel” programına katılarak, gazetecilerin güncel siyasî gelişmelere
dair sorularını cevapladı.
Programa gazeteciler Elif Çakır, Veysi Dündar ve Mustafa
Kurdaş katıldı.
Programda Temel Karamollaoğlu’na, AK Parti’nin İBB Adayı
Binali Yıldırım’ın Millî Gazete’yi ziyaretinde Saadet Partisi camiasından özür
dilemesine dair düşüncesi de soruldu.
Karamollaoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
Özür, bundan sonraki
tavırla takviye edilmeli
“Tabii seçime gidiyoruz. Seçimde herkes, karşı tarafın
gönlünü alabilmek için birşeyler yapıyor. Ben, bir defa her hâlükârda
kendisinin bu gösterdiği bu tavrı, âlîcenap bir tavır olarak görüyorum. Hangi
maksatla yapıldığını umursamıyorum; ama kullandığı ifadeler, buraya kadar
gelmesi, onun yönünden bana göre çok önemli görülecek adımlar. Gecikmeli de
olsa; ama özür yetmez. Bunun arkasının gelmesi; bundan sonraki tavırların da o
özrü takviye edecek tarzda olması lâzım. Biz, ‘İllet İttifakı’ olarak
isimlendirilirken, şimdi ne diyecekler? ‘Zillet’ mi? Ne olacak yani bunun adı?
Biz, kendisinin dediği gibi, bu ülkede kapmplaşmayı değil kucaklaşmayı sağlamak
mecburiyetindeyiz. Siyasîler olarak üzerimize bu vazife düşer.”
Siyasetçiler, rol
model olarak topluma iyi örnek olmalılar
Bazı ahlâkî değerlerin gençlere sadece eğitim kurumlarıyla
değil, rol modellerin tavırlarıyla kazandırılabileceğini söyleyen
Karamollaoğlu, “Rol model dediğimiz kim? Türkiye’nin önünde gözüken liderler.
Onların tavrı, toplumu eğitir. Özür dilediği zaman toplum da onu bir erdem
olarak görür; onlar da özür dileme ihtiyacını duyarlar, yanlış yaptıkları
zaman. Onlar hakaret edeceklerine makul bir tavır sergilerlerse, ortam
yumuşar.” dedi.
Geçmişte beraber
olduklarımız, kendilerine çeki düzen vermeliler
Kendi şahsına yönelik iftiralar dile getirildiğinde, susmak
kabullenmek olarak kabul edildiği için bu iftiralar hakkında açıklama yapma
gereği duyduğunu ifade eden Karamollaoğlu, “Ben, cidden Binali Bey’in bu
tavrını önemsiyorum. Bu, umarım ki şu anda AK Parti’nin içinde bulunan, bize
karşı akıl almaz iftiralarda bulunan, geçmişte de beraber olduğumuz, özellikle
bunu vurgulayarak söylüyorum, (geçmişte) beraber olduğumuz arkadaşların
kendilerine çeki düzen vermeleri gerektiğine inanıyorum. Bunu sağlar diye ümid
ediyorum.” diye konuştu.
Ben bu özrü
önemsiyorum
Kendilerinden ilk kez özür dilendiğine işaret eden
Karamollaoğlu, “Bunun Sayın Binali Yıldırım’dan gelmesi önemli. Şu anda hem
eski vasıfları var, şu anda da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı.
Kendisinin, öyle bir atmosferin içinde bile olsa bunları söylemesini ben,
önemsiyorum.” dedi.
‘Türkiye İttifakı’
lafta kalırsa hiçbir mânâ ifade etmez
Karamollaoğlu, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın ‘Türkiye İttifakı’ tabirini dile getirmesinin ve 19 Mayıs’ta
siyasî parti liderleriyle bir araya gelmesinin de önemli olduğunu söyledi. Karamollaoğlu,
“Neden? Çünkü en azından siz, karşı tarafta bir çaba hissediyorsunuz; ama
tekrar tekrar vurguluyorum: Ümid ederim ki bu çabalar, lafta kalmaz. Lafta
kalırsa, hiçbir mânâ ifade etmez.” diye konuştu.
Karamollaoğlu’na, AK Parti’nin Saadet Partisi’ne karşı
kullandığı siyasî dilde, “terörist”ten “kardeşim”e doğru bir üslûp değişikliği
olduğu belirtilerek bu değişimi nasıl yorumladığı da soruldu. Kendisinin
iyimser olmayı tercih ettiğini belirten Karamollaoğlu, şunları söyledi:
“İnşallah bu, böyle devam eder; ama mesele, bizim
seçmenimizin oyunu almak değil. Emin olun, değil. Mesele, bugün AK Parti
iktidarının kendisini değiştirmesine ihtiyaç var. ‘Kendisini’ dediğim, kendi
politikalarını değiştirmesine ihtiyaç var. Düne kadar bu oylar önemli değildi
de niye şimdi ihtiyaç duyuyor, AK Parti? Çünkü, kendi seçmenini kaybetti.
Herkesin ittifak ettiği nokta, şu: Şu anda AK Parti, nereden bakarsanız bakın,
%36 civarında bir tabana sahip. %40 değil artık. Onun için bir ittifaka ihtiyacı
var; ama bu, bizim sebep olduğumuz bir durum değil. AK Parti’nin yanlış
politikalarının sebep olduğu bir durum. Bunu AK Parti’nin görmesi lâzım. Bizim
oyumuzu almak için bizimle görüşebilirler. Seçmenin oyunu nasıl alacaklar? (Farz
edelim ki) bizim gönlümüzü aldılar. Biz de dedik ki ‘Tamam yahu; madem bu kadar
da ileriye gidiyorsunuz, sizinle beraberiz.’ Seçmen ne diyecek? Seçmen, AK
Parti’den koparken, bize duyduğu bir sevgiden dolayı kopmadı ki. ‘AK Part, bu
işi götüremiyor’ dediği için koptu. Onun için, neden şu anda İmamoğlu, başa baş
güreşiyor gözüküyor? Düne kadar gözükmüyordu. Sırf bu sebepten dolayı.”
Allah’tan korkmazlar,
Hoca hayattayken neredeydiniz?
Program sunucusu Mustafa Yılmaz, Erbakan Ödülleri Platformu
tarafından düzenlenen “2018 Necmettin Erbakan Ödülleri” törenine gazeteci Uğur
Dündar’ın davet edilmesini ‘Erbakan’ın kemiklerini sızlatmak’ olarak
değerlendirip tepki gösterenlerin, Binali Yıldırım’ın moderatör olarak Uğur
Dündar’ın ismini önermesi karşısında sessiz kaldıklarını hatırlattı. Bu konuda
görüşü sorulan Karamollaoğlu, şunları söyledi:
“Ben, bir defa bu sözü kullanan arkadaşlar, eskiden çoğu
beraber olduğumuz arkadaşlar, yani hiç kendi içlerine dönüp, hiç muhasebe
yapıyorlar mı, onu merak ediyorum. Yahu hayattayken karşısına çıktınız.
Mübarekler, Erbakan Hoca’yı, hayattayken terk ettiniz. Hiçbir lafını
dinlemediniz. İtibar etmediniz. Şimdi tutup bizi, Erbakan Hoca’nın siyasî
mirasına sahip çıktığımız için itham etmeye kalkıyorlar. Bu kadar da olmaz
yahu! Ayıptır! Ben burada hakikaten üzülüyorum. O arkadaşlarımız adına
üzülüyorum. O kadar laf söylüyorlar ki… Yani Erbakan Hoca hayattayken ona bu
muameleyi yapanlar, vefat ettikten sonra böyle bir söz söyleme hakkına sahip
değiller. Mezardan kalksa, önce onların kafasına bir tane yumruk indirir, Hoca.
Böyle şey mi olur? Bu, istismardır işte. Bu, kelimenin tam mânâsıyla, Hoca’yı
istismardır. Adaletsiz bir İslâm’ı gündeme getirirseniz, nasıl istismar etmekse
İslâm’ı; liyakatsiz bir İslâm’ı, liyakate önem verilmeyen bir İslâm’ı (İslâm
anlayışını) bugün ‘Biz İslâmcıyız’ diyenler, nasıl bu sözlerinde kendi
kendilerine İslâm’a en büyük zararı veriyorlarsa, bunlar da Hoca’yı aynı
şekilde, aynı noktaya iteliyorlar. Bunu kimsenin söylemeye hakkı yok. Özellikle
de bizim arkadaşlarımız olduğu için söylüyorum. Şahıslar bazına bütün
meseleleri indirgeyeceksiniz, ondan sonra da ‘Hocamızın kemikleri sızlamış’…
Neredeydiniz yahu Hoca hayattayken? Allah’tan korkmaz adamlar diyeceğim; başka
türlü ne diyeyim? Onun için ben, bunlara pek itibar etmiyorum.”
Eski Millî Görüşçülermiş…
Şimdi nesin?
Program sunucusu Mustafa Yılmaz, kendilerini ‘Eski Millî
Görüşçü’ olarak nitelendiren bazı isimlerin, bazı iddialarla Millî Görüş
camiasına yönelik telkinlerde bulunduklarını hatırlatarak, Karamollaoğlu’nun bu
konudaki görüşünü sordu.
Karamollaoğlu, kendilerini ‘Eski Millî Görüşçü’ olarak
nitelendirenlere “Şimdi nesin?” diye sordu. Karamollaoğlu, sözlerine şöyle
devam etti:
“Şimdi Millî Görüşçü değilsin; ama ‘Eski Millî Görüşçü’ diye
ortaya çıkıyor. E ben ne yapayım senin eskiden Millî Görüşçü olmanı? Sen, Hoca
hayattayken terk etmişsin zaten. Şimdi çıkıp da ‘Eski Millî Görüşçüler’ etkili
olacak zannediyor. Herkesi teğet geçiyor. Onların o sözlerinden dolayı fikrini
değiştiren, ben, bir kişi bile olduğu kanaatinde değilim; ama kendilerinin
itibarını yerle bir ediyorlar.”

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder