Eski Maliye Bakanı ve Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, muhalefetin bu seçimleri kaybetmesi halinde, yetkilerin tamamen cumhurbaşkanına geçecek olmasından dolayı bir daha seçim yüzü göremeyebileceğini söyledi. Şener, bu sebeple, özellikle ana muhalefet partisi CHP’nin belirleyeceği adayın son derece önemli olduğunu belirterek, “Ana muhalefet, her zaman iktidarı yanlışlarından çevirmeye ve yanlış gidişatı düzeltmeye aday parti demektir. Bu ağırlığını, bu önemini, gösterdiği adayla da ortaya koymalıdır” dedi.
Şener, ekonomik sorunların sebebinin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın diktatöryal liderliği olduğunu ileri sürerek, “Şu anda Türkiye’de koşar adım krize doğru giden ekonominin bir numaralı sorumlusu, teşebbüs özgürlüğünü ve mülkiyet hakkını ortadan kaldıran, cezaların kişiselliği ilkesini hiçe sayan bu mevcut iktidar yapısıdır” diye konuştu.
Eski Maliye Bakanı ve Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener, “Artı TV”de
yayınlanan “Gündem Özel” programına konuk olarak, Ankara Temsilcisi Sibel Hürtaş’ın güncel siyasî ve ekonomik gelişmelere
dair soruları cevapladı.
Hiçbir partinin, “Bu seçimlere girelim, gerisi ne olursa
olsun” deme hakkı ve lüksü olmadığını belirten Şener, 24 Haziran seçimlerinin,
hem parlamentonun yenileneceği hem de artık güçlendirilmiş bir cumhurbaşkanının
seçileceği bir seçim olacağını söyledi.
Şener, Öyle bir Cumhurbaşkanı ki, hem yasama organı ona
bağlı, yürütme ona bağlı, yargı ona bağlı, basın daha kontrollü, sivil toplum
kuruluşları da bu yeni cumhurbaşkanının denetim ve kontrolü altında” dedi.
Böylesine güçlü bir liderliğin, Dünyanın hiçbir çağdaş
devlet yönetiminde olmadığını belirten Şener, şöyle konuştu:
Bu seçimler
kaybedilirse, bir daha seçim yapılmayabilir
“Çağdaş devlet demek, karşılıklı birbirini frenleyen, dengeleyen
kurumların olduğu bir yapı demektir. Denge-fren mekanizması yoksa denetim
sistemleri çökertilmişse, orada çağdaş bir devlet yok demektir. Bu bakımdan bu
seçimler, Türkiye’de devletin modern ve çağdaş niteliğinin, insanlık tarihinin
binlerce yıllık deneyimleriyle ortaya çıkan vazgeçilemez kuralların işlediği
bir devlet halinde mi yoluna devam edeceğini, yoksa işin çivisinin mi
çıkacağını gösterecek seçimlerdir. Bu seçimleri kaybetmek demek, bir daha seçim
yüzü görememek anlamına da gelebilir.”
Şener, bu bakımdan bütün siyasî partilerin ve yurttaşların
bu seçimlere gereken önemi vermeleri, güçlü bir irade ortaya koymaları
gerektiğini vurguladı. Aday seçiminde en fazla dikkati göstermesi gereken
partinin Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) olduğunu belirten Şener, “Çünkü o, bir
ana muhalefet partisidir. Ana muhalefet, her zaman iktidarı yanlışlarından
çevirmeye ve yanlış gidişatı düzeltmeye aday parti demektir. Bu ağırlığını, bu
önemini, gösterdiği adayla da ortaya koymalıdır” diye konuştu.
Ekonomik sorunların
sebebi, Erdoğan’ın diktatöryal liderliğidir
Abdüllatif Şener, Türkiye’nin ekonomik bakımdan geleceğini
nasıl gördüğüne ve ne yapılması gerektiğine dair görüşünün sorulması üzerine
de, “Türkiye’nin ekonomik olarak en büyük sorunu, veya şu andaki ekonomik
sorunları ortaya çıkaran en temel neden, Sayın Erdoğan’ın, demokratik bir
liderlikten diktatöryal bir liderliğe doğru gidiş göstermiş olmasıdır veya en
azından toplumsal algının bu yönde olmasıdır” dedi.
Şirketler, mallarına
mülklerine el konmasından endişe ediyorlar
Girişimcilerin, iş adamlarının ve bütün ekonomik birimlerin,
bu sebeple kendilerini güvensiz hissettiklerini ifade eden Şener, piyasanın,
keyfî olarak mallarına mülklerine el koyabilecek; mülkiyet haklarını, girişim
özgürlüklerini anayasada ve yasada tanımayacak; her sözünün adeta bir kanun ve
anayasa hükmünde olacağı bir lider görüntüsünden ürktüklerini dile getirdi.
Şener, “Ürken piyasada ise sürekli olarak yurt dışına para kaçışları, sermaye
kaçışları yaşanıyor. Pek çok girişimci, Türkiye’deki iş yerlerini,
fabrikalarını kapatıyor, malını mülkünü yurt dışına taşıyor ve oralarda
yatırımlar yapmaya başlıyor” dedi. Devletin çok sayıda firmaya el koyduğuna da
işaret eden Şener, halen devletin el koyup TMSF’ye devrettiği firmaların toplam
değerinin 50 milyar Lirayı aştığını kaydetti. Şener, bu meblağın 15-16 milyar
Dolara tekabül ettiğini belirterek, iş adamlarının endişe duymalarının doğal
olduğunu söyledi. Şener, “Bunun neticesidir ki, 6 binden fazla iş adamımız,
yurt dışına gitmiştir. Buradaki iş yerlerini kapatmışlardır. Bankalara borçlanmış,
yapılandırma istemişlerdir; ama kaçırabildiklerini, götürebildiklerini de
götürmüşlerdir” dedi.
Bunun sadece girişimcilerle ilgili bir hadise olmadığını da
belirten Şener, sözlerini şöyle sürdürdü:
Krize doğru koşar
adım giden ekonominin 1 numaralı sorumlusu iktidardır
“Kanun Hükmünde Kararnamelere (KHK’lara) bakıyoruz; bazılarının
işine son veriliyor. Kamuda çalışıyor. 40 yıl maaşından para kesilmiş. Emeklilik
ve sağlık güvencesi için Sosyal Güvenlik Kurumu’na (SGK’ya) yatırılmış, emeklilik
hakkını, sağlık hakkını elde etmiş kişilerin emekli maaşı ödenmiyor. Halbuki
cezaların kişiselliği ilkesi vardır anayasamızda ve ceza hukukumuzda. Siz,
babanın suçundan dolayı oğlunu, kızını cezalandıramazsınız. Evlâdın suçundan
dolayı da babayı cezalandıramazsınız. Bu, hukukun temel ilkesidir. Kur’ân-ı Kerîm’de
de böyle bir ayet vardır. Babasının suçunu hiç kimse çekmez. Herkes, kendi
suçunu çeker. Yani hem kutsal kitabımızda bu var, hem çağdaş bütün ceza
yasalarında bu madde var. Buna rağmen, ne çağdaş ceza yasalarına uyan, ne
kutsal kitabımızın hükümlerine uyan bir yanlış uygulama devam ediyor. Emekli
maaşını kesiyor, evdeki çocuk, okula gidecek servis parası bulamıyor. Bankadaki
hesabına el koyuyor. KHK ile atılanlar, zaten piyasada, özel sektörde de iş
bulamıyor. Yani ‘acınızdan (açlıktan) öleceksiniz’ anlamına geliyor bu. Böyle
bir ortam, ekonominin iyi olabileceği bir ortam değildir ve şu anda Türkiye’de koşar
adım krize doğru giden ekonominin bir numaralı sorumlusu, teşebbüs özgürlüğünü
ve mülkiyet hakkını ortadan kaldıran, cezaların kişiselliği ilkesini hiçe sayan
bu mevcut iktidar yapısıdır.”
Abdüllatif Şener, tek bir kişiye bağlı bir iradenin ülkeyi
ekonomik olarak çökerttiğini belirterek, ekonomiyi çökerten bu irade ortadan
kalktığı zaman ülkeye bir bahar havası, insanlara güven geleceğini; fabrikaların
işlemeye, kapanan iş yerlerinin açılmaya, ekilmeyen tarlaların ekilmeye, yurt dışına giden sermayenin Türkiye’ye
dönmeye başlayacağını ve bütün dengelerin yeniden kurulacağını söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder