Emin Şirin |
22. Dönem İstanbul Milletvekili Emin Şirin, FETÖ
operasyonları kapsamında MİT’in yurt dışındaki bazı şahısları kaçırıp Türkiye’ye
getirmesinin hukuk devletine yakışmayan, riskli bir operasyon olduğunu ileri
sürdü. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın ’18 ülkeden 80 FETÖ’cünün MİT
operasyonuyla kaçırılıp Türkiye’ye getirilmesiyle övündüğüne işaret eden Şirin,
“Yarın Amerika, gelip de Zarrab davasında isimleri geçen eski 4 bakanı buradan
paketleyip götürürse, söz söyleyecek lafınız kalır mı?” diye sordu.
Asıl önemli olan
parlamento aritmetiği
2019 seçim sürecini ittifaklar açısından değerlendiren
Şirin, muhalefetin milletvekili seçimi için kuracağı ittifakın, cumhurbaşkanı
seçimi için kuracağı ittifaktan daha önemli olacağını ileri sürdü. Şirin, “(Cumhurbaşkanı
seçiminin ikinci tura kalması halinde) milletvekili seçiminde AK Parti-MHP
ittifakı, 300’ün üzerinde milletvekili çıkaramamış olursa, Recep Tayyip Erdoğan’ın
başkan olma şansı, son derece azalıyor” dedi. Şirin, seçim ittifakının, seçim barajına rağmen İYİ Parti’nin
de Saadet Partisi’nin de önünü açtığını ileri sürdü.
“Konuşmadan Olmaz”
TV 5’te yayınlanan “Konuşmadan Olmaz” programında, Suriye
meselesi, Türkiye-ABD-Rusya ilişkileri, şeker fabrikalarının satışı, 2019 seçim
süreci ve FETÖ ile mücadele konuları ele alındı. Programa konuşmacı olarak,
Gazeteci Arslan Bulut, Avukat Bülent Kaya ve 22. Dönem İstanbul Milletvekili
Emin Şirin katıldı.
Seçim güvenliğinin ittifaklar konusundan daha önemli ve
öncelikli olduğunu ifade eden Şirin, seçmen kütüklerindeki kayıtların
doğruluğundan sandık emniyetinin sağlanmasına; oy sayımından yurt dışında ve
yurt içinde kullanılan oyların güvenli bir şekilde teslim edilmesine kadar
seçim güvenliğinin bütün yönleriyle seçim emniyetinin sağlanması gerektiğini
dile getirdi. Şirin, şöyle konuştu:
Kimse bu seçimlerin
emniyet içerisinde yapılacağından emin değil
“Ben, kurulacak olan ittifaklardan ve sairelerden evvel, sağlıklı
bir seçimin yapılmasını, en önemli konu olarak görüyorum. Seçmen kütüklerinin
sağlıklı olması. Sandık emniyetinin temin edilmesi. Ondan sonra, kullanılacak
olan elektronik sistemin, SEÇSİS’in, özellikle dışarıdan müdahalelere açık
olmayacak bir şekilde yürümesi. YSK’nın makul ve adil hareket etmesi gibi bir
manzume var. Yani ‘seçim emniyeti’ dediğinizde tüm bunların dikkate alınması lâzım.
Meselâ yurt dışındaki seçmenler de %5 mertebesine neredeyse gelmiş
vaziyetteler. Onların da devlet eliyle intikal ettiği düşünülürse, onların
çuvallarının, seçimden sonraki çuvalların, onların emniyetinin dikkate
alınması, müdahalelerde bulunulmaması, son derece önemli. 1946 veya 1950
seçimlerine benzeyen bir halet-i ruhiye içerisinde gidiliyor bu seçimlere ve
kimse, bunların emniyet içerisinde yapılacağından emin değil. Sayın Temel
Karamollaoğlu, bu konuda biraz daha iyimser. Bizdeki seçim sisteminin, esas
itibariyle kötü bir sistem olmadığını söylüyordu. Doğrudur. Hakikaten,
sandıkların başlarında duran insanlar, oradaki zabıtları doğru dürüst
tutarlarsa, bunların mutabakatı da sağlanırsa teorik olarak bu yürür; ancak
sizin tuttuğunuz zabıtların, hukukî hiçbir değeri yok. Yüksek Seçim Kurulu, bundan
evvel referandumda yaptığı gibi, karakuşi bir karar verdiğinde, yapabileceğiniz
hiçbir şey kalmıyor. (Arslan Bulut: Zabıtları da açıklamıyorlar. Açıklamadan
imha ediyorlar.)”
Seçim boyası yöntemi
yeniden uygulanmaya başlanmalı
Mükerrer oy kullanımının önlenmesi için kullanılan parmak
boyası uygulamasının neden kaldırıldığını aklının almadığını söyleyen Şirin, “Neymiş?
‘Medenî değil’miş. Boyayı bir gün sürseniz ne olur? Bu boya meselesi, son
derece önemliydi. Ben, kendim şahidim; Maltepe’de otururken, aynı kişinin, 3
ayrı sandıkta 3 ayrı insanmış gibi oy verdiğini biliyorum. Aynı kişinin” dedi.
Emin Şirin, seçim boyası yönteminin yeniden uygulanmaya başlanmasını istedi.
YSK’nın, (yanlışlıkla zarar görmeleri ihtimaline binaen) seçmen
sayısının çok üzerinde oy pusulası bastırdığına işaret eden Şirin, bu pusulaların
seçmen bazında numaralanmasa bile, il ve sandık bazında numaralanabileceklerini
kaydetti. Şirin, oy kullanımı sona erdikten sonra kalan pusula ve zarfların da
zimmetle iade edilmesi gerektiğini belirtti.
Milletvekili seçimi,
cumhurbaşkanı seçiminden daha önemli
“Ben, parlamento seçimini cumhurbaşkanı seçiminin önüne
koyuyorum” diyen Şirin, seçim yapıldığı gün cumhurbaşkanı seçimi ikinci tura
kalmış olabileceği için cumhurbaşkanının kim olacağının belli olmayabileceğine
karşılık, parlamento üyelerinin belli olacağına işaret etti. Şirin, şöyle
konuştu:
“600 milletvekilinden eğer AK Parti-MHP ittifakı, 300’ün
üzerine çıkamaz ise, muhalefet 300’ün üzerine çıkmış ise, Recep Tayyip Erdoğan’ın
başkan olma şansı, son derece azalıyor. Cumhurbaşkanı, ne kadar yetkili olursa
olsun, parlamentoda çoğunluğa sahip değilseniz, sizin bütün kararnamelerinizin
tersine kanun çıkarabilecek bir parlamento ile karşı karşıyasınız. Yani,
Fransızlardaki demokratik anlayış, burada yok. Beraber oturma, beraber çalışma
ahlâkı da olmayacağına göre, özellikle Sayın Cumhurbaşkanının yarattığı bu
kamplaşma ortamı içinde muhalefetin birinci hedefi, ne olursa olsun adil bir
seçim, ikinci hedefi de parlamentoda çoğunluğu elde etmek olması lâzım.”
AK Parti’nin istediği daraltılmış bölge sistemini MHP engelledi
Bu bakımdan, muhalefet partileri arasında seçim ittifakının
asıl milletvekili seçimi için kurulması gerektiğini vurgulayan Şirin, seçim
kanununun, MHP’nin itirazı sebebiyle AK Parti’nin istemediği şekilde çıktığını
belirterek, “AK Parti, ‘daraltılmış bölge’yi istiyordu. Daraltılmış bölge;
Türkiye, 120 bölgeye bölünecekti. Her bölgede 5 milletvekili aşağı yukarı
çıkacaktı ve D’Hondt sistemi çalışmadan o daraltılmış bölgede birinci olan
parti, hepsini alacaktı. Dolayısıyla AK Parti’nin çoğunluğu elde etmesi daha
kolaydı. MHP, buna direndi ve belki Devlet Bahçeli, orada hayırlı bir iş yaptı.
Aynı bölgeler kaldı. Türkiye’de daha önceki seçimlerde uygulanan bölgeler ve bu
bölgelerin içinde de D’Hondt sistemi uygulanacak ve her parti, kendi logosuyla
birlikte gelebilecek. Dolayısıyla bunun İYİ Parti için de faydalı olduğu
kanaatindeyim, Saadet Partisi’nin de çok önünü açacağı kanaatindeyim.”
Seçim barajına rağmen muhalefetin önü açıldı
Saadet Partisi’nin Meclis’e girme riskinin ortadan
kalktığını ileri süren Şirin, “Eğer parlamento konusunda bir ittifak yaparlarsa
parlamento seçimlerinde, Meclis’e girmeme riskleri yok. %3 de, %5 de, %7 de, %9
da %12 de alsalar giriyorlar, bir ittifakın içinde. Ben, %10’u da
geçebilecekleri kanaatindeyim. %10 dediğiniz 5 milyon oy. Yakalayacaklardır”
diye konuştu.
Emin Şirin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, partisinin
18 Mart’ta yapılan 12’nci Olağan Büyük Kurultayı’nda söylediği “Cumhurbaşkanı
seçiminde adayımız, aksi ve ârızî bir gelişme olmadıktan sonra Sayın Recep
Tayyip Erdoğan’dır” sözünü de hatırlatarak, “Ben, bu cümlenin altını çizdim. Mehmet
Ali Kulat Bey’le de bir sohbette aynı şeye o da dikkat etmiş; ‘çok haklısınız’
dedi. Daha köprünün altından (çok) sular akar. Göreceğiz” dedi.
Siyasetin içinden
neden tek bir tane bile FETÖ’cü çıkmadı?
“FETÖ ile mücadele” konusundaki görüşlerini de dile getiren
Şirin, “Ben, bu mücadelenin doğru dürüst yürüdüğü kanaatinde değilim. Bir
taraftan son derece büyük bir mağdur kitlesi yaratılıyor, alt kademelerde. Üst
kademelerde ciddi hiçbir mücadele olduğu kanaatinde değilim. Siyasetin içinden
tek bir tane FETÖ çıkmadı. Bu nasıl iş? Ben, kendi milletvekilliğim zamanında
FETÖ’cü olduğunu bildiğim insanlar hakkında mücadele ettiğim için Ergenekon
sanığı yapıldım. Böyle bir durumun içinde bir tane bile siyasetçi çıkmadı. Bu
ne biçim iştir yahu? Bu mücadele, doğru dürüst yürümüyor” dedi.
CIA de Türkiye’den 4
bakanı paketleyip götürürse?
MİT’in yurt dışında gerçekleştirdiği FETÖ operasyonlarını da
eleştiren Şirin, “yarın Amerika, gelip de Zarrab davasında ismi olan eski 4
tane bakanı buradan paketleyip götürürse, söz söyleyecek lafınız kalır mı?”
diye sordu. Şirin, şöyle konuştu:
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder