Eski Saadet Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kamalak, Saadet Partisi’nin Cumhur İttifakı’na katılmasının ülkedeki kutuplaşmayı daha da artıracağını belirterek, “Vebali büyük olanla ittifak olmaz” dediği Twitter mesajının bugün de arkasında durduğunu söyledi.
Eski Saadet Partisi Genel Başkanı Mustafa Kamalak, Halk TV’de yayınlanan ve Gazeteci Özlem Gürses’in sunduğu “Kayda Geçsin” programına görüntülü bağlantı yoluyla katılarak, gazetecilerin sorularını cevapladı.
“Keşke MHP de orada olsaydı”
“Erbakan Haftası / Anma ve Anlama Programı”nda bütün
partiler katılırken MHP’nin katılmamasını nasıl değerlendirdiği sorulan
Kamalak, şu değerlendirmede bulundu:
“O gece Erbakan Hocamızı anma gecesi olduğuna göre, yine
onun sözüyle başlayalım programımıza. Diyordu ki, hele hele ömrünün sonuna
doğru hemen her fırsatta, ‘Asla unutmayınız ki hepimiz bu milletin evlatlarıyız’
diyordu. Orada milletin evlâtlarının oluşturduğu siyasî partilerin genel
başkanları, 9 partinin genel başkanı orada idi. Ben, MHP’nin de orada olmasını
isterdim. Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkes’i hepimiz, bu milletin evlatlarıyız.
Her bir siyasî parti de bu vatan evlâtlarının kurmuş oldukları partilerdir. O
münasebetle biz, o partinin, bu partinin orda olmasından dolayı memnuniyet
duyduk, duyarız. Keşke MHP de orada olsaydı”
Kamalak, geçmişte koalisyon hükümetinde MHP ile bir arada
bulunulduğunun hatırlatılarak “Kim değişti?” diye sorulması üzerine, “Bizim
söylemimizde, yolumuzda, programımızda bir değişiklik yoktur. Değişiklik o
zaman başka taraflarda, bizde değil” dedi.
1974’deki Ecevit-Erbakan koalisyon hükümetini hatırlatan
Kamalak, o günkü belirli bir muhalefet anlayışına göre CHP’nin komünizmi, MSP’nin
ise birilerinin ifadesine göre şeriatı temsil ettiğinin düşünüldüğünü ifade
etti. Demirel’in bu sebeple ve özellikle MSP’yi eleştirmek için “Bunların dışı
yeşil, içi kırmızı” dediğini hatırlatan Kamalak, “Yani dışları şeriatı
gösteriyor gibi ama içleri komünisttir. O mânâya gelecek şekilde, ‘Bakmayın
bunların öyle söylediklerine; dışları yeşil ama içleri kırmızıdır’ diyordu”
şeklinde konuştu.
Kamalak, sözlerine şöyle devam etti:
“O dışı yeşil içi kırmızı olan koalisyon, kanaatimizce,
Cumhuriyet döneminin en şanlı zaferini gerçekleştirdi. Kıbrıs Barış Harekâtı’nı
gerçekleştirdi. Demek istediğimiz şey şu ki, bu ülkeyi ayrıştırmanın, bölmenin,
tefrikaya sokmanın, germenin hiç kimseye faydası yoktur. Farklı düşüncelerin
sahipleri bile bir araya geldiğinde ülke için ne büyük hayırlı hizmetlere imza
attıklarını Kıbrıs Barış Harekâtı, aziz milletimize göstermektedir diye
düşünüyorum.”
“94’te Millî Görüş, genelev kadınlarının dertleriyle de
ilgileniyordu”
Mustafa Kamalak’a, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan’ın en son İstanbul İl Kongresinde dile getirdiği “94 ruhu”
ifadesi de soruldu.
Söyleyeceği sözlerin sadece kendi şahsî görüşleri olduğunu
belirten Kamalak, “Orada (Erbakan’ı anma programında) ‘AK Parti ile ittifak
yahut koalisyon olsun mu, olmasın mı?’ biçiminde bir konuşma olmadı hâliyle;
ama kanaatimce Sayın Genel Başkanımız Temel Bey, en anlamlı konuşmayı yaptı
orada.
“94 ruhu”, Millî Görüş ruhudur. O ruh, fakiri, fukarayı
kucaklayan bir ruhtur. E şimdi ‘Ben o ruha dönmek istiyorum’ demekle o ruha
dönülmez. O ruh, bambaşka bir ruh; çünkü o ruh, hatırlayacaksınız, en azından
orta yaşın üzerinde olanlar hatırlarlar, Millî Görüş ekipleri, gecekonduları
ziyaret ediyordu, kim aç, kim fakir? Sessiz sedasız. Oralara erzaklar
taşıyordu. Hatta kahvehanelere gidiyordu, kafeteryalara gidiyordu ve hatta
genelevlere, oradaki insanların acısını, ıstırabını görmek için gidiyordu. Yani
oradaki insanlar bile ‘Bunlar dürüst insanlardır, merhametli insanlardır.
Derdimize ancak bunlar deva olabilir’ biçiminde Millî Görüş’e doğru
koşuyorlardı. Nitekim öyleydi zaten.”
Kamalak, bunu gören bazı çevrelerin de birtakım anketler yaptırarak,
Refah Partisi’nin engellenmemesi hâlinde sonraki seçimlerde oy oranının yüzde
65’e yükseleceği sonucuna ulaştıklarını hatırlattı. Kamalak, 28 Şubat’ın ön
habercisinin bu anketler olduğunu ifade ederek, “Bugünkü konuşmalarda deniyor
ki, Refah Partisi, en güçlü olduğu döneme erişemedi. Tabir caizse, dağın
eteklerinde yolu kesildi. Zirveye tırmanmasına müsaade edilmedi” dedi.
“AK Parti, 94 ruhuna dönemez. Keşke dönseler, keşke
dönseler.”
Ne yaparsa yapsın, AK Parti’nin 94 ruhuna dönmesinin mümkün olmadığını
ileri süren Kamalak, “AK Parti’nin Millî Görüş gömleğini tekrar giymesi mümkün
değil mi?” sorusu üzerine şu değerlendirmede bulundu:
“Efendim mümkün değil. Nasıl yapacaklar? Şimdi gecekondulara
yönelip, ‘Biz, 94 öncesinde olduğu gibi sizleri kucaklamaya geldik. Derdinizle
hemhâl olmaya geldik’ diyebilir mi? İsmi birtakım yolsuzluğa bulaşmış olan
kişileri, o sokaklara gönderebilir mi? Hatırlayacaksınız, 94’te Millî Görüş /
Refah Partisi, birtakım belediyeleri kazanınca, kazandığı belediyelerin
kapısına büyük levhalar hâlinde ‘Rüşvet alan da veren de melundur’, lânetlenmiştir
tabelalarını asmıştı. O tabelaları kim indirdi? Şimdi ‘Tekrar asacağız. Tövbe
istiğfar ettik’ mi diyecekler? Keşke dönebilseler; ama ben, oraya
dönebileceklerini, oraya ulaşabileceklerini, o ruhu tekrar
yakalayabileceklerini sanmıyorum.”
“Saadet’in Cumhur İttifakı’na katılması, kutuplaşmayı
derinleştirir”
Programda Mustafa Kamalak’a, kendisinin 10 Ocak 2021
tarihinde yayınladığı “Vebali büyük olanla ittifak olmaz” şeklindeki Twitter
mesajı hatırlatılarak, bu vebali açıklaması istendi. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın,
Saadet Partisi Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Oğuzhan Asiltürk’ü ziyaret
etmesinin ardından, Saadet Partisi içinde Cumhur İttifakı’na bir yöneliş olup
olmadığı da soruldu.
Kamalak, “Hayır. Tam aksine, beni belki de binlerce parti
mensubu kardeşlerimiz aradı. ‘Yüreğimize su serptiniz’ dediler. Ben, ‘vebali
büyük olanla ittifak yapılamaz’ derken, bugün de aynı kanaatteyim. Eğer Saadet
Partisi, AK Parti ile ittifak yapacak olursa, kanaatimce ülke daha bir gerilir.
Daha bir gerilir, daha bir gerilir. Ne olur? Hâliyle ülke, 2 kampa ayrılmış
olur, fiilen. Bir tarafta Cumhur İttifakı; yani mütedeyyin insanların
toplandığı kamp, buna karşılık ikinci kamp, “solcularla, komünistlerle, bölücülerle
iş birliği içinde olan” kamp. Buna kanaatimce hiçbirimizin hakkı yoktur. Bu
ülkenin çatışmaya, bölünmeye tahammülü yoktur. Böyle bir kamplaşma, ülkeyi
bölünmeye götürür, çatışmaya götürür; çünkü dediğimiz gibi hepimiz, bu milletin
evlatlarıyız.
‘Vebali büyük olan’ ifadesine gelince; Suriye’nin bu hâle
düşürülmesinde, kanaatimce AK Parti’nin büyük vebali vardır. Irak’ın bu hâle
gelmesinde AK Parti’nin büyük vebalinin olduğunu düşünüyorum. 1974 yılında
Kıbrıs Barış Harekâtı’nı yaptığımız zaman bize destek veren tek kardeş ülke,
Libya ve onun lideri Kaddafi’ydi. Libya’nın bölünüp parçalanmasında, Kaddafi’nin
linç edilmesinde AK Parti’nin büyük vebalinin olduğunu düşünüyorum.
“Terörün müzakere edileceği yer, Kandil değil TBMM’dir”
‘Çözüm süreci’ denildi. Çözüm sürecinde, Millî Görüş’ün tek temsilcisi olan Saadet Partisi, uyardı, uyardı. Dedi ki, ‘Bakın, siz bir kesimi hem terörist olarak suçluyorsunuz hem de bunlarla oturup müzakerede bulunuyorsunuz. Teröristle müzakere değil mücadele edilir’ dedik, Saadet Partisi olarak. Müzakerenin yeri de Oslo değil, İmralı değil, hele hele Kandil hiç değil. Müzakerenin yeri, millî iradenin temerküz ettiği Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir dedik. ‘Efendim CHP ile mi? Falanla mı, filanla mı?’ Kabul edelim, etmeyelim; sevelim, sevmeyelim, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), bu ülkenin ana muhalefet partisidir. CHP ile müzakere etmeyeceksek bir millî problemi, bir millî sıkıntıyı, terör olayını, kiminle müzakere edeceğiz? Türkiye’yi bölmek isteyen, haritasını yapıp Sivas’tan Mersin’e kadar olan hattın doğusunu ‘Kürdistan’ diye İsrail’in emrine veren Amerika ile mi anlaşacağız? Şunu unutmayalım: PKK’nın gerisinde ABD vardır, batı vardır. Bunlar, o silahı nereden alıyor? Aklımızı başımıza toplamamız lâzım. Bakın, şu an o fay hattını oluşturan Sivas’ın doğusu ile Mersin’in doğusundaki kısım, bir zamanlar bu ülkenin en güvenli bölgesiydi. Millî Görüş’ün de kalesiydi. Hatırlayın, Diyarbakır vesaire, Refah Partisi’nin belediye başkanlıklarını kazandığı illerimizin başında geliyordu. Bizden koparıldı, AK Parti’ye verildi. AK Parti’den koparıldı, şu an ‘şeytanlaştırılmış’ diye ifade edilen başka bir partiye verildi. Emin olun, yarın oradan da koparılacak, belki de İsrail’e, siyonizme verilecektir. Biz, onun için diyoruz; ‘vebali büyük olanla ittifak yapılamaz’ derken, ülkeyi bölücü, sinirleri gerici iş birliğine girmenin anlamı yok diyorum ben. Dediğim şey bu. Ha, keşke insanlar birbirlerini suçlamadan, itham etmeden, hainlikle, bölücülükle suçlamadan oturup müzakere edebilseler. Siyasî partilerin aslî görevi budur. Millete hizmet etmek için vardır partiler. Bu mânâda biz, diyoruz ki oturalım, millet için ne faydalıysa onu yapalım diyoruz ve ala unutmayalım, Erbakan’ın dediği gibi, mekânı cennet olsun, ‘hepimiz bu milletin evlâtlarıyız.’ ”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder