CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, TBMM’de yasama yetkisi, Meclis yönetiminde başkan vekilliği, belediyede yönetme yetkisi verilen, Anayasaya ve ilgili kanunlara göre ‘yasal ve meşrû’ kabul edilmiş olan HDP’nin iktidar tarafından terörle ilişkilendirilmesinin, seçimi kazanmak için yapılan bir saptırma olduğunu söyledi.
Eski Maliye Bakanı ve Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı,
CHP Konya Milletvekili Abdüllatif Şener, TV 5’de yayınlanan “Kulis Ankara”
programında güncel siyasî gelişmeleri değerlendirdi, gazetecilerin sorularını
cevapladı.
Program sunucusu Mustafa Yılmaz, Saadet Partisi’nin, 31 Mart
Mahallî İdareler Seçimi’nde hiçbir partiyle seçim ittifakı yapmayacaklarını
ilân etmiş olmasına rağmen, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bütün muhalefet
partileriyle birlikte Saadet Partisi’ni de “Kandil’le iş tutmak”la suçladığını
hatırlattı. Yılmaz, Şener’e, iktidarın bu yaklaşımını, üslûbunu ve stratejisini
nasıl değerlendirdiğini sordu.
Bu üslûbun, vatandaşı ayrıştırmaya, parçalamaya, bölmeye
yönelik bir üslûp olduğunu belirten Şener, bu üslûbun Türkiye’ye fayda
sağlamayacağını ve zarar vereceğini söyledi. Şener, Cumhurbaşkanının, ülkenin
birliğine, beraberliğine herkesten daha fazla hizmet etmesi gerektiği halde,
ülkenin ayrışmasına katkı sağlamaya çalıştığını ifade etti. Şener, “Sayın
Cumhurbaşkanının, artık vatandaşlar arasında da yasal siyasî partiler arasında
da ayrım yapmaması, kin ve nefret duyguları ekmemesi lâzım” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın HDP’ye yaklaşıldığı zaman buna
benzer sözler söylediğine işaret eden Şener, “Ama Türkiye’de Anayasa var.
Türkiye’de yasalar var. Siyasî Partiler Yasası var, seçim yasası var. Tüm bu Anayasa
ve Siyasî Partiler Kanunu ile ilgili, seçim yasalarıyla ilgili kanunları
incelediğiniz zaman şunu görüyorsunuz: Bugün ‘meşrû’ partiler vardır. Mevcut
hukuk düzeninin ‘meşrû’ saydığı partiler vardır. Bu partiler, seçimlere
giriyorlar. ‘Seçime gireceğim’ dediği zaman ‘Buyur gir’ diyorsun. Milletvekili
çıkarıyorlar, Belediye Başkanı çıkarıyorlar. İyi, tamam. Meclis’te yasama
yetkisini veriyorsunuz, belediyede yönetim yetkisini veriyorsunuz. Sonra Meclis
içinde seçimler oluyor. Grup Başkan Vekillerini seçiyorlar. Hatta Meclis’in
genel yönetimiyle ilgili Başkanlık Divanı üyeleri seçiliyor; hatta Meclis
Başkan Vekilleri oluyor. Yani HDP’den söz ediyorum. Şimdi Mithat Sancar, HDP’nin
Meclis Başkan Vekilidir. ‘Bu da meşrûdur’ diyorsunuz. Bir yasalaşma sürecinde
kanun çıkarılacağı zaman bu partinin verdiği oyları ‘Kabul oyu mu, evet oyu mu’
diye sayıyorsunuz. Sonra, onun da içinde bulunduğu süreçlerle ortaya çıkan
kanunları tüm Türkiye genelinde bağlayıcı hukuk metinleri olarak kabul
ediyorsunuz. Sonra Meclis Başkan Vekili Meclis’i idare ederken bir AK Parti
vekili söz istediğinde ‘Hayır, sana söz vermiyorum, yerine otur’ dediği zaman
kuzu kuzu oturuyorsun yerine. ‘Sus’ dediği zaman susuyorsun, ‘Konuş’ dediği
zaman konuşuyorsun. Sonra ‘Vay Efendim terör örgütüyle bağlantılılar,
bağlantılı olmayanlar’ diye, meşrû hukuk düzeninin çizdiği sınırları aşan
laflar ediyorsun.”
Eskiden Meclis’ten kanunlar çıkarken “Bu kanun Bakanlar
Kurulu tarafından yürütülür” diye yazılırken, başkanlık sistemiyle birlikte
yürütme yetkisinin Cumhurbaşkanına verildiğini hatırlatan Şener, sözlerine
şöyle devam etti:
“Sen bu ‘meşrû ve yasal” kanunları yürütmekle sorumlusun.
Bunu uygulayan sensin. Bu kanunlar yürürlükte ve senin sorumluluğun altında.
Kanunu takmıyorsun. Anayasanın meşrû saydığına gayrimeşru, gayrimeşru saydığına
meşrû diyorsun. Bu olmaz. Yani Cumhurbaşkanlığı sıfatıyla, vasfıyla,
özellikleriyle ve etik boyutuyla Cumhurbaşkanının davranışlarına uymaz. Asıl
sebep, seçimi almak için her türlü saptırmaları yapıyor. Bu bir saptırmadır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder