CHP Parti Sözcüsü Tezcan, yeni dönemin bir “sandıklı diktatörlük” olduğunu ileri sürdü. Tezcan, bu yönetimin panzehirinin demokrasi olduğunu belirterek, “Önümüzdeki dönemde demokrasi mücadelesine her zamankinden daha güçlü ve daha çok sarılmak zorundayız. Türkiye’nin demokrasi güçlerinin, el ele verip, sandıklı diktatörlüğe karşı güçlü bir demokrasi bloğu oluşturması, bir zorunluluk halini almıştır” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan,
bu gün düzenlediği basın toplantısında, güncel siyasî konulara dair partisinin
değerlendirmelerini aktardı.
Çorlu kazası, kimse
korunup kollanmadan, bütün yönleriyle incelenmeli
Çorlu’da meydana gelen tren kazasında halihazırdaki tespitlere
göre 24 kişinin öldüğünü 124 kişinin de yaralı olduğunu belirten Tezcan, ölenlere
Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diledi.
Bu olayın bütün yönleriyle araştırılması gerektiğini
belirten Tezcan, “Bu konuyu bir siyasal tartışma malzemesi haline getirme
niyetinde değiliz; ama bu konunun, ta ihale aşamasından başlamak üzere bütün
teknik yönleriyle, hiç kimse korunup kollanmadan incelenmesi gerekir. Bunu
takip edeceğimizden hiç kimsenin şüphesi olmasın.” diye konuştu.
Tezcan, CHP Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak’ın
başkanlığındaki bir heyetin Çorlu’da incelemelerde bulunduklarını belirterek, sadece
görünen değil perdenin arkasındakiler de dahil olmak üzere bütün sorumluların
ortaya çıkarılmasını beklediklerini söyledi.
Habertürk’ün
kapanması üzücü bir kayıp
Basın toplantısında Habertürk gazetesinin kapanmasına da
temas eden Tezcan, bunun basın dünyası için üzücü bir kayıp olduğunu söyledi.
Yeni dönem değil,
eski dönemin yasallaştırılması
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin yürürlüğe girişi
sebebiyle bu günün yeni bir başlangıç olduğu ifadelerine katılmadıklarını
belirten Tezcan, “Bu, bir aldatmacadır. Bir yeni dönem başlamıyor. Aslında 2
yıldan bu yana fiilen devam eden bir “tek adam rejimi” var. OHAL rejimi ile
kurulan, OHAL rejimi ile yerleştirilen, demokrasiyi yok etmiş bir “tek adam
rejimi” ile karşı karşıyayız. Bu tek adam rejimi, bu gün anayasal alt yapısı
ile beraber, gayrimeşru bir anayasa ve meşruiyeti tartışmalı bir seçim
sonucunda ortaya çıkmış anayasal alt yapısıyla “yeni bir düzen” diye sunulmaya
çalışılıyor.” diye konuştu.
Bir “sandıklı
diktatörlük”le karşı karşıyayız
İşsizlik ve yoksulluğun, 2 yıldır devam eden “tek adam
rejimi”nin ürünü olduğunu söyleyen Tezcan, açlık sınırının 2 bin 170, yoksulluk
sınırının 7 bin 906 Liraya yükseldiğini kaydetti. “Yeni” denilerek takdim
edilen rejimin, tarihin çöplüğünden alınmış bir rejim olduğunu ifade eden
Tezcan, “Bir sandıklı diktatörlükle karşı karşıyayız. Bu gün yemin edecek kişi
de sandıklı diktatördür.” dedi. Tezcan, bu yönetimin panzehirinin demokrasi
olduğunu belirterek, “Önümüzdeki dönemde demokrasi mücadelesine her zamankinden
daha güçlü ve daha çok sarılmak zorundayız. Türkiye’nin demokrasi güçlerinin, el
ele verip, sandıklı diktatörlüğe karşı güçlü bir demokrasi bloğu oluşturması,
bir zorunluluk halini almıştır” dedi.
9 Temmuz’un, CHP tarafından düzenlenmiş olan Adalet Yürüyüşü”nün
birinci yıldönümü olduğunu hatırlatan Tezcan, bu yürüyüşün birikimini daha da
büyüterek yollarına devam edeceklerini söyledi.
“Devlet FETÖ’den
temizlendi” demiştiniz, 18 bin 632 ihraç nereden çıktı?
Tezcan, yayınlanan 701 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin, yeni
rejimin tarihin çöplüğünden ödünç alınmış bir rejim olduğunun ikrarı
niteliğinde olduğunu ifade etti. “Giderayak” çıkarıldığı söylenen kararnamenin
aslında giderken değil gelirken çıkarıldığını ileri süren Tezcan, “Yani bununla
başlıyor yeni döneme. Kendisinin tarif ettiği yeni döneme, hukuku askıya alan, savunma
hakkını tanımayan kanun hükmünde kararnameler rejimiyle başlıyor. Aslında bu,
önümüzdeki sürecin, Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle nasıl bir Türkiye
yaratılmak istendiğinin açık bir ifadesidir, delilidir. Böyle bir Türkiye
bekliyor geleceği. Sandıklı diktatörlüğün, gelirken yaptığı ilk icraattır bu.” diye
konuştu.
Bazı bakanların, daha önce devlet kurumlarını FETÖ’den
temizlediklerini söylediklerini hatırlatan Tezcan, “Peki temizlediysen 18 bin
632 ihraç, OHAL kararnamesi ihtiyacı nereden çıktı?” diye sordu.
FETÖ’nün siyasî ayağı
nerede?
“FETÖ’nün siyasî ayağı nerede?” diye soran Tezcan, “FETÖ’nün
siyasî ayağına yemin ettirerek, ‘bir yeni dönem başlatıyoruz’ aldatmacasıyla kamuoyunu
aldatmaya çalışanlar, 18 bin 632 ihraçla sandıklı diktatörlüğünün yeni
döneminin işaretini vermişlerdir. Değerli arkadaşlar, önümüzdeki dönem, bütün
bu darbecilerin, hem askerî darbe hem sivil darbe heveslilerinin karşısında
kararlı bir beraberlik içerisinde mücadele yürütmemiz gerekiyor.” dedi.
“Tayyipler Alemi”
pankartının taşınması, daha önce mahkemede beraat etmişti
Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) 6 öğrencinin “Tayyipler
Alemi” başlıklı bir pankart taşıdıkları için gözaltına alındığına işaret eden
Tezcan, bu pankartın daha önce yargı konusu olduğunu ve suçlananların mahkemede
beraat ettiklerini hatırlattı. Bu öğrencilerin, saklanması, korunması gereken, Dünyayla
yarışabilme kapasitesi olan, Dünyanın en zeki çocukları olduğunu ifade eden
Tezcan, “Onlar, genç olmanın gereğini yapıyorlar. Onlar, üniversite öğrencisi
olmanın gereğini yapıyorlar. Siz de cumhurbaşkanı olmanın gereğini yapın, cumhurbaşkanı
gibi olun, cumhurbaşkanı gibi cumhurbaşkanı olun, bu protestolarla
karşılaşmayın. Ya da karşılaşırsanız, hoş görün; hoş görmesini bilin” dedi.
Tezcan, daha önce beraat kararı verilmiş bir pankart
sebebiyle yeniden soruşturma açılmış olmasından dolayı yargıyı da eleştirdi.
Enis Berberoğlu ve
Eren Erdem’in tutuklu kalmaları
Tezcan, CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu hakkında
halâ tahliye kararı verilmemiş olmasını da vahim bir tablo olarak nitelendirdi.
Tezcan, “Anayasa hükmü açıktır: Milletvekili, yeniden seçildiğinde, görülmekte
olan davaların devam edebilmesi için, yeniden dokunulmazlığı kaldırmanız
gerekir” dedi. Tezcan, CHP Parti Meclisi Üyesi Eren Erdem’in tutuklanmasının da
haksız bir uygulama olduğunu belirterek, Erdem’in yargılanması sonucunda beraat
edeceğinden hiçbir şüpheleri olmadığını, 2 yıldır dokunulmazlığı olmadığı ve
toplam 38 kere yurt dışına çıkıp döndüğü halde bu güne kadar kaçmadığını, şimdi
kaçma ihtimali olduğu gerekçesiyle tutuklanmasının sadece bir kara mizah örneği
olabileceğini söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder