İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, Eş Genel Başkanı Eren Keskin’in evinde “hırsızlık süsü verilerek” girildiğini ve hiçbir şey alınmadan evden çıkıldığını belirterek, “Eve giren kişi veya kişilerin, evdeki değerli eşyadan bir yüzüğü yerinden alıp salondaki masanın üzerine bırakarak mesaj vermeye çalıştıkları anlaşılmaktadır” iddiasında bulundu.
İHD Genel Merkezi’nin web sitesinde yayınlanan basın açıklamasında şunlar kaydedildi:
“Eş Genel Başkanımız Eren Keskin’in İstanbul Maltepe’deki ikametgâhına 16 Haziran 2020 günü hırsızlık süsü verilerek girilmiş, evdeki eşya dağıtılmış ve hiçbir şey alınmadan evden çıkıldığı anlaşılmıştır.
Olay, mahalle polis karakoluna intikal ettirilmiş, karakoldan ekipler gelerek olay yeri incelemesi yapmış ve hâlen olayla ilgili kamera kayıtlarının incelenmesi devam etmektedir.
Eren Keskin’in annesi ile birlikte (annesi vefat ettiğinden
bir süredir evde kalmıyordu) ikamet yeri olan evde yapılan ilk incelemede eve
giren kişi veya kişilerin evdeki değerli eşyadan bir yüzüğü yerinden alıp
salondaki masanın üzerine bırakarak mesaj vermeye çalıştıkları anlaşılmaktadır.
Olayın basit bir hırsızlık olayı olmadığı, olay yerindeki
ilk incelemelerden doğrudan doğruya Eren Keskin’e yönelik korkutma ve tehdit
amaçlı olduğu anlaşılmaktadır.
Eren Keskin, Türkiye ve dünyada tanınan saygın bir insan
hakları savunucusudur, derneğimizin eş genel başkanıdır. Düşüncelerini açık ve
korkusuzca ifade etmesiyle bilinmektedir. Bu nedenle de sık sık “yargı tacizi”
olarak nitelendirebileceğimiz soruşturma ve davalara muhataptır. Anlaşılan
yargı tacizinin yetmediğini düşünen kimi karanlık çevreler, işi fizikî tehdit
boyutuna ulaştırmış durumdadırlar.
Eren Keskin’in evine girilmesi olayıyla ilgili gerekli
araştırma ve soruşturmanın yapılarak fail veya faillerin bir an önce
bulunmasını, olayın basit bir asayiş olayı olarak ele alınmamasını, İçişleri
Bakanlığı ve İstanbul Emniyetinin bu olayı çok yönlü soruşturmasını, etkili ve
hızlı bir biçimde açığa çıkartmasını beklemekteyiz.
Olayı açıklığa kavuşturma, Türkiye’nin uluslararası hukuktan
kaynaklanan aslî ödevidir. Türkiye’nin de üyesi bulunduğu Avrupa Güvenlik ve
İşbirliği Teşkilatı’nın yayınladığı İnsan Hakları Savunucularının Korunmasına
İlişkin Kılavuz İlkelere göre, “Devlet kurumları ve görevlileri, insan hakları
savunucularını ve ailelerini hedef alan tehdit yoluyla gözdağı verme veya
misillemede bulunma, mala zarar verme veya imha etme, fiziksel saldırılar,
işkence ve diğer kötü muameleler, öldürme, zorla kaybetme veya diğer fiziksel
veya psikolojik zarar verme gibi her türlü eylemden kaçınmalıdır” (para. 12).
Aynı Rehberin cezasızlıkla ilgili kuralına göre de “Bu
türden eylemlerin meydana geldiğine ilişkin her türlü iddia, ivedilikle,
kapsamlı ve bağımsız bir biçimde ve şeffaf bir şekilde soruşturulmalıdır. Polis
ve diğer devlet görevlilerinin ihlallerine ilişkin şikâyetlerin soruşturulması
için bağımsız ve etkili denetim mekanizmalarının varlığı ve bu mekanizmaların
insan hakları savunucuları için erişilebilir olması bu anlamda elzemdir.”
(para. 13)
Derneğimiz bu olayla ilgili ulusal ve uluslararası alanda
gerekli başvuruları yapacak olup, olayın çok yakından takipçisi olacaktır.
Siyasî iktidarın Türkiye’deki insan hakları savunucularının korunması
konusundaki sorumluluklarını hatırlatıyor, gelişebilecek olumsuzluklardan
doğrudan doğruya hükümetin sorumlu olacağını ifade etmek istiyoruz.
Demokratik kamuoyuna da sesleniyoruz:
Eren Keskin, hepimizin vicdanıdır. Dolayısıyla ona yönelik
bu tehdidin Türkiye’de demokrasi ve insan haklarından yana olan herkese yönelik
olduğunu kabul etmek gerektiğini düşünüyoruz. Bu nedenle de, demokratik
kamuoyunu duyarlılığa davet ediyoruz.
Türkiye’nin giderek otoriterleştiği bu zor zamanlarda insan hakları savunucuları, savundukları ilkelerden taviz vermeden, insan hakları ve demokrasi mücadelesini sürdürmeye devam edecektir.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder