31 Aralık 2019 Salı

“Bu, kolay zenginleşmek isteyenle hukuk isteyenin tartışmasıdır”


Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, Sinan Aygün’le yaşadıkları tartışmayı şöyle tanımladı: “Kriz, siyasî bir kriz değil. Tartışma, kolay kazanmaya alışmış, bir an evvel zengin olmayı ya da parasını, servetini arttırmak isteyen bir kişi ile kanunları uygulamak isteyen bir kişi arasındaki bir tartışma.”

Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, Mimarlar Odasının Sinan Aygün’e karşı açtığı davayı kazanmış olması sebebiyle, mahkeme kararı gereği Aygün’ün inşaatını mühürlemek durumunda kaldıklarını, Aygün’ün ise ısrarla kendilerinden, mahkeme kararını uygulamak yerine, davayı temyize götürmelerini istediğini söyledi. Yavaş, “Neye güvenerek bunu söylüyor, bilmiyorum” dedi.

Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş, eski CHP Milletvekili ve eski Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün’le aralarındaki hukukî anlaşmazlığı, Habertürk televizyonunda değerlendirdi. Yavaş, “Türkiye’nin Nabzı” programında, Didem Arslan Yılmaz’ın sorularını cevapladı.

Mansur Yavaş, “Sinan AYgün’ün CHP üyeliğinden istifasını nasıl değerlendirdiği” sorusunu cevaplarken, Aygün’le kendisi arasındaki tartışmayı, şöyle tanımladı:

“Kriz, siyasî bir kriz değil. Yani parti içi mesele de değil, siyasî bir kriz de değil aslında. Burada açıkçası, tabii benim tarzım değil ama kolay kazanmaya alışmış, bir an evvel zengin olmayı ya da parasını, servetini arttırmak isteyen bir kişi ile kanunları uygulamak isteyen bir kişi arasındaki bir tartışma.”

“Mesele, bizim mahkeme kararına uymuş olmamız”

Yavaş, tartışmanın mahiyetini özetlerken de, “İmar planından dolayı mahkemenin iptal etmesi var. Daha bunu Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyeleri tümüyle mahkeme kararına uyuyorlar. Biz de devamında bu mahkeme kararını uygulamayı sürdürüyoruz” dedi.

“Kararı temyiz etmemiz için çok baskı yapıldı”

Bir kısım “hileli davranışlar”, “Meclisten bu kararlar geçerken plan notlarının saklanması gibi, deşildikçe ortaya saçılan bir sürü şey” olduğunu ifade eden Yavaş, sözlerine şöyle devam etti:

“Benim için aslında 35 bin tane davadan bir tanesidir bu. Belediye Meclisi bir karar almıştır; Belediye Meclisinin kararına uygun bir şekilde biz, bu kararı temyiz etmemişizdir; ama bunun temyiz edilmesi yönünde tabii çok baskı yapıldı. Yargı mensupları, diğer partilerden bazılarını aradılar. ‘Siz yeter ki evet deyin; biz AK Parti’yi, Milliyetçi Hareket Partisi grubunu ayarlarız’ falan lafları yapıldı. Ama ben, baştan beri bu istinafa gitmeme kararımı açık açık her yerde söyledim, ifade ettim. Gitmeyeceğimi de belirttim.”

Sinan Aygün’le baş başa görüşme

Mansur Yavaş, tartışma başladıktan sonra Sinan Aygün’ün 10-20 defa kendisiyle görüşmek istediğini ama kendisinin Aygün’le görüşmediğini söyledi. Yavaş, daha öncesinde MHP’li belediye meclisi üyelerinin, Sinan Aygün’ün binasının bir an evvel mühürlenmesi gerektiğini belirterek 3 kez meclise önerge verdiklerini kaydetti.

Daha sonra temmuz, ağustos ya da eylül ayında Aygün’le görüştüklerini söyleyen Yavaş, bu süreci şöyle anlattı:

“Ben, bunu hukuk servisine havale ettim. Dedim ki inceleyin. Bu arada Sinan Aygün görüşmek istedi ve geldi. Baş başa görüştük. Dedi ki, ‘Benim burada müktesep hakkım var. Siz burayı mühürleyemezsiniz’ dedi. (…) Ben, hukuk müşavirini yanımıza çağırdım. ‘Bakın, ben Sinan Aygün’ün düşmanı filan da değilim. Evet, MHP’li üyeler, buranın bir an evvel mühürlenmesini istiyor ama biz, adaletli davranmak durumundayız. Dolayısıyla (hukuk müşavirime) siz bir inceleyin dedim. Hatta hukuk servisimiz gitti, Danıştay’dan, 6’ncı daireden, yani bu işe bakan daireden emekli bir hakimle görüştü; ondan mütalâa aldı ve biz mühürlemedik. Yani kötü niyetli olan birisi, bunu herhalde o zaman mühürleyebilirdi.”

İnşaat, Mustafa Tuna döneminde neden mühürlenmedi?

Mansur Yavaş, Melih Gökçek ve Mustafa Tuna dönemlerinde söz konusu inşaatın neden mühürlenmediğine dair bir soru üzerine, şunları söyledi:

“Kendisinin 2.1 emsale göre inşaat ruhsatı aldığını, mahkemenin ruhsatını iptal etmediğini, dolayısıyla ruhsat iptal edilmedikçe de dava sonuçlanana kadar mühürlenmemesi gerektiğini iddia etmiş. Bize de aynısını iddia etti. Tabii bu arada bir mahkeme kararı gelmiş; ben seçildikten sonra bu, avukat tarafından bize verilmemiş, onlar ayrı. Bu arada hızlı hızlı bir şekilde bir fırsatçılık yaparak binanın inşaat seviyesi yükselmiş filan.”

“Mimarlar Odası davayı kazandı, bize de mühürlemek düştü”

Mansur Yavaş, Mustafa Tuna döneminde Mimarlar Odasının, inşaatın mühürlenmeyişi sebebiyle açtığı bir davayı eylül veya ekim ayında kazandığını, inşaatın ruhsatsız olduğunun kaydedildiğini, bu durumda da kendilerine inşaatı mühürlemek düştüğünü dile getirdi.

Yavaş, bir soru üzerine, Sinan Aygün’le yaptıkları görüşmede okul meselesinin hiç gündeme gelmediğini söyledi.

“Biz televizyonda değil, hakimin moderatörlüğünde görüşeceğiz sizinle”

Konunun teknik bir konu olduğunu belirten Yavaş, bir kısım medyanın adeta mahkeme kurup kendi kendine infaz ettiğini ifade ederek, “Hukukun çözeceği bir konuyu, televizyonda uzaktan yakından hukukla alâkası olmayan, belediyeciliği bilmeyen, imar kanununu bilmeyen insanlar tartışıyor” dedi.

Aygün’ün kendisine haber göndererek karşılıklı olarak televizyonda tartışma talebinde bulunduğunu açıklayan Yavaş, kendisinin Aygün’e, “Biz bundan sonra hakimin moderatörlüğünde görüşeceğiz sizinle” diye cevap verdiğini kaydetti.

Aygün’ün ‘25 milyon’ sorusuna cevabı

Programda, bir gazetecinin Sinan Aygün’e “Çok net bir soru soracağım; o kişiler, sizden 25 milyon Lirayı kendi ceplerine indirmek için mi istediler?” diye sorduğu, Aygün’ün de bu soruya “Hayır, öyle bir şey yoktur. Benden şöyle dediler: Okulun bedeli 25 milyon tutuyor” dediği, video görüntüsü yayınlanarak hatırlatıldı.

Mansur Yavaş, “Bahsi geçen 25 milyon Lira ödenseydi, durum bu noktaya gelir miydi?” sorusuna, şöyle cevap verdi:

“Hiçbir şey olmazdı. Gene aynı durum, istinaf devam ederdi. ‘Neden?’ derseniz, belediye başkanının böyle bir yetkisi yok. Bu yetki, belediye meclisine ait. Belediye meclisi, 1,5 emsale indirmiş ve 1,5 emsale Sinan Aygün, yeniden 1,5 emsaldeki metrekaresine göre inşaatını yapmak zorunda kalırdı. Hiçbir şey değişmezdi.”

“Aygün, istinaf mahkemesinde neye güveniyor, bilmiyorum”

Mansur Yavaş, Sinan Aygün’ün ne istediğini de şöyle dile getirdi:

“İstediği şu: Ben istinafa gideyim, inşaat seviyesini %70’den %100’e çıkarıp, ‘Artık ben kazanılmış haktan yararlanmak istiyorum’ (deyip) göz göre göre benim buna göz yummamı istiyor. Ben, hukukçuyum. Ben, aptal değilim. Kimin ne yapmak istediğini bilirim.”

Mansur Yavaş, “İstinafa gitseydiniz bu iş bu noktaya gelir miydi?” sorusuna karşılık da, “İstinafa gitmemizi istemesinin sebebi de şu, maalesef: Yani ‘Ben orada işimi hallederim’ demek istiyor. Neye güvenerek bunu söylüyor bilmiyorum; ama…” dedi.

Mansur Yavaş, program sunucusu Didem Arslan Yılmaz’ın “Yargı da zan altında kalıyor o zaman” sözünü “Evet, evet” diyerek onayladı.

Yavaş, Aygün’ün CHP’li üyelere “Siz kabul edin, AK Parti ile MHP’yi de bana bırakın’ dediğini ileri sürerek, “Dolayısıyla ne demek? Belediye meclisi üyelerinin bu işe karar vereceği ve mecliste de biliyorsunuz biz azınlıktayız” dedi.

‘25 milyonluk okul’ sözü nereden çıktı?

Yavaş, Aygün’ün 14 Haziran 2016 tarihinde, 32derslikli bir okulu, bedelsiz, hibe olarak inşa edeceğine dair büyükşehir belediyesine bir taahhütte bulunduğuna dair belgeyi göstererek, “25 milyon Lira” bedelin nasıl gündeme geldiğini de şöyle açıkladı:

“O 25 milyonu da oradaki arkadaşa bakın nasıl sorduruyor: ‘Kaç para bir okul?’ diyor, şöyle yapıyor (elini sallıyor), ‘Ne bileyim abi? Kaç paradır?’ diyor. ‘En az 25 milyon vardır’ diyor. ‘Kaç?’ diyor. ’25 milyon.’ Bu lafı oradan çıkarıyor. Ondan 25 milyon falan isteyen yok.”

“Asıl derdi vergiden düşmek”


Mansur Yavaş, Sinan Aygün’ün bedelsiz hibe olarak okul yaptırma taahhüdünde bulunmasının asıl sebebinin hayır yapmak olmadığını, asıl derdinin okulu “Eğitime yüzde yüz destek” kampanyası kapsamında yaparak vergiden düşmek olduğunu ileri sürdü. “Sinekten yağ çıkaracak” diyen Yavaş, bu iddiasına destek olarak da, Melih Gökçek döneminin İmar Daire Başkanının aynı kanaati ifade ettiği yazısını okudu.

“Gereğini yapmazsa yıkarım; hiç acımam”

Program sunucusu Yılmaz, Danıştay İdarî Dava Daireleri Kurulu’nun 2015 yılındaki kararına göre, “Bir yapı ruhsatsızsa, kamu yararı olsa dahi o yapının yıkılma kararı verilir” dendiğini hatırlatıp yerleşik bir içtihat olduğunu belirterek, “Siz, bu kararı verecek misiniz?” diye sordu.

Yavaş, bu soruya, “Bu yapı, 1,5 emsale göre yapılacak. Yani 1,5 emsal nedir? 30 bin metrekareye inşaat yapma hakkı var. Biz, kendisine yazı yazdık. Dedik ki, Belediye Meclisinin kararına göre burada 1,5 emsal inşaat yapma haliniz var; buna göre kendinizi ayarlayın. 1,5’a göre projenizi tadil edin. Yani yıkacaksanız yıkın, indirecekseniz indirin diye kendisine yazdık. Bir ay bekleyeceğiz. Yapmazsa yıkarım. Yıkarım. Hiç acımam; çünkü ben, hukuku uygulayacağım.”

Hiç yorum yok: