15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından, o gece eşinin kamyonunun direksiyonuna geçip darbeye karşı direnmek için, komşusu, çocukları, torunları ve mahallenin gençleriyle birlikte sokağa çıktığına dair haberlerle medyada yer alan ve 15 Temmuz direnişinin sembollerinden biri haline gelen Şerife Boz, son günlerde “sahtekâr” olarak anılıyor. İşte Şerife Boz’un hikâyesi...
Cambaz: Bu sahtekâr
kadına dava açacağız
Alparslan Cambaz |
Sultan: Utanarak
söylüyorum; o fotoğrafı 16 Temmuz gecesi çektim
Bu iddia medyada tartışılmaya başlayınca, 15 Temmuz
direnişinin sembollerinden birisi haline gelen kamyon fotoğrafını çekmiş olan
Saliha Sultan da twitter sayfasından bir açıklama yaptı. O dönemde Anadolu
Ajansı muhabiri olduğunu belirten Sultan, “utanarak söylüyorum” diyerek, söz
konusu fotoğrafı 15 Temmuz gecesi değil 16 Temmuz gecesi cep telefonuyla
çektiğini açıkladı. Saliha Sultan’ın bu açıklamasıyla birlikte, Şerife Boz’un “15
Temmuz Kahramanı” unvanı da büyük bir sarsıntıya uğradı.
İBB Kültür A.Ş.,
kamyonu müze için satın aldı
Kamyon, Başiskele
Parkı’nda
Sembol kamyon, daha sonra Kocaeli’nin Başiskele Belediyesi tarafından yaptırılan “15 Temmuz Tema Parkı”na yerleştirilmiş olarak gözüktü. 15 Temmuz şehitlerinin anısına yaptırılan parkı Şerife Boz da gezmiş ve kamyonun önünde bir de orada poz vermişti.
Başbakan Yıldırım’la
bir araya geldi
“15 Temmuz’un Nene Hatun’u” olarak anılan Şerife Boz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın övgüsüne mazhar oldu, Başbakan Binali Yıldırım tarafından kabul edildi, TBMM’de bakanlarla ve milletvekilleriyle bir araya geldi.
Milletvekilliği için
aday adayı oldu ama aday gösterilmedi
Şerife Boz, kendisine gösterilen bu medya ve kamuoyu
ilgisinin de teşvikiyle, AK Parti’den milletvekili aday adaylığı için
müracaatta bulunmuştu; ancak kamyon fotoğrafının gerçek hikâyesi ortaya
çıktıktan sonra, milletvekili listesinde yer alamadı.
Hayata küstü
Medyada artık, AK Parti tarafından aday gösterilmeyen Şerife
Boz’un telefonlara cevap vermediği, kimseyle konuşmadığı ve “hayata küstüğü”
ifade ediliyor.
Tankların önüne kadar
gittim
Şerife Boz, “15 Temmuz Kahramanları” isimli belgesel için
kendisiyle yapılan röportajda şunları söylemişti:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine kalktım. İlk önce eşim gitti; sonra da ben, çocuklarımı, torunlarımı alarak, çok yoğun duygularla, çok yani canım acıyarak doğrusu, oraya gittim. Çok istekli gittim. Hiçbir şeyi gözüm görmeksizin oraya gittim. Yani, gittim işte… ‘Darbeye dur’ demek için gittim doğrusu. Tekbir alarak gittim. Bağırarak, ağlayarak, birçok komşuyu yanıma alarak, sabahın 6’sına kadar o tankların önüne kadar gittim. Babam, hafriyatçıydı. Eskiden mazotları dolar kamyonetlere, şeylere giderdi, dozerlerin yanlarına. Onu biraz babam bana göstermişti öyle. Eşimle de evlendim. Eşimin de kamyonu vardı. Yani ilgi alanıma girdi. Haberim vardı. Sürüyordum yani; ama bir yere gitmiyordum. Hiç tereddüt etmedim; çünkü çok isteyerek gittim. Vatanımız, milletimiz, bayrağımız, toprağımız için. Yani zaten benim oraya da gitmem her şeyi gösteriyor. Onun için oradaydım. Bir daha olsa bir daha giderdim. Allah, inşallah bütün yani herkese bu toprağını seven, milletini seven, bayrağını seven herkese, inşallah, Allah hiç keder vermesin. İnşallah onları korur. İnşallah geçmiş olsun diyorum.
Cumhurbaşkanımın ve
Başbakanımın hastasıyım
Sayın Cumhurbaşkanımı, Sayın Başbakanımı çok seviyorum.
Onların hastasıyım. Oraya gittim, evet. O da çok duyguluydu, ben de çok
duyguluydum. Bir baba olarak başını göğsüne koydum. Göründüğü gibi. Çok mutlu
oldum. Vatanını, toprağını, milletini seven insan, benim gibi kalkar giderdi.
Herkes yatağına girdi, uyudu. Bankalar… Ben dışarı çıkanda herkes, ekmek sırası
bekliyordu. Allahım, dedim; bunların herhalde kafadan zorları var ki bunlar,
ekmek sırası bekliyorlar. Zaten benim gözüm onları hiç görmedi ki. Herkesi ben
çağırdım, ‘Gelin’ diye. Benim arkamdan o ilk akşam çok insanlar takıldı, geldi
oraya. Biz, Osmanlı torunuyuz. Yani bu işe göz yummadık. Tabi böyle hiç silahımız,
odun bile yoktu elimizde. Sopamız bile yoktu. Biz, böyle etle tırnak gittik
oraya. Vatanımızı, milletimizi savunmaya gittik oraya.
Sema Abla’nın, ben 35 senelik evliyim. Geldim ki, Sema Abla
karşı komşum. Komşumu da çok seviyorum. Temel komşum. Hiç ağarıp incinmedik
birbirimizden. Beraberiz. Ölene kadar da inşallah beraber oluruz.”
“O gece ben, balkonda
oturuyordum. İkinci günüydü”
Bir başka hikâye: “5
tankı durduran kahraman…”
Şerife Boz’un hikâyesine benzer bir başka hikâye de 2017
yılında ortaya çıkmıştı.
15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından medyada “5 tankı
durduran kahraman” başlıklı haberlerle yer alan Zafer Onaran’ın, darbe gecesi
direniş gösterirken değil, daha önce bir kavga sırasında yaralandığı ortaya
çıkmıştı.
Ankara’da Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava
dosyasına göre, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından çenesi kırıldığı için
hastanede tedavi gören Zafer Onaran, basına darbe gecesi tankları durdurmak
isterken yaralandığını anlattı.
Onaran’ın açıklamaları, “5 tankı durduran kahraman” başlığıyla manşetlere çıktı. Eşi Aysel Onaran aracılığıyla Sincan Kaymakamlığı’na ‘gazilik’ için başvuran Onaran’ın hastane masrafları ödendi, hesabına para yatırıldı.
Onaran’ın açıklamaları, “5 tankı durduran kahraman” başlığıyla manşetlere çıktı. Eşi Aysel Onaran aracılığıyla Sincan Kaymakamlığı’na ‘gazilik’ için başvuran Onaran’ın hastane masrafları ödendi, hesabına para yatırıldı.
“Ne kahramanı?
Çenesini ben kırdım…”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder