24 Mayıs 2018 Perşembe

Önce “15 Temmuz kahramanı” sonra “sahtekâr” ilân edildi


15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından, o gece eşinin kamyonunun direksiyonuna geçip darbeye karşı direnmek için, komşusu, çocukları, torunları ve mahallenin gençleriyle birlikte sokağa çıktığına dair haberlerle medyada yer alan ve 15 Temmuz direnişinin sembollerinden biri haline gelen Şerife Boz, son günlerde “sahtekâr” olarak anılıyor. İşte Şerife Boz’un hikâyesi...

Cambaz: Bu sahtekâr kadına dava açacağız

Alparslan Cambaz
15 Temmuz’da hayatını kaybeden Yeni Şafak gazetesi foto muhabiri Mustafa Cambaz’ın oğlu Alparslan Cambaz, geçen Nisan ayında sosyal medya sayfasında bir iddiada bulundu. Cambaz, Şerife Boz’un Taksim’e 15 Temmuz gecesi değil, darbe teşebbüsü bastırıldıktan sonra 16 Temmuz akşamı Taksim’e gittiğini ileri sürerek, “Bu sahtekâr kadına şehit aileleri olarak dava açmaya hazırlanıyoruz” dedi. Cambaz, gazetecilerle birlikte düzmece bir haber üretmekle suçladığı Şerife Boz’un milleti aldatıp “her yerden” (bazı kurum ve kuruluşlardan) yüklü miktarda para aldığını iddia etti.

Sultan: Utanarak söylüyorum; o fotoğrafı 16 Temmuz gecesi çektim

Bu iddia medyada tartışılmaya başlayınca, 15 Temmuz direnişinin sembollerinden birisi haline gelen kamyon fotoğrafını çekmiş olan Saliha Sultan da twitter sayfasından bir açıklama yaptı. O dönemde Anadolu Ajansı muhabiri olduğunu belirten Sultan, “utanarak söylüyorum” diyerek, söz konusu fotoğrafı 15 Temmuz gecesi değil 16 Temmuz gecesi cep telefonuyla çektiğini açıkladı. Saliha Sultan’ın bu açıklamasıyla birlikte, Şerife Boz’un “15 Temmuz Kahramanı” unvanı da büyük bir sarsıntıya uğradı.

İBB Kültür A.Ş., kamyonu müze için satın aldı

Şerife Boz’un 15 Temmuz gecesi direniş için kullanıldığı zannedilen DESOTO AS 950 model kamyonu, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştirak şirketlerinden birisi olan Kültür A.Ş. tarafından, kurulması planlanan “15 Temmuz Şehitleri Müzesi”nde sergilenmek üzere satın alınmıştı. Gazilik maaşı bağlandığı da iddia edilen Şerife Boz, AK Partili belediyeler tarafından konferanslara, panellere davet ediliyor, “günümüzün Nene Hatun’u” olarak takdim ediliyordu.

Kamyon, Başiskele Parkı’nda


Sembol kamyon, daha sonra Kocaeli’nin Başiskele Belediyesi tarafından yaptırılan “15 Temmuz Tema Parkı”na yerleştirilmiş olarak gözüktü. 15 Temmuz şehitlerinin anısına yaptırılan parkı Şerife Boz da gezmiş ve kamyonun önünde bir de orada poz vermişti.

Başbakan Yıldırım’la bir araya geldi


“15 Temmuz’un Nene Hatun’u” olarak anılan Şerife Boz, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın övgüsüne mazhar oldu, Başbakan Binali Yıldırım tarafından kabul edildi, TBMM’de bakanlarla ve milletvekilleriyle bir araya geldi.

Milletvekilliği için aday adayı oldu ama aday gösterilmedi

Şerife Boz, kendisine gösterilen bu medya ve kamuoyu ilgisinin de teşvikiyle, AK Parti’den milletvekili aday adaylığı için müracaatta bulunmuştu; ancak kamyon fotoğrafının gerçek hikâyesi ortaya çıktıktan sonra, milletvekili listesinde yer alamadı.

Hayata küstü

Medyada artık, AK Parti tarafından aday gösterilmeyen Şerife Boz’un telefonlara cevap vermediği, kimseyle konuşmadığı ve “hayata küstüğü” ifade ediliyor.

Tankların önüne kadar gittim

Şerife Boz, “15 Temmuz Kahramanları” isimli belgesel için kendisiyle yapılan röportajda şunları söylemişti:


“Sayın Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine kalktım. İlk önce eşim gitti; sonra da ben, çocuklarımı, torunlarımı alarak, çok yoğun duygularla, çok yani canım acıyarak doğrusu, oraya gittim. Çok istekli gittim. Hiçbir şeyi gözüm görmeksizin oraya gittim. Yani, gittim işte… ‘Darbeye dur’ demek için gittim doğrusu. Tekbir alarak gittim. Bağırarak, ağlayarak, birçok komşuyu yanıma alarak, sabahın 6’sına kadar o tankların önüne kadar gittim. Babam, hafriyatçıydı. Eskiden mazotları dolar kamyonetlere, şeylere giderdi, dozerlerin yanlarına. Onu biraz babam bana göstermişti öyle. Eşimle de evlendim. Eşimin de kamyonu vardı. Yani ilgi alanıma girdi. Haberim vardı. Sürüyordum yani; ama bir yere gitmiyordum. Hiç tereddüt etmedim; çünkü çok isteyerek gittim. Vatanımız, milletimiz, bayrağımız, toprağımız için. Yani zaten benim oraya da gitmem her şeyi gösteriyor. Onun için oradaydım. Bir daha olsa bir daha giderdim. Allah, inşallah bütün yani herkese bu toprağını seven, milletini seven, bayrağını seven herkese, inşallah, Allah hiç keder vermesin. İnşallah onları korur. İnşallah geçmiş olsun diyorum.

Cumhurbaşkanımın ve Başbakanımın hastasıyım

Sayın Cumhurbaşkanımı, Sayın Başbakanımı çok seviyorum. Onların hastasıyım. Oraya gittim, evet. O da çok duyguluydu, ben de çok duyguluydum. Bir baba olarak başını göğsüne koydum. Göründüğü gibi. Çok mutlu oldum. Vatanını, toprağını, milletini seven insan, benim gibi kalkar giderdi. Herkes yatağına girdi, uyudu. Bankalar… Ben dışarı çıkanda herkes, ekmek sırası bekliyordu. Allahım, dedim; bunların herhalde kafadan zorları var ki bunlar, ekmek sırası bekliyorlar. Zaten benim gözüm onları hiç görmedi ki. Herkesi ben çağırdım, ‘Gelin’ diye. Benim arkamdan o ilk akşam çok insanlar takıldı, geldi oraya. Biz, Osmanlı torunuyuz. Yani bu işe göz yummadık. Tabi böyle hiç silahımız, odun bile yoktu elimizde. Sopamız bile yoktu. Biz, böyle etle tırnak gittik oraya. Vatanımızı, milletimizi savunmaya gittik oraya.

Sema Abla’nın, ben 35 senelik evliyim. Geldim ki, Sema Abla karşı komşum. Komşumu da çok seviyorum. Temel komşum. Hiç ağarıp incinmedik birbirimizden. Beraberiz. Ölene kadar da inşallah beraber oluruz.”

“O gece ben, balkonda oturuyordum. İkinci günüydü”

Şerife Boz’la birlikte aynı fotoğraf karesinde yer alan komşusu Sema Tutar, aynı belgeselde “O gece ben, balkonda oturuyordum. İkinci günüydü” diyor. Sema Tutar, “ikinci günüydü” ifadesiyle aslında sokağa 15 Temmuz’da değil 16 Temmuz’da çıktıklarını da dile getirmiş oluyor. Bu küçük ama önemli ayrıntı, belgesel yapımcılarının da dikkatinden kaçıyor.

Bir başka hikâye: “5 tankı durduran kahraman…”

Şerife Boz’un hikâyesine benzer bir başka hikâye de 2017 yılında ortaya çıkmıştı.

15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından medyada “5 tankı durduran kahraman” başlıklı haberlerle yer alan Zafer Onaran’ın, darbe gecesi direniş gösterirken değil, daha önce bir kavga sırasında yaralandığı ortaya çıkmıştı.

Ankara’da Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava dosyasına göre, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ardından çenesi kırıldığı için hastanede tedavi gören Zafer Onaran, basına darbe gecesi tankları durdurmak isterken yaralandığını anlattı.

Onaran’ın açıklamaları, “5 tankı durduran kahraman” başlığıyla manşetlere çıktı. Eşi Aysel Onaran aracılığıyla Sincan Kaymakamlığı’na ‘gazilik’ için başvuran Onaran’ın hastane masrafları ödendi, hesabına para yatırıldı.

“Ne kahramanı? Çenesini ben kırdım…”

Olayı medyadan öğrenen akrabası Beytullah Koca ise karakola giderek “Ne kahramanı?16 Temmuz’da kavga ettik, çenesini ben kırdım. Devleti dolandırıyor” diyerek şikâyetçi oldu. Savcılık, Onaran çifti hakkında ‘kamu kurumunu dolandırmak’ suçundan dava açtı. Onaran, aldığı paraları iade etti. Kaymakamlığa, “Gazilik haklarımdan vazgeçiyorum” diyerek dilekçe verdi.

Hiç yorum yok: