CHP Parti Sözcüsü Tezcan, 15 Temmuz darbe teşebbüsünün
yıldönümünde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti yönetiminin ve kendisinin
darbeye direndiği ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun direnişten uzak
durduğu yalan ve iftirası üzerinden propagandaya devam ettiğini ileri sürdü.
Tezcan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, alan güvenliği sağlanana kadar İstanbul’da
havaalanına inmediği halde CHP Genel Başkanına ‘Neredeydin? Niye o evde durdun?
Bakırköy Belediye Başkanının evinde ne işin vardı?’ diye sorulmasının insafsız,
vicdansız bir iftiradan başka bir şey olmadığını söyledi. Tezcan, darbe
teşebbüsünün ertesi günü TBMM’de özel oturum düzenlendiğini ancak Erdoğan’ın
Ankara’ya 4 gün sonra geldiğini belirterek, “Sen, niye 4 gün bekledin, Ankara’ya
gelmek için?” diye sordu. Tezcan, 2 yıldan bu yana darbenin siyasî ayağının
ortaya çıkarılamadığını da dile getirdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, partisinin
Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısı devam ederken, güncel siyasî konular
hakkında basın mensuplarına bilgi verdi ve muhabirlerin sorularını cevapladı.
20 Temmuz OHAL
darbesiyle bir tek adam rejimi inşa edildi
15 Temmuz darbe teşebbüsünün yıldönümü münasebetiyle bu
konuya dair değerlendirmelerde bulunan Tezcan, 15 Temmuz’da siyaset kurumu,
millet ve medya olarak hep birlikte kararlı bir direniş gösterildiğini söyledi.
İktidarın bu süreçten yeni bir siyasî fırsat yaratmanın peşine düştüğünü ileri
süren Tezcan, “Bu süreç içerisinde darbeye karşı demokrasi ekseninde güçlü bir
beraberliği kurma fırsatı, ne yazık ki 20 Temmuz OHAL darbesiyle heba edildi ve
bunun üzerine bir ‘tek adam rejimi’ inşa edildi” dedi.
AK Parti ve MHP, özel
oturum yapılmasını engelledi
15 Temmuz darbe teşebbüsünün birinci yıldönümü münasebetiyle
geçen yıl TBMM’de “özel oturum” yapıldığını hatırlatan ve ikinci yıldönümünde
yapılmadığına işaret eden Tezcan, AK Parti ve MHP’nin oylarıyla “özel oturum”un
engellediğini kaydetti.
Darbeye direnişten
uzak durduğumuz iftirasını atmaya devam ediyorlar
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, AK Parti yönetiminin
ve kendisinin darbeye direndiği ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun direnişten
uzak durduğu yalan ve iftirası üzerinden propagandaya devam ettiğini söyleyen
Tezcan, “Erdoğan, dün bir kere daha yalan söylemiş ve iftira atmıştır” dedi.
Tezcan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Darbeden sonra Ankara’ya
gelmek için neden 4 gün bekledin?
“Şimdi Erdoğan’a soruyoruz: Sen, devletin bütün imkânlarını
arkana alıp devletin 4 tane uçağıyla, koruma ordusuyla, alan güvenliği
sağlanıncaya kadar İstanbul’da havaalanına inmedin. Bizim tepemize bombalar
atılırken sen, henüz daha İstanbul’da havaalanına inmemiştin. Çankırı tünelinde
Başbakanın ne işi vardı? Hangarda saklananlar, kimlerdi? Gürcistan’da
bulunanlar, kimlerdi? Yunan hava sahasında uçakları gezip, havada güvenlik
önlemi alınıncaya kadar kendini garanti altına almaya çalışanlar, kimlerdi? Yani
siz, devletin bütün silahlı kuvvetleri ve gücü, polisi, bütün devlet imkânları elinizde,
kendi güvenliğinizi sağlayıncaya kadar havaalanına inmeyeceksiniz, Sayın Genel
Başkanın güvenliğini sağlayacak bir önlem alınması halinde ‘Neredeydin? Niye o
evde durdun? Bakırköy Belediye Başkanının evinde ne işin vardı?’ diyeceksin. Bu,
insafsız, vicdansız bir iftiradan başka bir şey değildir. Erdoğan’a soruyorum:
Sayın Genel Başkanımız, 16 Temmuz günü henüz daha darbenin etkisi devam
ederken, İstanbul’dan uçaklar çalışmazken, TBMM’deki özel oturuma katılmak
üzere kara yoluyla Ankara’ya gelmiştir. Sen, niye 4 gün bekledin, Ankara’ya
gelmek için? 4 gün sonra gelebildin Ankara’ya. Niye? Güvenlik endişesinden. Ankara’ya
4 gün gelmekten korkan birisinin, ertesi gün TBMM’ye bütün imkânları zorlayarak
gelen Genel Başkanımıza söyleyecek hiçbir sözü yoktur.”
Darbenin siyasî ayağı
halâ ortaya çıkarılamamıştır
Aradan geçen 2 yıla rağmen halâ darbenin siyasî ayağının
ortaya çıkarılamadığını belirten Tezcan, 100 binin üzerinde kişinin ihraç
edildiğini, yüz binlerce kişi hakkında işlem yapıldığını ancak darbenin siyasî
ayağının ortaya çıkarılamadığını söyledi.
Tezcan, iktidarın 2 yıldan bu yana OHAL yetkilerini darbenin
siyasî ayağını gizlemek için kullandığını ileri sürdü. Tezcan, “Darbenin siyasî
ayağını araştırmamak için ellerinden geleni yapmışlardır; çünkü siyasî ayak,
kendilerine uzanıyor” dedi. Tezcan, “Düşünebiliyor musunuz, bir memur, sıradan
bir memur, FETÖ’cü diye ihraç edildiği zaman, değil kendisi, akraba-i tallûkatı,
yedi göbek sülâlesine pazarcılık yapmayı bile yasakladılar. Pazarda limon
satmasını bile engellediler; ama Erdoğan’a yakın olursanız, kardeşiniz FETÖ’den
tutuklu olsa bile, hakkında soruşturma sürse bile, Bakan olabilirsiniz. Bu gün
Türkiye’nin geldiği tablo budur” diye konuştu.
Cumhurbaşkanlığı
kararnameleri
Basın toplantısında Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini de
değerlendiren Tezcan, yayınlanan 12 kararnamenin, tek adam rejimin bir özeti
olduğunu ileri sürdü. Tezcan, “Devlet, tek bir kişinin iki dudağı arasında
şekillendirilmektedir.” dedi. TBMM’nin yetkilerinin ‘tek adam’ tarafından gasp
edildiğini ileri süren Tezcan, bu sistemin çözüm değil kriz üretecek bir sistem
olduğunu iddia etti. Tezcan, “Bakın, daha 3 gün önce yayınladıkları kararnameyle
profesör olmayanların rektör olabileceklerini düzenlediler; dün bunu
kaldırdılar. Keyfîliğin ölçüsünü ve derecesini göstermesi açısından çarpıcı bir
örnektir. Bir kişinin iki dudağı arasında devlet dizayn etmenin vahim
sonuçlarını gösteren çarpıcı bir örnektir. 3 gün, 4 gün içerisinde ne kadar
hesapsız, kitapsız, planlamadan iş yapıldığının göstergesidir. Tek kişi
rejiminin ne kadar kontrolsüz, denetimsiz, hata yapabilme potansiyeli olduğunun
çok açık işaretidir.” diye konuştu.
TBMM’nin derhal olaya el koyması gerektiğini ifade eden
Tezcan, hukukî olmayan bir düzenin, aynı zamanda kanunsuz hale getirilmekte
olduğunu ileri sürdü. Tezcan, devletin, Kanun Hükmünde Kararnamelerin (KHK)
yerine Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile dizayn edildiğini, bunun
hukuksuzluğun da ötesinde kanunsuz bir düzen kurulduğunun çok net ifadesi
olduğunu iddia etti. Tezcan, milletvekillerinin, milletin kendilerine verdiği
yasama yetkilerine sahip çıkmalarını istedi.
“Sürekli OHAL yasası”
geliyor
Bu hafta “sürekli OHAL” olarak nitelendirdiği bir
düzenlemenin, “Terörle Mücadele Kanunu” adıyla bir yasa tasarısı olarak TBMM’de
görüşüleceğini belirten Tezcan, terörle mücadele gerekçesinin, hukuksuzluğun
bahanesi olamayacağını belirterek, bu yasa tasarısına karşı bu çerçevede tutum
yakınacaklarını söyledi.
Türkiye’nin “militan hakimler ülkesi” olduğunu ileri süren
Tezcan, artık hakimlerin, hukuka göre değil siyasî talimatlara göre karar
verdiklerini ileri sürdü. Tezcan, siyasî eleştiride bulunanlara ceza
verildiğini ancak “oluk oluk kan akacak” diyenlerin militan hakimlerin koruması
altına alınıp beraat ettirildiğini dile getirdi.
Enis Berberoğlu’nun
tutuklu kalması Anayasa’ya aykırı
CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun halâ tahliye
edilmediğini hatırlatan Tezcan, Anayasa’nın 83. maddesine göre yeniden
milletvekili seçilen kişinin, dokunulmazlık hakkına yeniden kavuştuğunu,
yargılamanın devam edebilmesi için de dokunulmazlığının yeniden kaldırılması
gerektiğini kaydetti. Tezcan, Berberoğlu’nun bir an önce tahliye edilmesini
beklediklerini dile getirdi.
Mutfaktaki enflasyon
%30’a dayandı
Basın toplantısında ekonomik sıkıntılara da değinen Tezcan,
cari açığın iki katına çıktığını, Türkiye’nin kredi notunun düştüğünü, hayat
pahalılığının devam ettiğini söyledi. Tezcan, “Mutfaktaki enflasyon, %30’lara
dayandı” dedi.
Olağanüstü Kurultay
için yeterli imza toplanamayacak
Basın toplantısının sonunda muhabirlerin sorularını
cevaplayan Tezcan, CHP’deki muhalif isimlerin Olağanüstü Kurultayın toplanması
için yürüttükleri çalışmalara dair bir soru üzerine, bunun için %51 oranında
imza toplanması gerektiğini ancak kendi izlenimlerinin bu imzaların
toplanamayacağı yönünde olduğunu söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder