Saadet Partisi Antalya İl Başkan Yardımcısı Avukat Ali Aktaş |
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim
Görevlisi Volkan Bayar’ın, asılsız iddialarla pek çok akademisyeni FETÖ’cü
olmakla suçlayıp mağdur olmalarına sebep olduktan sonra 4 öğretim üyesini
silahla vurarak öldürmesi, hukuksuz FETÖ suçlamalarının da sorgulanmasına sebep
oldu.
Daha önce “Mor Beyin” uygulaması üzerinden kurulan dijital
tuzaklara düşerek, Bylock kullanmadıkları halde kullanmış gibi gözüken 11 bin
480 kişi olduğunu açığa çıkaran Saadet Partisi Antalya İl Başkan Yardımcısı
Avukat Ali Aktaş, Türkiye genelinde asılsız suçlamalarla ciddi oranda bir
akademisyen kıyımı olduğunu söyledi.
Avukat Ali Aktaş, KRT televizyonunun canlı yayınına konuk
olarak, Haber Müdürü Çağlar Cilara’nın sorularını cevapladı.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi’nde meydana gelen olayın
sadece bu üniversiteye mahsus olmadığını belirten Ali Aktaş, “Türkiye’nin bütün
üniversitelerinde bu üniversal özerklik yanlış anlaşılmış olmalı ki yöneticiler
bakımından, ciddi bir akademisyen kıyımı var. Yani sadece FETÖ yapısına
iltisaklı / irtibatlı kişiler değil, kendilerine rakip gördükleri pek çok
kişiye, bu şekilde açığa alma ve ihraç etme yöntemini uygulamışlar” diye
konuştu.
Kurum amirlerinin inisiyatifleriyle açığa alınan ya da ihraç
edilen çok sayıda mağdur olduğunu da belirten Aktaş, birkaç kişinin bir araya
gelip bir “FETÖ’cü listesi” hazırlayarak Yüksek Öğretim Kurumu’na (YÖK)
gönderdiklerini, YÖK’ün de bu listedeki isimleri ihraç ettiğini söyledi.
Mermer işinde
anlaşmazlık yaşadığı firmayı FETÖ’cü diye şikâyet etmiş
Aktaş, “Bu şekilde ihbarcılık mekanizmasının işletilmesiyle insanlar,
ya psikolojik problemleri nedeniyle veyahut da geçmiş dönemlerde duydukları
öfkeler (husumet) nedeniyle pek çok insanı, hiç olmayacak biçimde ihbar
ettiler. Meselâ benim başımdan geçen bir şey; adam, kendisi Pensilvanya’ya
gittiği halde, Fethullah Gülen’le fotoğrafı olduğu halde, geçmişte mermer
işinden dolayı ihtilafa (anlaşmazlığa) düşmüş olduğu Kayserili bir firmayı “FETÖ’cü”
diye şikâyet ediyor. Adam, 7,5 ay (hapiste) yatıverdi. İçeride kârı, Kur’ân-ı
Kerîm öğrenmek oldu adamın. Böyle pek çok olay yaşandı Türkiye’de ve yaşanmaya
da devam ediyor. Bunun gibi belki binlercesi var.
Asım’ı bilmem ama
adını 5 yıl önce listede görmüştüm
Bir örnek daha vereyim mi? Çok komik bir şey. 2016 yılında Bayburtlu
bir çocuk, Hüseyin isminde birisi, getiriliyor Bayburt’tan Antalya’ya. ‘Etkin
pişmanlık ifadesinden (hakkından) yararlanmak istiyorum’ diyor. İfade veriyor.
Diyor ki, “Ben, Asım’ı görmedim, tanımıyorum; ama muhasebeci Mehmet’in
masasında küçük bölge mesulleri listesi vardı. Oradan gördüm” diyor. 5 yıl
geçmiş üzerinden. Fil bile unuturdu. Meselâ o Asım, 1 yıl (hapiste) yattı. Bu
şekilde abartılı etkin pişmanlık ifadeleriyle yatan, mağdur olan çok sayıda
insan var.
Garibanların ismini
verip asıl omurgayı gizleyen itirafçılar
Şu da var meselâ: Biz Antalya’dayız. Hani, ’40 kişiyiz,
birbirimizi biliriz’ derler ya; meselâ bu yapı içerisinde yer alıp da itirafçı
olmak için ifade veren; ama aslında dış çeperi veren; yani, etkili isimleri
vermeyip, sohbete gelen garip gurebayı (onların isimlerini) veren insanları da
gördüm ben. Sırf kendini kurtarmak için, yapının omurgasını vermiyor; ama dış
çeperde sohbete gelmiş veya etkisiz elemanların isimlerini vererek kendilerini
kurtarmaya çalışan insanlar da gördüm.”
“Hukukun uygulanması lâzım. Bunun birinci koşulu da OHAL’in
kaldırılmasıdır. OHAL süreci bu gün iktidarın aleyhine işleyen bir süreçtir;
çünkü OHAL’de hakim ve savcılar, korkmaktadırlar. Yani birebir konuştuğunuz
zaman, “Avukat Bey, haklısın; ama yarın Kars’a sürülürsem beni sen mi
kurtaracaksın?” diyen savcılar biliyoruz biz. (Sanığın suçlu olduğuna) inanmadıkları
halde tutuklama kararı vermek zorunda kalıyorlar. Normal şartlar altında
aslında bu FETÖ ile mücadeleyi bu hakim-savcı sınıfı gerçekleştirebilirdi; ama
OHAL baskısı, siyasî baskı, bu tip büyük mağduriyetlere yol açıyor. İktidar,
eğer kendi geleceğini, yani seçimi düşünüyorsa, mutlaka OHAL’i kaldırması, hukuka
dönmesi icab ediyor. Yoksa bu Eskişehir faciasından çok daha büyük faciaları
Türkiye sathında duymak zorunda kalabiliriz.”
Avukat Ali Aktaş, ilk kez AK Parti Gaziantep Milletvekili
Şamil Tayyar’ın gündeme getirdiği ve yüksek miktarda rüşvet veren zengin sanıkların
tahliye edilmesi anlamına gelen “FETÖ Borsası” iddiasını da değerlendirdi.
Aktaş, “Bu, her yerde kulağımıza geliyor. Türkiye’nin her yerinde bu işler
geliyor. Garip gurebanın FETÖ Borsasına dahil olması mümkün değil zaten. O zengin
sınıftaki insanların bu işin içinde olduğu iddia ediliyor ve bu dedikodular çok
fazla maalesef” diye konuştu.
OHAL, iktidarın
aleyhine işleyen bir süreçtir
Ali Aktaş, hukuksuz suçlamalardan dolayı oluşan
mağduriyetler konusunda Türkiye’nin bu cendereden çıkabilmesi için hukuka
dönülmesi gerektiğini vurguladı. Aktaş, şunları söyledi:
“Kars’a sürülürsem beni sen mi kurtaracaksın?”
FETÖ borsası iddiaları
her yerde kulağımıza geliyor
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder