Prof. Dr. Bülent Arı |
Prof. Arı, “Ben, daha çok cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halkın ferasetine ben güveniyorum. Onlar, bu yanlışların hiçbirini yapmazlar. (…) Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor. Yani ben, açıkçası korkuyorum. Ben, her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum.” diye konuştu.
Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr.
Bülent Arı, KRT televizyonunda yayınlanan “Haber Özel” programında Çağlar
Cilara’nın sorularını cevapladı. Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndeki sokağa çıkma
yasakları ve operasyonlar sırasında insan haklarının ihlâl edildiğini ileri
süren 1128 akademisyenin, “Bu suça ortak olmayacağız” başlıklı bir bildiri
yayınlamalarını da değerlendiren Prof.
Dr. Bülent Arı, şunları söyledi:
İmza atanların çoğu
yabancı akademisyenlerdi
“Şimdi ilk bildiriyi duyduktan sonra eyvah dedim. Şimdi bir
üniversite mensubu olarak böylesine yanlış, ülkenin gittiği yeri görmeyen,
ufkunu, vizyonunu görmeyen bir şey, benim için bir hayal kırıklığı oldu; fakat
şöyle: Ben, kendi adıma utandım, bir üniversite mensubu olarak. Çünkü
birincisi, bu bildiriye imza atanların çoğu kimdi? Yabancılardı. Yurt dışında.
Yani bir tanesi bizim, ben Hollanda çalıştığım için ‘bizim hemşehrilerden’
diyelim, Hollandalıydı. Şimdi biz, Hollanda’nın dünya ticareti, diplomasisi,
uluslararası ilişkileri için bir beyanname yayınlıyor muyuz? Yani bunun için
hiç ciddiye alınabilecek bir tarafı yok. Bizden imzalayanlar her zaman
olabilir. Onlar çok önemli değil. Yani pek çoğu araştırma görevlisi. Yani
gençler bazen kanarlar. “Şuraya bir imza at” demişlerdir, atmışlardır. Bunlar
önemli değil; ama bu bildiri metnindeki onlarca kişi, yabancı menşeli. Bunu
biz, basına nasıl tanıttık? ‘Türk akademisyenler, beyanname ile hükümeti
protesto ettiler.’ Bu her zaman olabilir; yabancılar her zaman yapabilir.
Amerika’daki, Hollanda’daki, İngiltere’deki, Fransa’daki adamın demesi, benim
ülkem için çok önemli bir şey değil; her zaman diyebilir. Makbul bir şey
söylemesi zaten beni biraz hüsrana uğratır. Yani bizim ülkemiz açısından müspet
şeyler söylüyorsa ben, ondan işkillenirim açıkçası.
Ülkeyi ayakta tutacak
olanlar, ilkokul bile okumamış cahil halktır
Yani bu beni hiç etkilemedi; fakat benim bakış açım, her
zaman şöyledir: Bunu açıkça televizyonda söylemeye beis yok. Ben, daha çok
cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu ülkede. Yani
ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış,
üniversite okumamış cahil halkın ferasetine ben güveniyorum. Onlar, bu
yanlışların hiçbirini yapmazlar. Yani o beyannamenin ben neresinden tutayım?”
En tehlikeli olanlar,
üniversite mensupları
Prof. Dr. Bülent Arı, program sunucusu Çağlar Cilara’nın “O
zaman Türkiye’nin okumuş kesiminde ya da ‘aydın’ dediğimiz kesiminde mi bir
problem var? Yani Türkiye’yi ateşe ürükleyen, o kesim mi?” sorusuna da “Evet.
Her zaman olduğu gibi… Daha önce Jön Türklerin yaptığı gibi. Ateşe sürüklüyor.
Yani Türkiye’nin okumuş kesimi, yani Profesör’den başlayarak geriye doğru en
tehlikeli olanlar, üniversite mensupları. Ondan gerisi, lise ve ilkokul
mezunları. En güvenlikli olanlar, onlar. Olayları en rahat okuyanlar; çünkü
zihinleri berrak. Zihni berrak olduğu için ilkokul mezunları, en zihni berrak
olandır. Ortaokul, lise okudukça onlar daha iyidir. Üniversite ve sonrası,
durum çok vahim; çünkü gidişatı çok daha iyi okuyamıyorlar; zihinleri bulanık.
Osmanlı aydınlanmasını
sağlayan, Sultan Abdülhamid’dir
Bakın, şöyle: Sultan Hamid (Abdülhamid) devrine gene geri
dönelim. Sultan Hamid, Mülkiye olmak üzere Sultanîleri kurdu. Yani medreselerde
az çok, kıt kanaat sadece dinî tedrisat olmak üzere, laik eğitimi bütün ülkeye
yaydı. Yani Osmanlı aydınlanmasını, yine Halil İnalcık Hocamızın söylediği
vechile, bir kere daha tekrarlayayım; Osmanlı aydınlanmasını sağlayan, Sultan
Hamid’dir.”
Arı, Cilara’nın “Ama daha sonra kendi kurduğu okullarda
yetişenler, Sultan Hamid’i devirdi” ifadesi üzerine de sözlerini şöyle
sürdürdü:
Türkiye’de okuma
oranı arttıkça, olayları tahlil kabiliyeti azalıyor
“İşte bu okullarda okuyanlar, Sultan Hamid’i devirdiler fakat
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar, işte o Osmanlı aydınlanmasının hep
mezunlarıdır. Bizde de şimdi okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor. Yani
ben, açıkçası korkuyorum. Ben, her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum.
Ben, sürekli Refik Halid gibi gözlem yapıyorum. Trafikte en tehlikeli tipler,
üniversite mezunlarıdır. Bakın, normalde hiç okumamış kesimler, bir trafikte
bir şey verdiğiniz zaman ona uyarlar. Bunlar, sürekli tehdit oluşturmazlar. (…)
Okuma oranı arttıkça, Türkiye’de olayları tahlil kabiliyeti azalıyor. Yine bir
kere daha açıkça söyleyelim; zihinleri berrak olanlar, az okumuş kimselerdir.”
(Haber: Sürur Öztürk)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder