Deniz Ülke Arıboğan |
Uzun süren çatışma ortamlarından sonra barışma aşamasına
geçiş ciddi bir dayanıklılık testine ihtiyaç gösteriyor. Daha şimdiden çatlak
sesler, karıştırıcı yorumlar ortalığı kaplamış durumda. Hiçbir konuyu, hiçbir
ideali siyasetler üstü göremediğimizden, işlerin iyi gideceği endişesine
kapılmış kalabalık bir grubun varlığı dikkat çekici.
Türkiye'nin en büyük sıkıntısı bu; harislik ve hasetliğin
bir gelenek halini almış olması. Daha iyiye doğru gidiş için çabalamak değil,
iyiye gideni bozmak üzerinden gelecek kurgulama alışkanlığı.
Bu ülke batarsa batsın, yeter ki bizim sevmediklerimiz
zarar görsün felsefesinin herkesin kaybettiği bir oyundan başka ne sonucu
olabilir ki? "Kaptana kızdık hadi gemiyi batıralımcılık" oynamaya
devam edenlere kötü bir haberim var: "İşler iyi gidiyor". Kazanmak
isteyenlerin kötüyü değil, daha iyiyi hedeflemesi gerekiyor. Geriyi değil daha
ileriyi göstermekle başlamanın, başarı şansını artıran bir faktör olacağını
şimdiden söyleyelim.
İşlerin iyi gitmesi, yol üstünde kötüleşmeler, aksamalar, geri adımlar olmayacağı anlamına gelmiyor. Başlanmış bir sürecin ortalarında bir yerlerindeyiz. Şimdiden Habur, Silvan, Uludere, Paris gibi birçok sabotaj hayata geçirildi bile. Dahası da gelecek, hazırlıklı olmak ve toplumu hazır hale getirmek gerekiyor. Zira siyasi karar alıcılar ne kadar dirayetli olurlarsa olsunlar, toplumun direncinin kırılması, yolun sonu demek.
İşlerin iyi gitmesi, yol üstünde kötüleşmeler, aksamalar, geri adımlar olmayacağı anlamına gelmiyor. Başlanmış bir sürecin ortalarında bir yerlerindeyiz. Şimdiden Habur, Silvan, Uludere, Paris gibi birçok sabotaj hayata geçirildi bile. Dahası da gelecek, hazırlıklı olmak ve toplumu hazır hale getirmek gerekiyor. Zira siyasi karar alıcılar ne kadar dirayetli olurlarsa olsunlar, toplumun direncinin kırılması, yolun sonu demek.
30 yıllık kanlı bir çatışmayı, on binlerce kayba rağmen
iç savaşa dönüştürmeyen bir halkın varlığı Türkiye'nin en büyük güvencesi.
Hiçbir toplumun böylesi bir dayanma gücüne sahip olabileceğini sanmıyorum.
Üstelik bu halk, bu kirli savaşı destekleyen, savaştan maddi manevi beslenen
bir devlet mekanizmasına ve işbirlikçilerine rağmen buna direndi. Şimdi de
Türkiye halkının sağduyusundan daha güçlü hiçbir taşıyıcı direk bulunmuyor. Bu
vesileyle bir iki küçük ayrıntıya dikkat çekmek isterim.
1- Böyle süreçlerde dev adımlar atmaya çalışmak
başarısızlığı çağırır. Yol uzun bile olsa küçük adımlarla yürümeye devam etmek
ve şartları zorlamamak gerekiyor. Başlangıçta atılan adımların daha büyükleri
sürecin ilerleyen aşamalarında gündeme gelebilir. Toplumun psikolojisi de,
sürecin sürati de ilk adımlardan sonra bu hızlanmayı teşvik edecektir.
2- Doğru işi doğru zamanlamayla yapmak gerekiyor. En
başta ortaya konan pazarlık unsuru aslında en sonunda tartışılması gereken konu
olabilir. Barışma süreçlerinde en önemli şey silahların susmasıdır, ancak ondan
sonra karşılıklı konuşmak ve anlaşmak mümkündür. Birinci aşama tamamlanmıştır.
Silahların tamamen bırakılması ise güven artırıcı önlemlerden sonra gelir.
3- Semboller
konusunda dikkatli olmak, kendi kamuoyuna mesaj veriyorum derken karşı tarafı
tahrik etmemek gerekir. Bayraklar, bazı kelimeler, söylemler ve bazı kişiler
sembolik değerler taşıyabilir. Mümkün olduğunca konunun özünün tartışılması
provokatif sembollerin kullanılmaması önemlidir.
4- Beklentilerin
büyük tutulması, halkı sürece katmak için resmin olduğundan daha pembe
boyanması orta vadeden itibaren zarar verir. Bitiş tarihleri vermek, zafer
çığlıkları atmak kamuoyunda kısa sürede ters etkiye dönüşebilir. Bitirdik
değil, başladık mesajını vermek daha doğrudur.
5- Böyle süreçleri götüren insanların, "vatan
haini" olarak damgalanmaları sürpriz değildir. Sadece siyasi karar
alıcılar değil, destek verenler de bu pakete dahil olurlar. Potansiyel
"Akil insanlar" topluluğunu da bekleyen budur. Batı'da yaşanan
müzakerelerde bile sıradanlaşan bu durumun, "toplumsal linç
kültürümüz" göz önüne alındığında, bizde de gündeme geleceğini
söyleyebiliriz. Barışmaya çalışanların Allah yardımcıları olsun.
1 yorum:
Bunlar bayatladı yeni şeyler sözle de okuyalım... Bu millet sizi tanıyor artık. Bumillet bu badireyi de Allah'ın izniyle atlatacak ve sizler geri dönüşü olmayan pişmanlıklar yaşayacaksınız. "Vatansızlık" kavramını en iyi anlayanlardan biri siz olacaksınız belki de.
Yorum Gönder