11 Haziran 2020 Perşembe

Ahmet Nesin: Sivas / Madımak olaylarını Doğu Perinçek başlattı


6 Temmuz 1995’te ölen Yazar Aziz Nesin’in oğlu Ahmet Nesin, Sivas / Madımak olaylarını Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’in başlattığını iddia ederek, Perinçek’e, “Cesaretin varsa, seninle bir Sivas / Madımak hesaplaşması yapalım” çağrısında bulundu.

Ahmet Nesin, babası Aziz Nesin’in Aydınlık gazetesini satın aldığında, Doğu Perinçek ekibinin, Aziz Nesin’den habersiz, gazetede Şeytan Ayetleri kitabının bir kısmını yayınladığını, bunun da Sivas olaylarının başlangıcı olduğu iddiasını anlattı.

Gazeteci Yazar Ahmet Nesin, kendi adını taşıyan YouTube kanalında, Sivas / Madımak olayları ve Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek hakkında bazı iddialarda bulundu.

Madımak davasının düştüğünü ancak 3 firari olduğu için bir davanın devam ettiğini hatırlatan Ahmet Nesin, dünkü duruşmada (8 Haziran 2020) Madımak’ta hayatını kaybeden Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa’nın avukatı Coşkun Özgür Piroğlu’nun, kendisinin geçen sene Artı Gerçek’te bu konu hakkında yazdığı yazıyı mahkemeye sunduğunu, kendisinin ve Doğu Perinçek’in mahkeme tarafından dinlenmesini talep ettiğini bildirdi.

Ahmet Nesin, mahkemeden bu talepte bulunulmasının sebebini, “Hodri meydan Perinçek! Hesap verebilecek misin?” başlıklı video yayınında anlattı.

Ahmet Nesin’in Sivas / Madımak Olayları hakkındakiiddiası

Ahmet Nesin, YouTube kanalında, 2008 yılından beri Sivas / Madımak olayları hakkında her yıl, olayların yıl dönümü olan 2 Temmuz’da bir yazı yazarak, olayları başlatan sebebin, Doğu Perinçek grubunun, gazete yönetimi ve çalışanlarıyla görüşmeden, Aziz Nesin’in satın aldığı Aydınlık gazetesinde, Salman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” kitabının bir bölümünü yayınlaması olduğunu kaydettiğini söyledi.

“Aydınlık yayınlanmıyordu, babam satın almak istedi”

Aziz Nesin’in oğlu Ahmet Nesin’in anlattığına göre, babası Aziz Nesin, bir gazete çıkarmak istiyordu. Yeni bir gazete kurmanın zaman alacak olması sebebiyle Aziz Nesin, Doğu Perinçek ekibinin yayınını dondurmuş oldukları Aydınlık gazetesini, ‘Onbinler A.Ş.’ adına satın aldı. ‘Aydınlık da ta Şefik Yüksellere kadar dayanan bir gazete olduğu için önemliydi.’

O sırada Doğu Perinçek, hapisteydi. Gazetenin satın alınması için Ferit İlsever’le ve Perinçek’in kız kardeşi Feyza Perinçek’le görüşüldü. Yapılan bütün görüşmelerde yer aldığını belirten Ahmet Nesin, “Onlar dediler ki, tabii Doğu’nun önerisiydi bu, ‘madem sol bir gazete çıkartıyorsunuz, biz de işin içinde olalım’ dediler. Evet, bu büyük bir hataydı. Kabul edildi bu hata ve ben de bir gazeteci olarak ‘Onbinler A.Ş.’de işe başladım” dedi.

“Baktık ki Perinçek ekibi, gazete yönetimini ele geçirmiş”

Ahmet Nesin, gazetenin Yazı İşleri Müdürlüğü’nün ve Haber Müdürlüğünün Perinçek’in ekibi tarafından alındığını sonradan fark ettiklerini, Perinçek hapisten çıktıktan sonra da “ilginç bir şey” olduğunu belirtti.

Babası Aziz Nesin’in, Salman Rüşdi’nin “Şeytan Ayetleri” kitabını yayınlama niyeti olduğunu hatırlatan Ahmet Nesin, bunun sebebinin, kitabı beğenmesi olmadığını belirterek, şunları söyledi:

“Babam, Şeytan Ayetleri’ni okumamıştı”

“Kitabı okumamıştı zaten. Onu okuyacak kadar İngilizcesi yoktu. Büyük Millet Meclisi kitabı yasakladı. Büyük Millet Meclisi’nin yasakladığı bir kitap. Tabii antidemokratik bir karar, antilaik bir karar. Bunun üzerine Aziz Nesin, ilk teklifi, bu kitabı yayınlamak için Türkiye Yazarlar Sendikası’na yaptı. O zaman sendikanın başkanıydı. Sendika yönetimi, kabul etmedi bunu. Bunda kimseyi suçlamıyorum, onu da belirteyim. Kabul etmedi; yani ürkek davrandı. Demokrasi mücadelesi, herhalde bazı kesimler için bir yere kadar. Zaten oradaki yönetimle birtakım olaylar oldu ondan sonra. Bunları ileride anılarımda anlatacağım.

Doğu Perinçek (hapisten) çıktıktan bir süre sonra, bir de baktım, bir sabah gazeteye geldik ki, “Şeytan Ayetleri”, fasikül olarak (gazetede) yayınlanmış. Ben, hemen tabii babama telefon açtım. ‘Baba, bu senin mi?’ dedim. ‘Hayır, benim hiç haberim yok bundan’ dedi. İlginç bir şey.”

“Babam, ‘Hayır, bir aileden bir kişi yeter’ dedi”

Bu duruma şaşırdığını ve çok kızdığını belirten Ahmet Nesin, o dönemde “Düşün Yayınevi” adında kendisine ait bir yayınevi işlettiğini, hiçbir yayınevi yayınlamadığı için de “Şeytan Ayetleri” kitabını kendisinin yayınlamayı düşündüğünü anlattıktan sonra, babasının ise bu düşüncesine şu gerekçeyle karşı çıktığını anlattı:

“Babam, karşı çıktı. Dedi ki, yani ‘Bir aileden bir kişi yeter.’ Çünkü Ayetullah Humeyni, İran yönetimi, ölüm fermanı vermişti, Aziz Nesin hakkında. O yüzden, ‘aileden bir kişi yeter’ dedi. Benim yayınlamama izin vermedi. Çeviri, tanıdık bir ahbaptaydı, kitabın çevirisi. Hatta o çeviriyi yarım olarak geri getirdi. Yani (çevirmen) yapmak istemedi, devam etmek istemedi. Aziz Nesin, o çevirmene ismini koymayacağını, kendi adını söylemiş olmasına rağmen o çevirmen, onu kabul etmedi.

“Gazete çalışanlarının hayatı tehlikeye atıldı”

Kitabı yayınlamak istememe rağmen kızmamın nedeni, yayınevi ayrı bir şey. O, benim sorumluluğumda. Benim kendi inisiyatifimde olan bir şey ve yayınevim benim; yani tek başıma yürüttüğüm, kimsenin çalışmadığı, kimseyi sorumluluk altına almadığım bir yayıneviydi. Büyük bir yayınevi değil.

Gazetede böyle bir şeyin, çalışanlara sorulmadan yayınlanması, çok ciddi bir riskti; çünkü sonuçta bunu yayınlamak isteyen Aziz Nesin’e ölüm fermanı verilmişken, o çalışanların hepsini risk altına atmaktı. İkinci neden de, çalışanların hepsi devrimci değildi yani. Karanlık odada benim, atıyorum, Günaydın gazetesinden gelen bir arkadaşımız vardı. Demokrattı; yani öyle yani hiç sosyalist falan da değildi. Bırakın devrimci olmayı, sosyalist falan da değildi. Sosyal demokrat olan işte dönemin CHP’si, Ecevit’i falan filan ayarında bir insandı ve bunun gibi çok arkadaş vardı. O yüzden bu, çalışanlara sorulmadan yapılan bir olay olduğu için, çok ciddi bir şekilde kızdım ben ve bu tartışma nedeni oldu.”

“Yayınlanan çeviriyi Perinçek’in yaptırdığından emin oldum”

Ahmet Nesin, bir akşam geç saatlerde gazetedeyken, genç bir kadın çalışanın çevirinin birkaç sayfasını gazete çalışanlarından birine verdiğinde, gazetede yayınlanan kısmın, çevirinin ikinci bölümü olduğunu fark ettiğini kaydetti. Nesin, şunları söyledi:

“O zaman anladım ki bunun Aziz Nesin’le hakikaten bağı yok. Yani babama sordum, tamam, dediğinden eminim; ama ben, iyice şahit oldum ki, çeviriyi Doğu Perinçek, kendi elemanlarına yaptırıyor, genç bir kadına yaptırıyor.”

“Şeytan Ayetleri’nin yayınlandığı sabah gazete toplatıldı”

Ahmet Nesin, sabah gazete çıkar çıkmaz savcılık tarafından toplatma kararı alındığını ve bu yayının 3 veya 4 gün sürdüğünü belirterek, Doğu Perinçek ekibinin, son gün, “Şeytan Ayetleri” başlığı altında Kur’ân-ı Kerîm’den bazı ayetleri yayınladıklarını ve o gazetenin de toplatıldığını anlattı ve şu değerlendirmede bulundu:

“Bu, esasında akıllıca bir gazetecilikti; çünkü o zaman şunu anladık ki, yazı, savcılık tarafından okunmadan yasaklanıyor. Yani gazete, okunmadan yasaklanıyor. Okusalar, onun Şeytan Ayetleri’nden olmadığını anlayacaklar.

“Şikâyetçinin verdiği adrese gittim; öyle bir apartman yok”

Böyle olunca, okunmadan yasaklanma olayını biz, deşifre edince, ben, savcılıktan gelen işte o, adına ne denir, dilekçe, fezleke, işte neyse, onu istedim Yazı İşleri’nden. Adresi aldım. Bakırköy’de bir adreste bir kişi şikâyet ediyor. Gittim o adrese. Tam apartman numarasını anımsamıyorum ama 170’ler, 150’nin üzerinde bir numaraydı. Ben, caddeye geldim, cadde 120’lerde bitiyor. Yani öyle bir apartman yok, öyle bir kimse de yok; şikâyet eden bir kimse de yok. Otomatikman savcılık, basın savcılığı yasaklıyor.

“Doğu Perinçek, derin devletin önemli bir adamı”

Şimdi bunu niye anlatıyorum? Ben, bunu yıllarca şu şekilde yazdım: Bilhassa Doğu Perinçek, Ergenekon’dan, darbecilikten hapse girdiğinde iyice emin oldum ki, derin devletin önemli bir adamı. Kendine göre önemli tabii, bize göre önemli değil ama kendine göre önemli.

Yani Sivas / Madımak olayı nasıl başladı? Aziz Nesin’in “Şeytan Ayetleri”ni Aydınlık gazetesinde çıkartması dedikodusuyla başladı ve bunu da yıllarca yazdım ben. ‘Doğu Perinçek, bunu sen yaptın. Oradaki bütün insanların ölümünü sen hazırladın’ diye yazdım.

“İlk Şeytan Ayetleri saldırısı İzmir’de gerçekleşmişti”

Esasında herkesin bilmediği bir başka olay var. Sivas / Madımak (olaylarından) kısa bir süre önce Aziz Nesin, İzmir’e gitmişti. İzmir’de sokakta, işte gazeteyi tanıtmak için sokakta gazete satışı yapılıyordu. Güya işte tanıtım gibi böyle bir şey. İlk saldırı orada oldu. Çok ilginçtir, ilk saldırı orada oldu ve bu çok fazla basına da yansımadı. 15-20 dakika bir süre Aziz Nesin, dışarıda saldırıdan korunarak kaldı. Polis gelmedi. İşte güya İşçi Partililer korudu ve güya, ne tesadüftür ki, İşçi Partisi binasına alarak. O zaman (partinin adı) Vatan değildi, İşçi’ydi. İşçi’den vazgeçtiler, ‘vatan bölünmez’e geldiler; partinin adını Vatan yaptılar ya… İlk saldırı orada olmuştu, Şeytan Ayetleri’nde. (…) Evet, Madımak, Doğu Perinçek’in Şeytan Ayetleri’ni başlatma… Planlayan odur.”

“Aziz Nesin’in ‘ben yapmadım’ dediği röportaj TGRT’de duruyor”

Ahmet Nesin, Madımak’ta katliam başlamadan önce, TGRT’den bir muhabirin Aziz Nesin’le bir söyleşi yaptığını, o söyleşide Aziz Nesin’in, Aydınlık gazetesinde çıkan Şeytan Ayetleri’ni kendisinin yayınlatmadığını açıkça söylediğini, bu söyleşinin Türkiye gazetesinde yayınlandığını, TGRT televizyonunda da bant olarak durduğunu kaydetti. Ahmet Nesin, yerel basında Aziz Nesin’e gösterilen tepkinin, Şeytan Ayetleri’nin Aydınlık gazetesinde yayınlanmasından kaynaklandığını belirtti.

Madımak davasının düştüğünü ancak 3 firari olduğu için bir davanın devam ettiğini hatırlatan Ahmet Nesin, dünkü duruşmada (8 Haziran 2020) Madımak’ta hayatını kaybeden Gülsüm Karababa’nın ağabeyi Hüseyin Karababa’nın avukatı Coşkun Özgür Piroğlu’nun, kendisinin geçen sene Artı Gerçek’te bu konu hakkında yazdığı yazıyı mahkemeye sunduğunu kaydetti.

Ahmet Nesin, sözlerine şöyle devam etti:

“Cesaretin varsa, seninle bir Sivas / Madımak hesaplaşması yapalım”

“Hem benim, hem Doğu Perinçek’in dinlenmesini, Doğu Perinçek’in bunu yapıp yapmadığının ortaya çıkmasını istemiş. Ben de diyorum ki, haydi Doğu Perinçek, bir hesaplaşalım. Bir Sivas / Madımak hesaplaşması yapalım, eğer maçan yiyorsa, eğer cesaretin varsa. Eğer bu kadar belge varken ‘Hayır ben yapmadım’ diyeceksen; çünkü bütün geçmişini o kadar lekeledin, o kadar yalanlarla bugüne kadar geldin ki, o kadar alçaklıkla geldin ki, o kadar insanları ispiyon ettin, o kadar insanların ölümüne neden oldun ki, ta 80 öncesinden başlayarak. İnsanların, devrimcilerin kaldıkları evlerin adreslerinin krokilerini çizerek… O kadar aşağılık bir noktada kendini ‘devrimci’ diye tanıttın ki… Ben de sana şimdi ‘hodri meydan’ diyorum, hazır mahkemeye bu sunulmuşken. Mahkeme kabul etmesen bile senin, mahkemeye ‘Efendim, ben, açıklama yapmak istiyorum’ demeni bekliyorum şimdi. Haydi, hodri meydan! Ben yapacağım. Ben, bunu yazıları, bütün belgeleriyle mahkemeye sunacağım. Şimdi seni bekliyorum Doğu Perinçek. İçin rahatlar mı? Asım Bezirci’yi geri getirir mi? Nesimi Çimen’i geri getirir mi? Gülsüm Karababa’yı geri getirir mi? Orada ölen çocukları… ‘Çocuklar’ diyorum, benim yaşıma göre bile o dönemde çocuklar çünkü. Şaka değil, benim yaşıma göre bile çocuklar. O insanları geri getirir mi? Hayır, getirmez; ama biraz rahatlarım belki. Yüküm biraz azalır. Ha, ne olur? Senin için ne olur? Pisliğin artar. Sırtındaki pislik artar. O küfenin üstündeki, içindeki pislik artar. Belki bu insanlar, seni biraz daha tanır. Belki o partiye oy veren işte birkaç kişiden belki biraz daha azalır. Belki kendinin Türkiye’yi yönettiğini zannetmekten kurtulursun.

Aziz Nesin’in Kenan Evren için yazdığını şimdi aklıma getirdim, bununla da bitirmek istiyorum; ‘Herkes kendini bir b*k sanır, bu kendini iki b*k sanıyor’ diye… Hodri meydan Doğu Perinçek, bekleyeceğim.”


Hiç yorum yok: