SP İstanbul Milletvekili Cihangir İslâm |
Cihangir İslâm, “Arkadaşlar, sadakat önemli ama hakikate
sadakat önemli. Lidere sadakat, lider savrulduğunda sadık olanları da
savurabilecek bir şey. Lidere sadakat, lider ancak hakka ve hukuka ve hakikate
sadık ise uygulanabilecek bir şey. Bakın, ben diyorum ki; burada sözleşmeye
sadakat yok. Yani, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı işimize geliyorsa
kabul edeceğiz, gelmiyorsa etmeyeceğiz. İşte biz buna, işte biz bu savrulmalara
karşıyız değerli arkadaşlar.” diye konuştu.
Cihangir İslâm, “Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile
Odalar ve Borsalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”nin 2’nci
Maddesinin görüşmeleri sırasında söz aldı. İslâm, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesi’nin (AİHM) eski HDP Eş Genel Başkanı Selâhattin Demirtaş hakkındaki
kararı ile Olağanüstü Hal (OHAL) İşlemleri Komisyonu’nun çalışmalarını değerlendirdi.
Cihangir İslâm, şöyle konuştu:
Demirtaş’ın serbest
bırakılmasına neden karşı çıkıyorsunuz?
“Bugün Sayın Cumhurbaşkanımızın 1999 ve 2002 yıllarında
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine yaptığı haklı başvurulardan bahsedeceğim.
Dönemde, Siirt’te okuduğu şiir yüzünden, gerçekten bir hukuk cinayeti işlendi, siyasî
yasaklı durumuna düştü, 1999’da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitti. AB uyum
yasaları çerçevesinde adlî sicil kaydının, haklı olarak, silinmesini istedi,
2002 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitti. Yüksek Seçim Kurulu “Milletvekili
olamaz.” kararı verdi. Yine bir hukuk cinayetiydi, haklı olarak Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine gitti. Sayın Cumhurbaşkanı 1999 ve 2002 yıllarında bu
başvurularında sonuna kadar haklıdır ve desteklemişizdir.
Şimdi, benim sorum çok açık. Sayın Cumhurbaşkanım, ben bu
soruyu size soruyorum; çünkü yazılı olarak sorma imkânım yok. Diyorum ki:
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Sayın Demirtaş ve arkadaşları hakkında
tutukluluklarının sona erdirilmesi doğrultusunda bir karar verdi. Buna neden
karşı çıkıyorsunuz? Bu konuda bizi ikna etmeniz gerekiyor.
Lidere sadakat, hakka
ve hukuka riayet ederse uygulanır
Arkadaşlar, sadakat önemli ama hakikate sadakat önemli.
Yani, burada daha önce de defalarca tartışıldı; lidere sadakat, lider
savrulduğunda sadık olanları da savurabilecek bir şey; lidere sadakat, lider
ancak hakka ve hukuka ve hakikate sadık ise uygulanabilecek bir şey. Bakın, ben
diyorum ki; burada sözleşmeye sadakat yok. Yani, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararı işimize geliyorsa kabul edeceğiz, gelmiyorsa etmeyeceğiz. İşte biz buna,
işte biz bu savrulmalara karşıyız değerli arkadaşlar.
Sayın Demirtaş ve arkadaşları, kanaatimizce tahliye edilmeli;
çünkü hukuk, Anayasa, yasalar Sayın Cumhurbaşkanının da üzerindedir arkadaşlar.”
Anadolu’yu dolaştım;
millet beni anlamış
Çok değerli arkadaşlar, geçen tartışmalı konuşmamızdan sonra
ben Anadolu’yu şöyle bir dolaştım; Rize’yi dolaştım, Ardeşen’i dolaştım, Artvin’i
dolaştım, Gebze’yi, Kartal’ı ve Arnavutköy’ü dolaştım; millet meseleyi anlamış
yani benim ne demek istediğimi anlamış.
AK Partili belediye,
salon tahsisini iptal etti
Ardeşen’de şöyle bir talihsizlik yaşadık: Sizin AK Parti’li
Belediye Başkanı günler önce tutulan salonu son gece iptal etti, rezervasyonu.
Çok büyük bir kabalık, siyasî nezaketsizlik, tahammülsüzlük. Biz de çarşıyı
dolaşmaya başladık, esnafı, kahvehaneleri dolaşmaya başladık, sözümüzü
söyledik. Bir saat içinde bir düğün salonu sahibi bizi aradı ve toplantımızı
orada yaptık. Ben sayın Ardeşenlilere, Rizelilere, Artvinlilere, Gebzelilere,
Kartallılara ve Arnavutköylülere buradan hassaten teşekkür ediyorum.
OHAL Komisyonu, bu
haliyle dosyaları ancak 12 yılda inceleyebiliyor
OHAL İnceleme Komisyonu Başkanı diyor ki değerli arkadaşlar,
şöyle bir yazı çıktı Türkiye Gazetesinde, âdeta bir OHAL İnceleme Komisyonu güzellemesi,
diyor ki Sayın Başkan; “Bu, 440 bin dosyanın işi artık, bir-bir buçuk senede
biter.” Şimdi hesap makinelerimizi çıkartalım, matematiği güçlü olanlar kâğıt
kaleme sarılsın. Ben kendi durumuma baktım, aradan on dört ay bir hafta geçmiş,
hâlen incelemede. Peki, on dört ayda 42 bin dosya bakılıyorsa ayda 3 bin dosya
bakılıyor demektir. Bölün 440 bini 3 bine, elde edeceğiniz sonuç yüz kırk yedi
aydır yani on iki yıl üç ay değerli arkadaşlar. Şimdi burada kime hak vereyim?
Bu İnceleme Komisyonu Başkanına mı hak vereyim, matematiğe mi hak vereyim?
Değerli arkadaşlar, bakın, asıl sorun şuradadır: Anayasa
güvencesi altındaki yargının fonksiyonları müdahale görmektedir, esas mesele
bu. Neden? Şunun için, çünkü bu KHK mağdurlarının okuduğu okullar sorunsa
Bakanlar Kurulunda bu okullardan mezun arkadaşlar var, ben bunu bir suçlama
olarak söylemiyorum. Çocuklarının okuduğu okullar, sosyal medya paylaşımları,
Digiturk aboneliği ve bankada parasının olması meselesi.
Yani söz konusu bankanın Türkiye Büyük Millet Meclisindeki
ATM’si açık, şubeleri açık, Anayasa’nın ve yasaların güvencesi altında ama KHK’liler
burada üç beş kuruşu var diye ne yazık ki bu zulme maruz kalıyor. Daha vahimi
şu: Bu bankanın CEO’su -ismini vermeyeyim, ismini biliyorsunuz- şu anda SPK’nin
başında, öyle değil mi arkadaşlar? Arkadaşlar, bu nasıl bir durum? Bu, aynı
zihne nasıl sığıyor? Bu çok önemli bir durum değil mi?
Değerli arkadaşlar, bakınız, bu olay mantıksaldır, ahlakidir
ve hukukidir. Bugün OHAL İnceleme Komisyonu yürütmenin başımıza ihdas ettiği
bir paralel yargı gibi çalışmaktadır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder