20. Dönem Rize Milletvekili Şevki Yılmaz, İstanbul Havalimanı’nın açılışı üzerinden iktidara dolaylı olarak “Âhireti ve ölümü unutmayalım, aklımızı başımıza alalım” uyarısında bulundu. Yılmaz, “Toplumu âhiret hava yollarına hazırlamayan iktidarların sonu hüsrandır. Destekledikleri, besledikleri, hizmet etiklerinin eliyle yıkılır. Aklımızı başımıza alalım yahu!” dedi.
Şevki Yılmaz, Akit TV’de yayınlanan “Millî Diriliş” isimli
programda, güncel siyasî gelişmeleri yorumladı.
Türkiye’nin Türk Hava Yolları ve diğer sahalarda büyük mesafeler kat ettiğini ifade eden Yılmaz, bütün dünyanın engellemeye çalıştığını ve 15 Temmuz’un sebeplerinden birisi olduğunu ileri sürdüğü İstanbul Havalimanı’nı, “medâr-ı iftiharımız” (övünç kaynağımız) olarak nitelendirdi.
Türkiye’nin Türk Hava Yolları ve diğer sahalarda büyük mesafeler kat ettiğini ifade eden Yılmaz, bütün dünyanın engellemeye çalıştığını ve 15 Temmuz’un sebeplerinden birisi olduğunu ileri sürdüğü İstanbul Havalimanı’nı, “medâr-ı iftiharımız” (övünç kaynağımız) olarak nitelendirdi.
Yılmaz, Türk Hava Yolları’nın Dünya birincisi olmasını
sağlayacak bir atılımım kurdelesinin kesildiğini belirterek, bu sebeple
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a ve ekibine teşekkür etti. Yılmaz, “Allah, kem
gözlerden korusun. Hasetçilerin hasedinden muhafaza etsin” dedi.
“Devasa bir olay ama hava yolları yetmiyor” diyen Yılmaz, âhiret
hava yollarının da kurulması gerektiğini söyledi. Yılmaz, sözlerine şöyle devam
etti:
Biz, iktidardan neslimize
âhiret hava yollarını bekliyoruz
“Tayyip Bey’e buradan yalvarıyorum; Allah aşkına! Mükemmel
hava yolunu kurdun ama âhiret hava yolunu hâlâ kurmuş değilsin” dedi. Yılmaz, “Türk
Hava Yolları ile uçabilirsin, Trabzon’a kadar. Âhiret hava yoluna hazırlığın
yoksa hapı yuttun. Âhiret hava yolunun bakanı, ulaştırma bakanı Azrail aleyhisselâmdır.
Hiç değişmez. Kıyamete kadar… O hava yolu uçağının da pilotu, her insan için,
Kur’ân’da beyan edilen, her insan için bir ölüm meleği görevlendirilmiştir. “Melek’ül
mevt” deniyor onlara. Bu ölüm meleği, bizim uçağın pilotudur. O uçağa
binmeyeceği göster. Türk Hava Yolları uçağına binmeyecekler var, Lufthansa’ya
binmeyecekler var, var da var. Rötarı da yok, saatinde kalkıyor. O uçağın benzini,
amellerimizdir (yaptığımız işlerdir). Kulluğumuzdur. Âhiretin hava yollarına binmeyecek
insan yok yeryüzünde. Necip Fazıl’ın ifadesiyle, bunun tekerlekleri, insanların
omuzlarıdır. Mazotsuz bir tabut. Binmeyecek misiniz? Toplumu âhiret hava
yollarına hazırlamayan iktidarların sonu hüsrandır. Destekledikleri,
besledikleri, hizmet etiklerinin eliyle yıkılır. Aklımızı başımıza alalım yahu!
Osmanlı, besledi kargayı Selânik’te ve İstanbul Boğazı kenarlarında. Ne oldu? Kendi besledikleri Teodor Herzl eliyle, Emine Karasular eliyle, Tekin Alp sahtekârı, Yahudi, Moiz Kohen eliyle ve daha niceleriyle… Şeyhü’l İslâm oldu bir kısmı, bir kısmı allâme-i cihan oldu ve İslâm âlemi paramparça. İsmini vermeyeyim. Bir Abduh, bir Cemaleddin Afganî, üç isim… Bütün bunlar, Osmanlı cihan devletini yıkmak için görevlendirilmiş ajanlar oldu. Biz besledik. Onun için… Tabiî tebrik ediyorum; devasa bir havaalanı. İnsan, gez gez yorulur; ama bu havaalanıyla işin bittiğini zannetmeyelim. Biz, neslimize âhiret hava yollarını bekliyoruz iktidardan. Bu, âhiret dersiyle olur. Âhirete hazırlanmayan topluluklarda mahkemeleri boşaltamazsınız. On tane af kanunu çıkar, (yine) dolacaktır. Adlî sarayları altın saraylara çevirsen, dosyaları azaltamayacaksın. Ölüme hazırlanacak. Yahu Allah aşkına yahu! Şu milletin gidişatına bak! Şu düğünlerimizi,n hâline bak! Şu israfa, şu saçma sapan… Artık gelinler, kızlar, evde yemek yapmıyor. Yani mutfakta yemeği özleyen bir millet hâline geldik. Alo! Telefon… “Bana pizza getir.” Veya “şimdi retorantlarda yiyelim.” Ne oluyor? Nimetlere şükür olmayınca, işte ekonomik kriz… Herkes şimdi hesaba başladı. Yani Allah’a dönmek için başımıza ekonomik tokmak mı inecek? Ne zaman mesajla uyanacağız? Ya masaj, ya mesaj…”
Osmanlı, besledi kargayı Selânik’te ve İstanbul Boğazı kenarlarında. Ne oldu? Kendi besledikleri Teodor Herzl eliyle, Emine Karasular eliyle, Tekin Alp sahtekârı, Yahudi, Moiz Kohen eliyle ve daha niceleriyle… Şeyhü’l İslâm oldu bir kısmı, bir kısmı allâme-i cihan oldu ve İslâm âlemi paramparça. İsmini vermeyeyim. Bir Abduh, bir Cemaleddin Afganî, üç isim… Bütün bunlar, Osmanlı cihan devletini yıkmak için görevlendirilmiş ajanlar oldu. Biz besledik. Onun için… Tabiî tebrik ediyorum; devasa bir havaalanı. İnsan, gez gez yorulur; ama bu havaalanıyla işin bittiğini zannetmeyelim. Biz, neslimize âhiret hava yollarını bekliyoruz iktidardan. Bu, âhiret dersiyle olur. Âhirete hazırlanmayan topluluklarda mahkemeleri boşaltamazsınız. On tane af kanunu çıkar, (yine) dolacaktır. Adlî sarayları altın saraylara çevirsen, dosyaları azaltamayacaksın. Ölüme hazırlanacak. Yahu Allah aşkına yahu! Şu milletin gidişatına bak! Şu düğünlerimizi,n hâline bak! Şu israfa, şu saçma sapan… Artık gelinler, kızlar, evde yemek yapmıyor. Yani mutfakta yemeği özleyen bir millet hâline geldik. Alo! Telefon… “Bana pizza getir.” Veya “şimdi retorantlarda yiyelim.” Ne oluyor? Nimetlere şükür olmayınca, işte ekonomik kriz… Herkes şimdi hesaba başladı. Yani Allah’a dönmek için başımıza ekonomik tokmak mı inecek? Ne zaman mesajla uyanacağız? Ya masaj, ya mesaj…”
Şevki Yılmaz, mesajın Allah’ın öğütleri, emir ve yasakları,
masajın ise Allah’ın bir kavmi düşmanları eliyle terbiye etmesi yahut deprem,
sel gibi felâketlerle helâk etmesi olarak açıkladı. Kur’ân-ı Kerîm’de
anlatılan, ahlâken çöktükleri için helâk edilen kavimlerden örnekler veren Yılmaz,
bu kavimlerin işledikleri bütün suçları şu anda ümmetin de işlediğini söyledi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder