Strateji uzmanı, emekli Binbaşı, Yazar Erol Mütercimler, Suudî
Arabistanlı gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul konsolosluğunda kaybolması /
öldürülmesi konusunu, meltem televizyonunda yayınlanan “Akıl Oyunu” programında
değerlendirdi.
Suikastın, ABD’nin talimatıyla gerçekleştirilmiş
olabileceğini ileri süren Mütercimler, şu değerlendirmede bulundu:
ABD, Türkiye’ye
gözdağı veriyor
“Benim düşüncem şu: Birincisi, artık çok açık, çok net
biçimde görünen bir olay ki, ABD’nin Orta Doğu bölgesinde uygulamış olduğu
strateji, yalnızca Orta Doğu değil aynı şey Güney Asya’daki İslâmî toplumlar,
Müslüman nüfus yoğunluklu toplumlar için de geçerli, artık İslâmı İslâmla yok
etme, İslâmı İslâmla öldürme stratejisi uyguluyorlar ve kısacası Müslümanı
Müslümana kırdırıyorlar. Bunu devam ettirecek, bizim bölgemiz için, çok kritik
bir problem var. Ne zamana kadarki soru Türkiye için, bölgesel Kürdistanlar
kurdurulana kadar. Şimdi bunu birinci madde olarak bir kenara koyuyorum. Şimdi
ikinci madde, İslâmı İslâmla yok ettirme meselesinde, İslâmın içineki
mezhepsel, yani İslâmın farklı şeriat unsurlarını birbirlerine kırdırarak,
birbirlerine düşman ederek ve uzlaşmaz çelişki yaratarak bu bölgeyi süpürüyor.
Yani, Sünni-Şii çatışması. Şimdi burada bir şey söylüyor. Diyor ki, “Sünni
İslâmın lider aktörü Suudî Arabistan’dır.” Oysa ki Sünni Dünya, Vahhabîliğin Sünnilikle
zaten tarihsel süreç içerisinde uzlaşmaz bir çelişki ve hayatî çatışma içinde
olduğunu biliyoruz. İslâmî dünyanın kendisi bunu biliyor ve bunu, Sünni İslâmın
liderliği olarak kabul etmiyor. Şimdi bir yandan ABD, Suudî Arabistan’ı, işte
bu veliaht prens eliyle bölgesel bir temizlik, süpürme harekâtı yaparken, öte
yanda Mısır’ı kenarda rezerv olarak tutuyor. Yani Suudî Arabistan’a bu İslâmî
dünyada belirleyici, belirlenmiş olan strateji, plan ve projeleri hayata
geçirici aktör olarak tutarken, onun yıpranmışlığının ardından piyasaya
süreceği, ortaya süreceği bir Mısır’ı tutuyor. Şimdi Mısır’ı devreye soktuğunda
Sünni dünyanın liderlik konusunda çok fazla itirazı olmayacak. Şimdi bunu İslâm
dünyası da biliyor, ABD’nin kendisi de biliyor. Dolayısıyla böyle bir şey
tutuyor.
Şimdi burada Suudî Arabistanlı bu gazeteciyi özellikle
Türkiye’de neden böyle bir operasyona tâbi tutturdular? İki, niye İstanbul?
Şimdi şu söylenebilir: “Efendim, işte Cemal Kaşıkçı İstanbul’da olduğu için, bu
evlilik meselesi için İstanbul’da buraya başvurduğu için tabiî ki projenin
burada olduğu biliniyordu.” Cemal Kaşıkçı yalnız İstanbul’da değil ki, Dünya’nın
her yerinde, ABD’de, başka bir ülkede… Böyle bir operasyona gerek yoktu;
öldürmek istiyorlarsa başka bir ülkede her an, her dakika, her saniye bunu
orada öldürürlerdi. Bunun milyonlarca örneği var insanlık tarihinde. Son
dönemde yüzlerce örneği var; ama Türkiye’de bunu yaptırmalarının, benim yorumuma
ve değerlendirmeme göre, bir kere Türkiye’ye çok büyük bir gözdağı veriyorlar;
çok büyük. Şimdi şöyle bir şey düşünülüyorsa, herkes aklını yemiş demektir: “Efendim,
böyle bir operasyonun Türkiye’de yapılmasına Arabistan’daki bu veliaht prens,
kendisi bağımsız olarak karar verdi.” Ee? “Suudî Arabistan istihbaratının
başındaki işte ‘kasap’ diye bilinen şahsiyete de, efendim buna da bu operasyon
yapıldı” deniyorsa ve buna inanıyorsak, kim inanıyorsa, aklını yemiş demektir. Eğer
o veliaht prense ABD talimat vermemiş olsa, ABD, böyle bir operasyonunun önünü
ona açtırmamış olsa, o böyle bir şeyi yapabilir mi?”
(Haber: Sürur Öztürk)
(Haber: Sürur Öztürk)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder