Eski Merkez Bankası Başkanı ve İYİ Parti Ankara Milletvekili Durmuş Yılmaz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Kızılcahamam Kampı’nda İMF ile ilişkiler konusunda söylediği sözler hakkında açıklama yaptı. Yılmaz, 28 milyar Dolarlık İMF kredisinin 24 milyar Dolarlık kısmını AK Parti’nin kullandığını, İMF’ye borç da vermediğini kaydetti. “Birçok makro ekonomik göstergelerin 2002’deki seviyelerine geri döndüğü, hatta gerisinde kaldığı bir ortamda, doğruları söylemenin kimseye zararı olmaz” diyen Yılmaz, şahsî twitter sayfasında şunları yazdı:
“Erdoğan, Kızılcahamam kampında: ‘En büyük icraatlarımızdan
biri Türkiye’yi IMF boyunduruğundan kurtarmak oldu. IMF defterini kapattık. Şu an
yaptığımız, ülkemize yatırımcı çekmek. Varsa yatırım yapmak isteyen buyursun
gelsin.’
Breh breh breh! Daha önce açıklamıştım. Bir kez daha açıklayayım.
İktidara geldiğinizde imzası atılmış 2-2002/2-2005 dönemini
kapsayan 11.914 SDR’lik bir İMF anlaşması buldunuz. Bunun $4 milyara karşılık
gelenini iktidarı devraldığınız üçlü koalisyon, kalanını siz kullandınız.
2005 yılına gelindiğinde kendi iradenizle 5-2005/5-2008
dönemini kapsayan 6.662 SDR’lik ikinci bir anlaşma imzaladınız ve toplamda 6
yıl ekonomiyi IMF ile birlikte yönettiniz.
$4 milyarlık bölümünü üçlü koalisyonun kullandığı toplam
yaklaşık $28 milyarlık kredinin $24 milyarını siz kullandınız. İyi kullandınız
çar-çur etmediniz.
‘Kucağımızda bulduk’ dediğiniz IMF anlaşması konusunda üç
seçeneğiniz vardı:
A. Anlaşmayı yırtıp
atmak, kendi özgün programınızı uygulamak ve krediyi kullanmamak. B. Değiştirerek
uygulamak, C. Noktasına virgülüne
dokunmadan aynen uygulamak.
AK Parti, üçüncü seçeneği tercih etti; krediyi kullandı ve
vadesinde ödedi. Kucağınızda borç bulmadınız, harcadığınızı ödediniz
IMF’ye borç da vermediniz. G20 de IMF’nin kaynaklarının
güçlendirilmesi gündeme geldiğinde NAB=New Agreement for Borrowing planı
dahilinde raytingi 3A olan kuruluşlarda yatırıma tâbi tutulan ulusal
reservlerin bu kadarının IMF’ye yatırılması kararlaştırıldı. Bu hiç gerçekleşmedi.
Sonuç olarak, birçok makro ekonomik göstergelerin 2002’deki
seviyelerine geri döndüğü, hatta gerisinde kaldığı bir ortamda doğruları
söylemenin kimseye zararı olmaz.”
(Haber: Sürur Öztürk)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder