5 Haziran 2018 Salı

Karamollaoğlu: İsrail’in su ihtiyacının karşılanması için, Fırat ve Dicle Havzasını uluslararası bir kuruma devretmeyi planlıyorlar


Saadet Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Temel Karamollaoğlu, Avrupa Birliği’nin (AB) 2004 yılında yayınladığı Türkiye İlerleme Raporu’nda, İsrail’in su ihtiyacının karşılanması için Fırat ve Dicle Havzasının ileride uluslar arası bir kuruma devredilmesinin öngörüldüğüne dikkat çekti. Türkiye’nin AB’ye “tam üyelik” politikası yerine “imtiyazlı ortaklık” politikasını benimsemesinin daha isabetli olacağını söyleyen Karamollaoğlu, Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İsrail’le “stratejik müttefik” olarak kalamayacağını dile getirdi. Karamollaoğlu, Türkiye’nin, emperyalist ülkelere karşı başta D8 ülkeleri olmak üzere İslâm ülkeleri ve geri kalmış ülkeleri bir araya getirmeye, İslâm İşbirliği Teşkilatı’nı canlandırmaya yönelik bir dış politika uygulaması gerektiğini söyledi.

Saadet Partisi Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Adayı Temel Karamollaoğlu, Habertürk’te yayınlanan “Teke Tek” programında, gazeteci Fatih Altaylı’nın güncel siyasî konulara dair sorularını cevapladı.

Şimdi genel affın sırası değil

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “genel af” çağrısı hakkında görüşü sorulan Karamollaoğlu, “Ben, şu anda böyle bir affın gündeme getirilmesini doğru bulmuyorum. Çok açık, net.” dedi.

Herkese temel askerî eğitim verilmeli, sonra da profesyonel orduya geçilmeli

Karamollaoğlu, bedelli askerlik konusunda da, “Biz, buna yeni bir metod bulmalıyız” dedi. Ortadoğu’nun karışıklık içinde olduğunu ve Türkiye’nin her an ciddi tehditlere maruz kalabileceğini ifade eden Karamollaoğlu, “Herkes, en az 1 veya 2 aylık bir eğitime tabi tutulmalı. Sonra bedelli askerlik onun arkasından gelebilir. Herkes temel eğitimden geçmeli; ama ondan sonra da yavaş yavaş bir profesyonel orduya doğru da eğilmeliyiz. Yani sulh zamanı için.” dedi.

Tam üyelik yerine imtiyazlı ortaklık tercih edilmeli

AK Parti iktidarının dış politikada çok büyük hatalar yaptığı kanaatinde olduğunu ifade eden Karamollaoğlu, hükümetin takip ettiği Avrupa Birliği’ne (AB) tam üyelik politikasının yerine “İmtiyazlı Ortaklık” formülünü önerdi. AB’yi Türkiye için bir “medeniyet projesi” olarak görmediğini belirten Karamollaoğlu, “Bu bir işbirliğidir. Kuruluşu da aslında Ortak Pazar’a dayanır. Ortak Pazar Ekonomik İşbirliği idi. (Avrupa Ekonomik Topluluğu’ydu.) Türkiye, Avrupa ile ayrıcalıklı bir işbirliğinin içine girmeli. İngiltere ne dedi? “Ben Brüksel’den yönetilmek istemiyorum.” Onlar istemiyorsa ben hiç istemiyorum. AB ile münasebetimiz, böyle olmalı.”

ABD ve İsrail’in topraklarımızda gözü var

Türkiye’nin Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve İsrail’le “stratejik müttefik” olmasının sürdürülebilir olmadığını da belirten Karamollaoğlu, “Çünkü bu ülkeler, Ortadoğu’yu yeniden tanzim etmek istiyorlar. Bizim topraklarımızda gözü var. Ben, bundan dolayı da buraya ‘Evet’ diyemem” dedi.

Fırat ve Dicle Havzasını uluslararası bir kuruma devretmek istiyorlar


Karamollaoğlu, 1 Aralık 2004 yılında kendilerinin yayınladıkları “Avrupa Birliği Türkiye İlerleme Raporu’nun Gerçek Yüzü ve Gizli Tuzaklar” başlıklı broşürden, AB raporunda yer alan bir bölümü dikkate sundu. Karamollaoğlu, “Burada diyor ki; “Ortadoğu’da su, giderek çok büyük önem kazanmaktadır.” Bakın, “İsrail ve komşularının bu su kaynaklarından eşit miktarda yararlanabilmeleri için, Türkiye’nin Fırat ve Dicle Havzası, ileride uluslar arası bir kuruma devredilebilecektir. Bu gündeme gelebilir” diyor. Yahu bunu Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin yetkilileri, bunun altına nasıl imza atarlar? Fırat ve Dicle Havzasının uluslar arası bir kuruma devri gündeme gelecekmiş! Nasıl olur? İsrail’in su ihtiyacını karşılamak için. Bakın, yapılan bütün meselelerde İsrail’e karşı “Hey hey” politikası uygulanmıştır. “Terör devleti” denmiştir. “One minute / van minut” denmiştir; ama İsrail’e bir sürü taviz verilmiştir. Bu gün İsrail pilotları ve uçakları, Konya’da eğitim görüyor. Halâ görüyor. Biz, buna razı değiliz.”

Çare, İslâm ülkeleri ile işbirliği

Karamollaoğlu, D8 ülkeleri başta olmak üzere İslâm ülkelerini ve geri kalmış ülkeleri bir araya getirerek, bu ülkelerin kapitalist devletler tarafından sömürülmelerine direnmek gerektiğini söyledi. Dış politikada gücün, ekonomik güce ve ittifak halinde olunan ülkelerin sayısının fazlalığına bağlı olduğunu belirten Karamollaoğlu, Türkiye!nin bu gücü elde edebilmek için D8 ülkelerini ve İslâm İşbirliği Teşkilatı’nı canlandırılabileceğini söyledi. Suudî Arabistan’ın bu günlerde İsrail’le işbirliği yaptığının hatırlatılması üzerine de Karamollaoğlu, şöyle konuştu:

Erbakan, 11 ayda 8 ülkeyi bir araya getirdi

“Zaten bu şartlar altında bunları bir araya getirmek önemlidir. Ebakan, rahmetli, 1996-97 yıllarında 11 ay gibi kısa bir zamanda Nijerya’dan ta Endonezya’ya kadar 8 ülkeyi bir araya getirdi. Nijerya ile bizim aramızda diplomatik münasebet yoktu; çünkü alışverişimiz yoktu. Öbür taraftan İran’la Mısır, birbiriyle kavgalıydı. Pakistan’la Bangladeş, ayrılıktan dolayı kavgalıydı. Diplomatik münasebetleri yoktu; ama bunları bir araya getirmeyi başardı. Azmederseniz, azmin elinden kimse kurtulamaz.”

Hiç yorum yok: