Avukat Ali Aktaş |
Aktaş, “Devlet, inanç ve ibadet hürriyetini teminat altına
alır ve vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılar. İnanç ve ibadet hürriyeti öyle
bir önemdedir ki, İslâm, bu hürriyetin engellenmesini “fitne” olarak görür. Hristiyan
Necran Heyetinin Mescid-i Nebî içinde ibadetlerini yapmasına izin veren bir
Peygamberin ümmeti olarak topraklarımızda kuracağımız medeniyet, coğrafyamızı “barış
ve esenlik yurdu” yapacaktır. Erdoğan ise bunu başarmaktan uzaktır elbette. 15
yıllık icraatı zaten ortadadır.” açıklamasında bulundu.
Aktaş’ın twitter sayfasındaki değerlendirmesi şöyle:
“Saadet Partili arkadaşların algılarını düzeltmek bakımından
yazıyorum: Tayyip Erdoğan, bir devlet başkanı olarak kilise de açar cami de.
Restorasyonunu da yapar. Hatta gayrimüslim vatandaşların ihtiyaçları olursa
yenisini de yapar. Bu konunun muhalefet malzemesi olması hoş değil.
Devlet, inanç ve ibadet hürriyetini teminat altına alır ve
vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılar. İnanç ve ibadet hürriyeti öyle bir
önemdedir ki, İslâm bu hürriyetin engellenmesini “fitne” olarak görür. Cizye
Hukuku, örfî bir hukuk olup ortadan kalktığına göre şimdi ne yapacağız?
Müslümanlar “hukuk üretmek” hususunda geri kaldıklarından,
yüzyıllar öncesinin fıkhına göre hüküm verme kolaylığını tercih etmektedirler.
Oysa fıkıh, yaşayan bir insanî ameliyedir. Bugünün devlet - vatandaş arası
ilişkiler fıkhını üretmek zorunda olduğumuz ıskalanmaktadır.
Müslümanlar, “Anayasa Hukuku” üretmek hususunda çaba
göstermedikleri için, değişen din-devlet ve devlet-vatandaş ilişkileri
bağlamında yeni şeyler söyleyemiyorlar. Çağı geriye götürüp geçmişin fıkhî
üretimlerini aynen tatbik ederek İslâm oluruz zannediyorlar. Hayır, bu mümkün
değil.
İslâm’ı asrın idrakine söyleteceğiz. Bizim vazifemiz budur.
Batı, yavaş yavaş faşizme doğru ilerlerken biz, Endülüs, Bağdat örneklerinden
daha ileri bir çok sesli medeniyet kuracağız. Unutmayınız, “Bizim ateistimiz de
Müslümandır” lafı, bir SP Genel Başkanı tarafından söylenmiştir.
“Bizim ateistimiz de Müslümandır” lafı, ansiklopedik çapta
kitap yazılacak bir sözdür. Biz, coğrafyamızı kültürel olarak öylesine
işleyeceğiz ki, herkes bizim topraklarımızda hakkın, adaletin ve özgürlüğün
billur ırmağında yıkanacak. Huzur ve barış, bizim coğrafyamızdan fışkıracak.
Demir Kilise |
Medeniyetimize güvenelim. Coğrafyamız, herkes için “dar’us selâm” / “barış ve esenlik yurdu” olmalıdır ve biliniz ki, bunu ancak İslâmî bilinç sahipleri başarır. Sultan Fatih, İstanbul’u fethettiğinde Rum Patriğini çağırdı ve ona “etnark” / “millet başı” sıfatını verdi. Ve devlet protokolü için de “üç tuğlu paşa” rütbesi vermişti. Medeniyetimize güvenelim. Bizim medeniyetimiz, yenilmedi lâkin insanımız zihnen yenilgi psikolojisi içindedir.
Hristiyan Necran Heyetinin Mescid-i Nebî içinde ibadetlerini
yapmasına izin veren bir Peygamberin ümmeti olarak topraklarımızda kuracağımız
medeniyet, coğrafyamızı “barış ve esenlik yurdu” yapacaktır. Erdoğan ise bunu
başarmaktan uzaktır elbette. 15 yıllık icraatı zaten ortadadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder