9 Ocak 2018 Salı

Kilise açılışına SP içinden farklı yaklaşımlar

Avukat Ali Aktaş
Saadet Partisi Antalya İl Başkan Yardımcısı Avukat Ali Aktaş, bir kısım Saadet Partililerin, “Bulgar Kilisesi” yahut “Demir Kilise” olarak bilinen Sveti Stefan Kilisesi’nin Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açılmasını “muhalefet malzemesi” olarak kullanmalarına itiraz etti.

Aktaş, “Devlet, inanç ve ibadet hürriyetini teminat altına alır ve vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılar. İnanç ve ibadet hürriyeti öyle bir önemdedir ki, İslâm, bu hürriyetin engellenmesini “fitne” olarak görür. Hristiyan Necran Heyetinin Mescid-i Nebî içinde ibadetlerini yapmasına izin veren bir Peygamberin ümmeti olarak topraklarımızda kuracağımız medeniyet, coğrafyamızı “barış ve esenlik yurdu” yapacaktır. Erdoğan ise bunu başarmaktan uzaktır elbette. 15 yıllık icraatı zaten ortadadır.” açıklamasında bulundu.

Aktaş’ın twitter sayfasındaki değerlendirmesi şöyle:

“Saadet Partili arkadaşların algılarını düzeltmek bakımından yazıyorum: Tayyip Erdoğan, bir devlet başkanı olarak kilise de açar cami de. Restorasyonunu da yapar. Hatta gayrimüslim vatandaşların ihtiyaçları olursa yenisini de yapar. Bu konunun muhalefet malzemesi olması hoş değil.

Devlet, inanç ve ibadet hürriyetini teminat altına alır ve vatandaşlarının ihtiyaçlarını karşılar. İnanç ve ibadet hürriyeti öyle bir önemdedir ki, İslâm bu hürriyetin engellenmesini “fitne” olarak görür. Cizye Hukuku, örfî bir hukuk olup ortadan kalktığına göre şimdi ne yapacağız?

Müslümanlar “hukuk üretmek” hususunda geri kaldıklarından, yüzyıllar öncesinin fıkhına göre hüküm verme kolaylığını tercih etmektedirler. Oysa fıkıh, yaşayan bir insanî ameliyedir. Bugünün devlet - vatandaş arası ilişkiler fıkhını üretmek zorunda olduğumuz ıskalanmaktadır.

Müslümanlar, “Anayasa Hukuku” üretmek hususunda çaba göstermedikleri için, değişen din-devlet ve devlet-vatandaş ilişkileri bağlamında yeni şeyler söyleyemiyorlar. Çağı geriye götürüp geçmişin fıkhî üretimlerini aynen tatbik ederek İslâm oluruz zannediyorlar. Hayır, bu mümkün değil.

İslâm’ı asrın idrakine söyleteceğiz. Bizim vazifemiz budur. Batı, yavaş yavaş faşizme doğru ilerlerken biz, Endülüs, Bağdat örneklerinden daha ileri bir çok sesli medeniyet kuracağız. Unutmayınız, “Bizim ateistimiz de Müslümandır” lafı, bir SP Genel Başkanı tarafından söylenmiştir.

“Bizim ateistimiz de Müslümandır” lafı, ansiklopedik çapta kitap yazılacak bir sözdür. Biz, coğrafyamızı kültürel olarak öylesine işleyeceğiz ki, herkes bizim topraklarımızda hakkın, adaletin ve özgürlüğün billur ırmağında yıkanacak. Huzur ve barış, bizim coğrafyamızdan fışkıracak.

Demir Kilise
İtiraz edenler, herhalde o kilisenin Roma ya da Bizans döneminde açıldığını zannediyor. O kilise Osmanlı Dönemi eseridir.

Medeniyetimize güvenelim. Coğrafyamız, herkes için “dar’us selâm” / “barış ve esenlik yurdu” olmalıdır ve biliniz ki, bunu ancak İslâmî bilinç sahipleri başarır. Sultan Fatih, İstanbul’u fethettiğinde Rum Patriğini çağırdı ve ona “etnark” / “millet başı” sıfatını verdi. Ve devlet protokolü için de “üç tuğlu paşa” rütbesi vermişti. Medeniyetimize güvenelim. Bizim medeniyetimiz, yenilmedi lâkin insanımız zihnen yenilgi psikolojisi içindedir.

Hristiyan Necran Heyetinin Mescid-i Nebî içinde ibadetlerini yapmasına izin veren bir Peygamberin ümmeti olarak topraklarımızda kuracağımız medeniyet, coğrafyamızı “barış ve esenlik yurdu” yapacaktır. Erdoğan ise bunu başarmaktan uzaktır elbette. 15 yıllık icraatı zaten ortadadır.

Doğru sözü doğru usulle, doğru işi en güzel yöntemle yapacağız. Kendimize ve medeniyetimize güveneceğiz. Artık komplekslere yer yok. İslâmî bilim, tarih ve kültür müktesebatımız ile İslâmı çağın idrakine, inancına ve kendine güvenen nesiller söyletecektir. Daima ileri !..”

Hiç yorum yok: