Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu, Başbakanlıktan ayrılışının sebebinin Pelikan Bildirisi olmadığını belirterek, “Esas benim ayrılmamı başlatan süreç, 29 Nisan’da ben Katar’dan gece sabah 4’e karşı indikten 5 saat sonra saat 9’da, gece benim aleyhimde o saatlerde toplanan imzalarla MKYK’da benim yetkimin budanma çabası” dedi.
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Gazeteci
Cüneyt Özdemir’in YouTube kanalında canlı yayın konuğu oldu.
Geçmişte yaptığı 3
hata nedir?
Davutoğlu, geçmişteki 3 hatasını sıralaması gerektiğinde
bunların neler olabileceğine dair bir soru üzerine, Başbakan olmadan önce
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile iki makamın ilişkilerinin nasıl tanzim edileceğini hiç
konuşmadıklarını belirtti. Davutoğlu, “Şu anda geriye dönseydim, bu kadar
kritik bir süreçte ‘bu yetki ve sorumlulukları nasıl paylaşmamız gerekir?’ diye
çok samimi ve uzun bir görüşme yapardım” dedi.
Davutoğlu, Başbakanlık görevi kendisine verildiğinde
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Benim tek ricam var sizden; beni aşarak bakanlara ve
beni aşarak genel başkan yardımcılarına talimat vermeyin” dediğini anlattı.
Davutoğlu, ikinci hatasının, 12 Eylül 2015 kongresinde önüne
konan MKYK listesini kabul etmek olduğunu, şimdi olsa kabul etmeyip, ne olursa
olsun kongreye gideceğini dile getirdi.
Bu konuda iki hata yaptığını ifade eden Davutoğlu, “Bir,
Sayın Cumhurbaşkanı seçim kazandıktan sonra arkamdan ikinci bir hamleyle beni
başbakanlıktan, genel başkanlıktan ayrılmak zorunda bırakacağını hiç
düşünmedim, o kritik şartlarda. İkincisi, o 50 arkadaşa güvendim (…) ama maalesef
ben yurt dışındayken onlardan 47 tanesi imza attı” dedi.
Davutoğlu, üçüncü hatasının ise, 16 Nisan 2017 Anayasa referandumunda,
itirazlarını kamuoyuna anlatmamak olduğunu dile getirdi.
Davutoğlu, Pelikan Bildirisi’nin yayınlanması ve
Başbakanlıktan ayrılmasına dair bir soruyu da cevapladı.
“Pelikan Bildirisi
sebebiyle değil MKYK talimatı sebebiyle ayrıldım”
“Pelikan Bildirisi yayınlandı ve Davutoğlu Başbakanlıktan
ayrıldı” düşüncesinin doğru olmadığını belirten Davutoğlu, şu açıklamada
bulundu:
“Pelikan Bildirisi değil. Bütün dünyanın pelikanları Türkiye’yi
işgal etse, istilâ etse, ben o makamı bırakmazdım. Ama nedir bakın işin aslı?
Benim makamdan ayrılma gerekçemin temeli, ben yurt dışında devlet görevindeyken
Başbakan olarak, benim Başbakanlık vekâletini bıraktığım arkadaşımın da içinde
olduğu MKYK üyelerinin benim aleyhimde bir metne imza atmaları ve bunu da
benimle konuşmamaları. Hani ihtilaf ederiz, sonra derler ki ‘Biz partide kazan kaldırıyoruz.
Sen bizi dinlemedin.’ Atsınlar imza. Hayır, böyle bir şey de yok. O teklif bana
hiç gelmiş değil. Ama sırf beni köşeye sıkıştırmak, yetkilerimi budamak, hani ‘topal
ördek’ derler ya, o hale düşürerek Başbakanlık makamını geçersiz hale getirmek
için talimatla yaptılar bunu. Birçoğu da geldi sonra benden özür dilediler. ‘Yaa
ne özür diliyorsun?’ dedim. Hiçbirine ben sormadım, ‘niye imza attınız?’ diye.
Çünkü talimat alan kişiye sormam ben, talimatın sahibiyle konuşurum. Esas benim
ayrılmamı başlatan süreç, 29 Nisan’da ben Katar’dan gece sabah 4’e karşı indikten
5 saat sonra saat 9’da, gece benim aleyhimde o saatlerde toplanan imzalarla
MKYK’da benim yetkimin budanma çabası.
Denilen şey şuydu o zaman: ‘Sen bir kukla Başbakan olarak
otur ama her şeyi biz yöneteceğiz.’ O zaman bir karar aşamasına o gün geldim
ben; Cuma günüydü ve Sayın Cumhurbaşkanı ile telefonla konuştum. Dedim ki, arkadaşlar
12 Mart Muhtırası gibi bir şey getirdiler. Bunun içerisinde ne varsa sizinle
biz oturup konuşalım. Devlet yönetiyoruz. Devlet zaafa girmesin. Terörle mücadele
var, Avrupa Birliği müzakereleri var, Suriye meselesi var.”
“Pelikan çakalları
hâlâ alanda ve her yerdeler”
Davutoğlu, hafta içi Cumhurbaşkanı ile görüşüp bu meseleyi bir
zemine oturtmak düşüncesiyle, meselenin Sezer-Ecevit krizine benzer bir devlet
krizi haline gelmemesi amacıyla MKYK’yı kapatıp ertesi gün Muş / Varto’ya
gittiğini anlattı.
Pazar günü Pelikan Bildirisi’nin yayınlandığını belirten
Davutoğlu, Pelikan Bildirisi’nin kendisine siyasetin çok çirkinleştiğini
gösterdiğini söyledi. Davutoğlu, “Yani artık mesele MKYK’da konuşulmakla
kalmıyor, bir sürü çakal, açık söyleyeyim, bir sürü çakal alana sürülüyor.
Çakallar alana girdiği zaman, aslanlar o çakalları muhatap almaz. Ya o alanı
kapatırlar ya da bir gün, hakikatleri söyleyeceği gün gerektiğinde kükrerler. O
çakallar alana çıktığı zaman… ve o çakallar hâlâ alanda. Şimdi bakın kimin
başına bir iş gelse ‘Pelikan var arkasında’ deniyor, değil mi? Geçen Fenerbahçe
Kulübü’nün içinde de, her yerde, birinin başına… Sayın Süleyman Soylu ile de
ilgili şimdi o da o şeyin içindeydi MKYK’da; o gün bana karşı MKYK’da imza, o
işi organize edenlerin hepsi, ilahî bir takdirle birbirlerine düştüler ve
hepsi, birbirlerine karşı aynı yöntemleri kullanmaya başladılar. İsimleri
zikretmeyeyim; isimleri herkes biliyor.”
Davutoğlu, Pelikan yöntemlerinin karşısında Pelikan
yöntemlerini kullanan çakallar kullanmayacak bir yapıda olduğunu belirterek, o
pazar günü kendi içinde bir muhasebe yaptığını ve Başbakanlıktan ayrılmayı
zihninde şekillendirdiğini söyledi.
“Şu anda Pelikan’ın dokunmadığı yer yok” diyen Davutoğlu,
sözlerine şöyle devam etti:
“Bu yapıya giren bu
güve, artık her yeri saracak”
“Bu, yöntem meselesidir. Bu yöntem bir kere… Sayın
Cumhurbaşkanına da o zaman ifade ettim ayrılırken; ‘Sayın Cumhurbaşkanım, bu
fitne bir kere buraya girdi, artık bu yapının içinde bir güve var. Her yeri bu
alacak. Bir Başbakana karşı bu yöntemler kullanıldığı zaman, herkes bu yöntemi
kullanır’ dedim ve çekildim.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder