SP Genel Başkanı Karamollaoğlu, belediyeciliğin talanla eş değer hâle geldiğini, yolsuzluğun kural olduğunu, belediyelerin yolsuzluk çamuruna büründüğünü ifade etti. Karamollaoğlu, belediye seçimlerini kazandıkları yerleşim birimlerinde liyakata önem vereceklerini, kendilerini acımasızca eleştiren insanlarla bile bir araya geleceklerini, herkese hizmet götüreceklerini, sosyal yardımlara devam edeceklerini ancak bunun istismar edilmesine de müsaade etmeyeceklerini anlattı. Karamollaoğlu, “Belediyeler, yolsuzluk çamurundan mutlaka çıkarılacak. Belediyecilik, betona ve yüksek binalara mahkûm edilmeyecek.” dedi.
Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, “Seçim İşleri ve Seçim Karargâh Başkanları Toplantısı”nda Mahallî İdareler Genel Seçimi için yapılacak hazırlıklar konusunda bilgi verdi.
Yerel seçimlere kazanmak için girdiklerinin altını çizen Karamollaoğlu,
“Biz, bu seçimi kiminle kazanırız?” sorusu üzerinde durmak gerektiğini
belirtti. Karamollaoğlu, şöyle konuştu:
“Adayımız, vatandaşlar tarafından tanınıp bilinmez ve
seçimlerde oy almazsa, onun bizim tarafımızdan ne kadar çok sevilmiş olması,
çok da bir önem taşımaz. (…) Hiçbir arkadaşımız, ‘Yaav, şimdi genel seçimlere
girdik. Aldığımız oy belli. Bu seçimlerde biz ne kadar iddialı olabiliriz?’
gibi bir havaya kapılmasın. Her seçim, yeni bir seçimdir. Yerine gelir,
kimsenin ‘Yaav bunlar bu işi yapar mı, yapamaz mı?’ diye düşünürken, hiç
beklemedikleri bir kişi çıkar, dünya şampiyonu olacağını zannettikleri insanı,
sırt üstü mindere yapıştırır. Biz, bu azimle, bu kararlılıkla çıkmak
mecburiyetindeyiz. Bir defa önce kendimiz, belli bir morale sahip olmak
mecburiyetindeyiz.”
1989’da belediyecilik
anlayışını değiştirdik
Bu konudaki ilk adımı 1989 yılında 5 şehrin belediye
seçimini kazanarak attıklarını hatırlatan Karamollaoğlu, o dönemde fedakârca ve
milletle el ele vererek yaptıkları çalışmaların bir efsaneye dönüştüğünü
söyledi. Karamollaoğlu, “Ve bu efsane, 1994 seçimlerinde 29 ilin belediyesini
kazanarak zirveye çıktı. Belediyecilik anlayışı 1989’da değişti, 1994’te zirve
yaptı. Bunu unutmayalım. Çok az imkânlarla ne kadar büyük işlerin başarıldığını
gördük.” dedi.
Karamollaoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
Karamollaoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
“Biz İstanbul’a
ihanet ettik” dediler ama kendilerini düzeltmediler
“Bizimle beraber yola çıkan arkadaşlarımızın bir kısmı, daha
sonra bizden ayrıldı.Millî Görüş’ü beğenmediler. Kendilerine göre yeni bir
gömlek biçtiler. Amerika’da biçilmiş, Avrupa’da dizayn edilmiş, kol düğmesi
farklı, gömlek farklı, rengi farklı; ama bu, bu vücuda uymadı. Beceremediler.
Şu anda iktidarda bulunan hükümet, Türkiye’deki belediyelerin büyük bir
kısmında hakim. Geçmişte de hakim oldular; ama beceremediler. Çünkü
prensipleri; belediyeciliği belediyecilik anlayışıyla yapmayı terk ettiler.
Menfaat, bir numaralı mesele oldu. Kimin menfaati? Halkın değil. Bazı itibar
edilen şahısların menfaati… Yolsuzluk, aldı başını gitti. Şehirler, beton
yığınına döndü. Bizzat Cumhurbaşkanının ağzından “Biz, İstanbul’a ihanet ettik”
diyecek kadar ileriye gitti; ama o itiraftan sonra herhangi bir değişiklik oldu
mu? Hiçbir değişiklik olmadı. Eski tas, eski hamam. Tellaklar da değişmedi. (…)
Belediyecilik, talanla eş değer hâle geldi. (…) Yolsuzluk, kural oldu. (…)
Belediyeler, yolsuzluk çamuruna büründü.”
Bu seçimlerde başarılı olmak mecburiyetinde olduklarını
belirten Karamollaoğlu, “Belediyeler, yolsuzluk çamurundan mutlaka çıkarılacak.
Belediyeler, belediyecilik, betona ve yüksek binalara mahkûm edilmeyecek.”
dedi.
Karamollaoğlu, SP belediye başkanı adaylarının milletin
ümidi olacaklarını ifade ederek, “Ona göre bu görevi üstleneceksiniz. Sizin
karşınıza çıkacaklar; “Gidip başkalarıyla ittifak mı yapıyorsunuz?” diyecekler.
Elbette yaparız. Ne için? Hakkı hâkim kılmak için. Hikâye için değil.
Birilerinin cebini doldurmak için değil. Menfaat için değil. Biz, Allah’a
inanırız, aynı zamanda da korkarız. Aynı zamanda da onun koyduğu kurallar
içinde adaleti tesis etmeyi, bir numaralı vazife olarak biliriz. “Yolsuzlukla
hırsızlık aynı şey değil”miş… Git, onu kime anlatıyorsan anlat. Haram, bir
insanın boğazından – Allah muhafaza etsin- boğazından geçt mi ondan sonra onun
düşüncesi de değişiyor.” diye konuştu.
İMF’ye gitmeyin dedik
ama McKinsey’ye teslim olun da demedik
Konuşmasının devamında, 16 bakanlığın temsilcisinden oluşan “Kamu Maliyesi ve Dönüşüm Ofisi”nin
yönetiminin McKinsey isimli Amerikan şirketine verilmesine tepki
gösterdi.
Karamollaoğlu, “Sanki Türkiye’de hiç ekonomist kalmamış gibi, gidin siz Amerika’dan, Amerika menfaatlerini her şeyin önünde tutan bir şirketi getirin, şirketi devlete müşavir yapın. Allah size akıl fikir versin yahu! İMF’ye gitmeyin dedik ama gidin de bir şirkete teslim olun demedik yahu! “İMF’ye gitmeyeceğiz. Tükürdüğümüzü yalamayız” diyorlar, daha da beterinin içine sürüklendiler. Bu ne mantık yahu? Dünya’da hiçbir devlet, bir şirkete teslim edilemez yahu! Bütün bakanlıklar, bu yeni kurulan sisteme hizmet edecek. Rapor verecek. Onların talimatıyla hizaya gelecek. Hakikaten yalvarıyorum; Yâ Rabbî, bunlara akıl ver, fikir ver, iz’an ver.” diye konuştu.
Türkiye’de, hükümetin müracaat ettiği yabancı
akademisyenleri cebinden çıkaracak çok sayıda akademisen ekonomist olduğunu
belirten Karamollaoğlu, ama onlar hükümeti tenkid ettikleri için itibar
görmediklerini söyledi. Karamollaoğlu, hükümetin, yola çıktığında beraber
çalıştıkları ekonomistlerin de çok daha başarılı olacaklarını kaydetti ve “Elin
gâvurundan Türkiye’ye hayır gelmez ekonomide” dedi.
Evet, beraber
ıslandık yağan yağmurda ama bunu kışa siz çevirdiniz
Karamollaoğlu, dile getirdikleri eleştirileri, hükümete
duydukları sevgiden dolayı söylediklerini de belirterek, “Siz bizim
kardeşimizsiniz. Biz geçmişte hakikaten yağmur altında yürüdük, ıslandık
birlikte; am bunu kışa siz çevirdiniz. Siz bu kriterleri, prensipleri terk
ettiniz. Bugün sizin de bu milletin de başına gelen belânın esas müsebbibi
sizsiniz, bu prensipleri terk ettiğiniz için. Kendinize gelin! Bu vebalin
altından kalkamazsınız!” diye konuştu.
Ekonomisi bağımsız olmayan ülkelerin bağımsız bir dış
politika yürütemeyeceklerini vurgulayan Karamollaoğlu, “İşte bundan sonra bu
hükümetin vereceği tavizler, geleceğimizi tehlikeye atacak. Bu, çok önemli bir
nokta... İyi takip etmemiz icap eder. Çok büyük tavizlerin aşamasındayız. Niye?
Çark dönmüyor. Depoda benzin kalmadı. (…) En büyük endişemiz ve korkumuz, şu
anda farkına varamayacağımız çok daha büyük tavizlerin verilmesi.” dedi.
Van minut, bütün
hataların üzerini örttü
Karamollaoğlu, iktidaraın hâlâ Amerika ve İsrail’le
stratejik müttefiklikten vazgeçmediğini belirterek, “Bir one minute / van
minut, bütün hataların üzerini örttü. O van minut’un bile nasıl söylendiğine
gidip bakın; kapıdan çıkıldığı zaman, ‘Ben onu moderatöre söyledim’… Onun
ötesine geçilmedi; ama o türkü hâlâ söyleniyor ve kabul görüyor” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yatırımları durduracağız. İhalesi
yapılıp da başlanmayan yatırımları da durduracağız” dediğine işaret eden Karamollaoğlu,
“Biz söylediğimiz zaman alay ettiler” dedi. Buna rağmen hükümetin Kanal İstanbul
projesinden vazgeçmediğini belirten Karamollaoğlu, “Niye? Çünkü orada rant var.
Onu kaçıramıyorlar. İşte belediyelerde de rant, bugün bir numaralı hedef.
Arkadaş, biz, belediyecilikte arsa rantına müsaade etmeyeceğiz.” diye konuştu.
Karamollaoğlu, belediye seçimlerini kazandıkları yerleşim
birimlerinde liyakata önem vereceklerini, kendilerini acımasızca eleştiren
insanlarla bile bir araya geleceklerini, herkese hizmet götüreceklerini, sosyal
yardımlara devam edeceklerini ancak bunun istismar edilmesine de müsaade
etmeyeceklerini anlattı.
-------------------------------------------------------------------
(Haber: Sürur Öztürk / okuyalimevladim.blogspot.com)
-------------------------------------------------------------------
(Haber: Sürur Öztürk / okuyalimevladim.blogspot.com)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder