4 Ekim 2018 Perşembe

Hindistan Başbakanı Nehru’nun Türk çocuklarına hediye ettiği fil

Hindistan’ın ilk başbakanı Pandit Cevahirlal Nehru, Japon çocuklara bir fil armağan etmişti. Bu haber üzerine, Türkiye’de yayımlanmakta olan “Doğan Kardeş” isimli çocuk dergisi, Türk çocuklarına da bir fil armağan edilmesi için bir kampanya başlatır. Çocuklardan toplanan imzalarla birlikte, Başbakan Nehru’ya bir mektup gönderilir. Nehru, talebi kabul eder ve 1950 yılında İstanbul’a “Mohini” isimli 4 yaşında bir fil gönderir. İşte o filin hikâyesi…

2. Dünya Savaşı yıllarında Japonya, Amerikan hava kuvvetlerinin başkent Tokyo’yu da bombalama ihtimali karşısında, hayvanat bahçesindeki hayvanların başıboş kalıp insanlara zarar verebilecekleri düşüncesiyle, hayvanları öldürtmüştü. Öldürülen hayvanlar arasında, çocukların çok sevdiği John, Hanoko ve Tonky adlı üç fil de bulunuyordu.

Savaşın sona ermesinden sonra Hindistan Başbakanı Nehru, Japon çocuklarına hediye olarak, “İndira” isimli bir fili gemiyle Tokyo’ya gönderdi.

Nehru, fille birlikte çocuklara hitaben kaleme aldığı bir mektup da yollamıştı. Mektupta (“sınır” karşıtı “küreselleşmeci” ifadelerle) şöyle diyordu:

“... büyüklerin kendi kendilerine Dünya üstünde daireler, hudutlar çizmeleri ne gariptir. Büyükler onun dışında yaşayanları kendilerine yabancı sayarlar. Onları sevmemeleri lâzım geliyor sanırlar. Allah’a şükür ki çocuklar, bu engelleri bilmezler. Beraberce oynarlar ve eğlenirler. Yalnız büyüdükleri zaman bu engellerin farkına varmaya başlarlar. Bunu da kendi başlarına değil fakat büyüklerinin yaptığı telkin ve nasihatlerle öğrenirler…”

Bu mektup, Türkiye’de 2 Şubat 1950 tarihinde, Doğan Kardeş’in 175’inci sayısında yayınlandı. Dergi, Türk çocuklarına da bir fil hediye edilmesi için kampanya başlattı. Bir hafta sonra, 9 Şubat 1950 tarihinde, 100’den fazla çocuğun imzası ile, Türk çocukları adına yazılmış bir mektubu, 176’ncı sayısında yayımladı. Mektupta şöyle deniyordu:

 “Sevgili Pandit Nehru Amca;

Dünya çocuklarına gönderdiğin mektubu Doğan Kardeş’te okuduk. Verdiğin güzel öğütleri kulağımıza küpe yaptık. Birçok işlerin arasında bizleri düşünmeye vakit ayırmandan anlıyoruz ki sen, çocukları çok seviyorsun. O kadar ki, Japon ve Amerikan çocuklarına birer fil yavrusu bile hediye etmişsin. Biz Türk çocukları, ömrümüzde daha canlı bir fil görmedik. Onun için biz de senden bir fil yavrusu istesek, acaba büyük bir ayıp işlemiş olur muyuz? Eğer ayıpsa, Doğan Kardeş mektubumuzun bu parçasını basmasın.

Türk çocukları, büyük dostlarının elini saygı ile öperler.”

Hindistan Başbakanı Nehru, Türk çocuklarının talebini kabul etti ve İstanbul’a 5 yaşında, bir ton ağırlığında, “Mohini” isimli bir fili gemiyle gönderdi.

Filin bakıcısı Muhammed Sultan ile bir de mektup yollamıştı. Mektupta şöyle yazıyordu:

“Aziz çocuklar,

Size bir Hindistan fili gönderiyorum. Bu benim hediyem değildir; fakat daha çok Hint çocuklarının sizlere gönderdiği bir hatıradır. Fil ile beraber bütün Hindistan çocuklarının sevgi ve iyi temennileri de beraber gelmektedir. Fil, gayet büyük ve kuvvetli bir hayvandır; fakat cüssesi kadar da zeki ve iyi tabiatlıdır. Eğer iyi muamele görürse, çocuklarla oynamasını sever. Gönderdiğimiz filin Türkiye’de dostlar kazanacağını ve orasını ev gibi telâkki edeceğini ümid ediyorum.

Sevgilerimle...”

Hindistan Başbakanı Nehru’nun Türk Çocuklarına armağan ettiği yavru fil "Mohini" o zaman henüz ortaokula giden, sonraları ünlü bir karikatürist ve çizgi roman ressamı olan, Tarkan’ın çizeri Sezgin Burak’ı çok etkilemiş ve dergiye çizip gönderdiği karikatür, Doğan Kardeş’in Mohini için çıkarttığı özel sayıda yayınlanmıştı.

Nehru’nun hediyesi olan fil, İtalyan bandıralı Rosselini isimli bir geminin bir aylık yolculuğunun ardından, 25 Aralık 1950’de İstanbul limanına geldi.

Bakıcı Muhammed Sultan, Milliyet’in 26 Aralık 1950 tarihli haberine göre, muhabirine şunları söyledi:

“Mohini, vahşi ormanlarda yakalanmış bir fildir ve 4 yaşındadır. Terbiye edilmiştir. Kendisiyle yolculuğumuz rahat geçti. Mohini’nin zaman zaman üşüdüğünü hatta titrediğini hissediyordum. Fakat yola ihtiyatlı çıktık. Üşüdüğü zaman üzerine kendisine mahsus örtüsünü örtüyordum. Güzel havalarda onu güverteye de çıkarttım. Kafes hayatından sıkılan Mohini’yi bu ufak gezintiler çok keyiflendiriyordu. Kendisi şekerli mamulleri çok sever. Gıdasını; ekmek, elma, pirinç, şeker, kuru ot teşkil etmektedir.”

Mohini, o gün saat 13:00’te vapurdan indirildi; ardından bir sal ile saat 14:00’te Dolmabahçe rıhtımına götürüldü. Rıhtımda fili, Beşiktaş ve Beyoğlu’daki ilkokullarda okuyan çocuklar karşıladılar. Ellerinde tuttukları levhalarda “Mohini safa geldin”, “Mohini seni şekersiz bırakmayacağız”, “Pandit Nehru amcaya teşekkürler” yazıyordu.

Dolmabahçe meydanında yapılan karşılama merasimine katılan Hindistan orta elçisi Mr. Jha, Mohini’nin kısa bir sürede Türk çocuklarının sevgisini kazanacağını söyledi ve kısaca filin hayatını anlattı. Daha sonra söz alan Vali ve Belediye Başkanı Fahrettin Kerim Gökay, milletler arası ilişkilerin sadece antlaşmalardan ve protokollerden ibaret olmadığını, kültürel münasebetlerin ve sevginin bu anlaşmalarda büyük rolleri olduğunu; Nehru’nun gönderdiği filin de bu sevginin bir tezahürü olacağını ifade etti. Gökay, Hindistan elçisinden, İstanbul’un evlatlarının selâmlarını, Ganj’ın büyük milletine ve Tagore’nin büyük evlatlarına iletmesini rica etti. Çocuklar adına konuşan iki öğrenci de, Mohini’nin kalplerinde daima yaşayacağını belirterek, Hintli kardeşlerine ve Nehru amcalarına selâmlarını yolladılar. Merasime, Doğan Kardeş dergisi adına Vedat Nedim Tör de katılmıştı.

Daha sonra Mohini, öğrenci kafilesinin refakatinde Taksim Atatürk Anıtı’nın önüne götürüldü. Anıta, üzerinde “Hint çocuklarından Türk çocuklarına Mohini eliyle…” yazılı bir çelenk konuldu.
Daha sonra Mohini, Spor ve Sergi Sarayı’ndaki Sümerbank pavyonunda onun için tahsis edilen özel dairesine götürüldü. Mohini, 2 gün boyunca, Bulgaristan’dan gelen göçmen çocuklar yararına 25 Kuruş karşılığında halka teşhir edildi.

Mohini, ilk haylazlığını gece yarısı yaptı. Güreş müsabakasını izlemekten dönen seyirciler, onun bulunduğu kısmın kapısını tıklatarak uyandırdılar ve ona şeker attılar. Mohini, daha fazla şeker yemek telâşıyla kapıyı kırdı…

İstanbul halkının Mohini sevinci, çok kısa sürdü. İklim değişikliği sebebiyle hasta olduğu söyleniyordu. 28 Aralık 1950 tarihinde, Ankara’da Atatürk Orman Çiftliği’ndeki hayvanat bahçesine nakledilmek üzere saat 08:30’da trenle Ankara’ya sevk edildi. Hayvanat Bahçesi’nde de özellikle çocukların büyük ilgisiyle karşılaştı. Mohini’nin baytarlar tarafından tedavi edildiği belirtildi.

Kısa bir süre sonra Mohini’nin çok yemek yediği dedikoduları üzerine o dönemde ilgililer Mohini’nin bir günlik istihkakının dökümünü yaptılar ve günlük masrafının 10 TL olduğunu açıkladılar. Mohini’nin günlük masrafını şu kalemler teşkil ediyordu:

60 kilo et: 420 kuruş,
4 kilo pirinç: 320 kuruş,
Yarım kilo şeker: 90 kuruş,
20 kilo pancar: 60 kuruş,
250 gram tereyağ (Ufa, Tursil vb. üreticisi Turyağ karşılıyormuş): 60 kuruş,
Muhtelif gıdalar: 60 kuruş,
Toplam: 1010 kuruş.

Mohini Hindistan’dan gelirken 2 aylık şeker istihkakını da beraber getirmişti.

Mohini’nin Ankara’ya getirilmesinden sonra bir hafta içerisinde onu görmek için gelen ziyaretçilerden elde edilen gelirin ise 1262 TL. olduğu kaydedildi.

Mohini’nin Ankara Hayvanat Bahçesi’ne yerleştirildiği gün, Pakistan Büyükelçiliği Basın Ateşesi bir açıklama yaparak, Pakistan Hükümeti’nin de Türk çocuklarına “Âzâdî” isimli bir dişi yavru fil hediye ettiğini, “Âzâdî”nin Aralık ayının başında yola çıktığını ve İstanbul’a gelmek üzere olduğunu bildirmişti. “Âzâdî”, 12 Ocak 1951 tarihinde İstanbul Dolmabahçe Rıhtımına geldi. Daha sonra, “Mohini” gibi özel bir vagon ile Ankara’ya nakledildi.

Bu arada Doğan kardeş’in “Mohini”ye soyadı bulmak üzere açmış olduğu kampanyaya gönderilen 500 soyadı önerisi içerisinden Sevin Nart tarafından önerilen “Birdanem” soyadı seçildi.

1974 yılında Ankara Hayvanat Bahçesine getirilen “Şirin” isimli dişi bir Afrika fili ile birlikte Ankara Hayvanat Bahçesi’nde fillerin sayısı 3’e çıktı.

1945 Hindistan doğumlu “Mohini Birdanem”, 5 Haziran 1996’da 51 yaşında hayata veda etti…

Hiç yorum yok: