SP Genel Başkanı Karamollaoğlu, Türkiye’nin ekonomik
problemlerini çözebilmesi için ilk önce uygun şartlarda kredi alması
gerektiğini ancak bunu asla İMF’den almaması gerektiğini söyledi. İMF’nin en
uygun şartlarda düşük faizli kredi verebileceğini ancak bu kredinin bazı siyasî
şartlara bağlanacağını belirten Karamollaoğlu, “İMF’nin en büyük ortağı, ABD’dir.
Onun izni olmadan da Türkiye’ye borç vermez. Öyle olunca biz, bu hükümetin
vermememiz icap eden tavizleri vereceğinden endişe ederiz. Bunun için ‘İMF
kapısına gitmeyin’ diyoruz.” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, KRT
televizyonunda yayınlanan “Haber Merkezi” programında, Haber Müdürü Çağlar
Cilara’nın sorularını cevapladı.
Bugünkü ekonomik problemlerin, AK Parti iktidarının 15-16
yıldır uygulanan yanlış ekonomi politikaları olduğunu belirten Karamollaoğlu, Türkiye’nin
ekonomik problemlerini çözebilmesi için ilk önce uygun şartlarda kredi alması
gerektiğini ancak bunu asla İMF’den almaması gerektiğini söyledi.
Karamollaoğlu, şunları söyledi:
İMF, krediyi ABD’nin
izniyle ve siyasî şartlar koşarak verir
“Bizim şu anda istesek de istemesek de 238 milyar Dolar dış
borcumuz var. Çok büyük bir rakam. Bu ne olacak biliyor musunuz? Eğer hükümet
bir yerlerden 50, 60, 70 milyar Dolarlık bir kaynak bulursa, diğerleri de
(borcun kalan kısmı) yeniden yapılandırılacak, demektir ki yeniden
taksitlendirilecek, uzun bir döneme yayılacak, üzerimizdeki şu andaki ağır yük
azalacak. Ama bu gene zararlıdır. Biz buna ‘iyidir’ demiyoruz. Burada özellikle
ben, basın toplantısında da söylemiştim, kesinlikle İMF’nin kapısına gitmemeli
bu hükümet. İMF, geçmişte de söyledik; aslında Türkiye’ye, şu anda kapıya gitse,
uygun şartlarla, daha düşük faizle borç verebilir. 40-50 milyar Dolar
verebilir; ancak siyasî yaptırımlar, onunla birlikte gelir. Bizim maliye
politikamızı ve maliye dışındaki diğer politikaları da etkilemeye çalışır. İMF’nin
en büyük ortağı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’dir. Onun izni olmadan da
Türkiye’ye borç vermez. Öyle olunca biz, İMF vasıtasıyla bu problemleri Türkiye
olarak çözmeye kalkarsak, üzerimizdeki yükün artacağından ve bu hükümetin
vermememiz icab eden tavizleri vereceğinden endişe ederiz. Bunun için ‘İMF
kapısına gitmeyin’ diyoruz. Çok açık.”
Adalet ve özgürlük
sağlanmadan Türkiye’ye yatırımcı gelmez
Karamollaoğlu, gerekli kredinin nereden bulunabileceğine
dair soru üzerine de, Dünya’nın birçok yerinde yatırım arayan fonlar olduğunu
ancak bu kaynakların Türkiye’ye gelmeyişinin sebebinin, artık istikrarlı bir
ülke olarak görülmeyişi olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, bütün Dünya’da
yatırımcıların, yatırım yapacakları ülkede adaletin, düşünce ve ifade
özgürlüğünün olup olmadığına baktıklarını belirtti. Türkiye’nin yatırımcı
açısından güvenli bir ülke olabilmesi için gelir dağılımında da adaletin
sağlanması gerektiğinin altını çizen Karamollaoğlu, bunların gerçekleştirilmesi
halinde problemlerin azalmaya başlayacağını, aksi halde artacağını dile
getirdi.
Yahudi ve Amerika düşmanı olmadıklarını belirten Karamollaoğlu,
Ortadoğu’da oynanan oyunların Türkiye’yi bir kaosa sürüklemesinden ve
bölünmesine sebep olmasından endişe ettiklerini ifade etti.
Bu tablo değişecek;
ya güzellikle, ya da infialle
Adalet, liyakat, şeffaflık, denetlenebilirlik, istişare
mekanizmaları olamayan bir sistemin problem üretmesinin kaçınılmaz olduğunu
anlatan Karamollaoğlu, mevcut siyasî tablonun önünde sonunda değişeceğini; ama
ya güzellikle, ya da infialle değişeceğini söyledi. Karamollaoğlu, “Gönülümüz
istiyor ki bu tablo, demokratik usuller içinde değişsin. Şimdi insanlar, bir
noktaya kadar tahammül ediyorlar, bir noktadan sonra patlıyorlar. Onun için bu
patlamaya fırsat verilmemesi icap eder. Şimdi bıçak kemiğe dayanıyor” dedi.
Erken seçim için
Anayasa değişikliğine asla ‘Evet’ demeyin
Hükümetin, 2019 yılının Mart ayında yapılması gereken Mahallî
İdareler Seçimi’ni erkene alıp 4 Kasım’da yapmayı planladığına dair duyumları
olduğunu dile getiren Karamollaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben de ısrarla diyorum ki bütün milletvekillerine, Allah
rızası için yapmayın. AK Parti, milletin ciddi manâda canını yakacak, (milletin)
tasvip etmeyeceği birtakım adımları atabilmek için, önündeki seçim tehdidini
ortadan kaldırmak istiyor. ‘Vatandaşa çünkü ben hesap veremem’ diyor. ‘Gecikirse
zorlanırım’ diyor. Fatura büyüyecek; ama iş değişmiyor. Onun için, aslında bu
günden itibaren Sayın Cumhurbaşkanı, Meclis’i de, aslında diğer siyasî
partileri de dikkate alarak bir istişare toplantısı yapsa… Çünkü kendisi diyor
ki ‘Türkiye’miz tehdit altında.’ E Türkiye tehdit altındaysa hepimiz tehdit
altındayız demektir. Çağırın, herkesin fikrini alın; ona göre bir politika
belirleyin. Kim bundan zarar görür? Ben onun için Meclis’teki partilere de sesleniyorum,
milletvekillerine de. Nihayet bu Anayasa değişikliği oylanacak. Lütfen bunu
geçen seçimde olduğu gibi yeniden seçimleri erkene alarak bizi daha da
sıkıntılı bir döneme sokacak bir işi, aceleye getirtmeyin.”
--------------------------------------------------------------
(Haber: Sürur Öztürk / okuyalimevladim.blogspot.com)
--------------------------------------------------------------
(Haber: Sürur Öztürk / okuyalimevladim.blogspot.com)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder