13 Ağustos 2018 Pazartesi

Karamollaoğlu: Türkiye kredi almalıdır; ama asla İMF’den değil


SP Genel Başkanı Karamollaoğlu, Türkiye’nin ekonomik problemlerini çözebilmesi için ilk önce uygun şartlarda kredi alması gerektiğini ancak bunu asla İMF’den almaması gerektiğini söyledi. İMF’nin en uygun şartlarda düşük faizli kredi verebileceğini ancak bu kredinin bazı siyasî şartlara bağlanacağını belirten Karamollaoğlu, “İMF’nin en büyük ortağı, ABD’dir. Onun izni olmadan da Türkiye’ye borç vermez. Öyle olunca biz, bu hükümetin vermememiz icap eden tavizleri vereceğinden endişe ederiz. Bunun için ‘İMF kapısına gitmeyin’ diyoruz.” dedi.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, KRT televizyonunda yayınlanan “Haber Merkezi” programında, Haber Müdürü Çağlar Cilara’nın sorularını cevapladı.

Bugünkü ekonomik problemlerin, AK Parti iktidarının 15-16 yıldır uygulanan yanlış ekonomi politikaları olduğunu belirten Karamollaoğlu, Türkiye’nin ekonomik problemlerini çözebilmesi için ilk önce uygun şartlarda kredi alması gerektiğini ancak bunu asla İMF’den almaması gerektiğini söyledi. Karamollaoğlu, şunları söyledi:

İMF, krediyi ABD’nin izniyle ve siyasî şartlar koşarak verir

“Bizim şu anda istesek de istemesek de 238 milyar Dolar dış borcumuz var. Çok büyük bir rakam. Bu ne olacak biliyor musunuz? Eğer hükümet bir yerlerden 50, 60, 70 milyar Dolarlık bir kaynak bulursa, diğerleri de (borcun kalan kısmı) yeniden yapılandırılacak, demektir ki yeniden taksitlendirilecek, uzun bir döneme yayılacak, üzerimizdeki şu andaki ağır yük azalacak. Ama bu gene zararlıdır. Biz buna ‘iyidir’ demiyoruz. Burada özellikle ben, basın toplantısında da söylemiştim, kesinlikle İMF’nin kapısına gitmemeli bu hükümet. İMF, geçmişte de söyledik; aslında Türkiye’ye, şu anda kapıya gitse, uygun şartlarla, daha düşük faizle borç verebilir. 40-50 milyar Dolar verebilir; ancak siyasî yaptırımlar, onunla birlikte gelir. Bizim maliye politikamızı ve maliye dışındaki diğer politikaları da etkilemeye çalışır. İMF’nin en büyük ortağı, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’dir. Onun izni olmadan da Türkiye’ye borç vermez. Öyle olunca biz, İMF vasıtasıyla bu problemleri Türkiye olarak çözmeye kalkarsak, üzerimizdeki yükün artacağından ve bu hükümetin vermememiz icab eden tavizleri vereceğinden endişe ederiz. Bunun için ‘İMF kapısına gitmeyin’ diyoruz. Çok açık.”

Adalet ve özgürlük sağlanmadan Türkiye’ye yatırımcı gelmez

Karamollaoğlu, gerekli kredinin nereden bulunabileceğine dair soru üzerine de, Dünya’nın birçok yerinde yatırım arayan fonlar olduğunu ancak bu kaynakların Türkiye’ye gelmeyişinin sebebinin, artık istikrarlı bir ülke olarak görülmeyişi olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, bütün Dünya’da yatırımcıların, yatırım yapacakları ülkede adaletin, düşünce ve ifade özgürlüğünün olup olmadığına baktıklarını belirtti. Türkiye’nin yatırımcı açısından güvenli bir ülke olabilmesi için gelir dağılımında da adaletin sağlanması gerektiğinin altını çizen Karamollaoğlu, bunların gerçekleştirilmesi halinde problemlerin azalmaya başlayacağını, aksi halde artacağını dile getirdi.

Yahudi ve Amerika düşmanı olmadıklarını belirten Karamollaoğlu, Ortadoğu’da oynanan oyunların Türkiye’yi bir kaosa sürüklemesinden ve bölünmesine sebep olmasından endişe ettiklerini ifade etti.

Bu tablo değişecek; ya güzellikle, ya da infialle

Adalet, liyakat, şeffaflık, denetlenebilirlik, istişare mekanizmaları olamayan bir sistemin problem üretmesinin kaçınılmaz olduğunu anlatan Karamollaoğlu, mevcut siyasî tablonun önünde sonunda değişeceğini; ama ya güzellikle, ya da infialle değişeceğini söyledi. Karamollaoğlu, “Gönülümüz istiyor ki bu tablo, demokratik usuller içinde değişsin. Şimdi insanlar, bir noktaya kadar tahammül ediyorlar, bir noktadan sonra patlıyorlar. Onun için bu patlamaya fırsat verilmemesi icap eder. Şimdi bıçak kemiğe dayanıyor” dedi.

Erken seçim için Anayasa değişikliğine asla ‘Evet’ demeyin

Hükümetin, 2019 yılının Mart ayında yapılması gereken Mahallî İdareler Seçimi’ni erkene alıp 4 Kasım’da yapmayı planladığına dair duyumları olduğunu dile getiren Karamollaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben de ısrarla diyorum ki bütün milletvekillerine, Allah rızası için yapmayın. AK Parti, milletin ciddi manâda canını yakacak, (milletin) tasvip etmeyeceği birtakım adımları atabilmek için, önündeki seçim tehdidini ortadan kaldırmak istiyor. ‘Vatandaşa çünkü ben hesap veremem’ diyor. ‘Gecikirse zorlanırım’ diyor. Fatura büyüyecek; ama iş değişmiyor. Onun için, aslında bu günden itibaren Sayın Cumhurbaşkanı, Meclis’i de, aslında diğer siyasî partileri de dikkate alarak bir istişare toplantısı yapsa… Çünkü kendisi diyor ki ‘Türkiye’miz tehdit altında.’ E Türkiye tehdit altındaysa hepimiz tehdit altındayız demektir. Çağırın, herkesin fikrini alın; ona göre bir politika belirleyin. Kim bundan zarar görür? Ben onun için Meclis’teki partilere de sesleniyorum, milletvekillerine de. Nihayet bu Anayasa değişikliği oylanacak. Lütfen bunu geçen seçimde olduğu gibi yeniden seçimleri erkene alarak bizi daha da sıkıntılı bir döneme sokacak bir işi, aceleye getirtmeyin.”

--------------------------------------------------------------
(Haber: Sürur Öztürk / okuyalimevladim.blogspot.com)

Hiç yorum yok: