6 Eylül 2018 Perşembe

Karamollaoğlu: Bedelli askerlik geliri savunma sanayisine aktarılsın


Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, bedelli askerlik uygulamasından elde edilecek gelirin savunma sanayisine aktarılması teklifini dile getirdi. Karamollaoğlu, “Bizim, millî ve bağımsız bir savunma sanayisine sahip çıkma mecburiyetimiz var. Bunu gerçekleştirmeden, bizim bağımsız bir dış politika üretmemiz mümkün olmaz.” dedi.

Temel Karamollaoğlu, haftalık basın toplantısında, güncel siyasî konuları değerlendirdi.

Asıl kriz, yönetim krizi

Türkiye’nin yaşadığı endişe verici boyuttaki ekonomik krizden daha önemlisinin yönetim krizi olduğunu ileri süren Karamollaoğlu, “Özellikle ekonomi, yönetilemiyor. Finansal problemlerimiz, çığ gibi büyüdü. Tarım, içinden çıkılamaz bir hale geldi. Sanayi ve ticaret, durma noktasında. Eğitimde tam bir kargaşa hakim ve bütün bunların temelinde de, bu işleri yürütmesi gereken bürokrasi, yönetilemiyor.” diye konuştu.

Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin alt yapısı oluşturulamadığı için bürokrasinin kilitlenmiş durumda olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, “Kim kime bağlı; o bile tam olarak belli değil” dedi.

2017’de 580 bin konutun elektriği ve suyu, 493 bin konutun doğalgazı kesildi

Enflasyon oranının, son 14 yılın en yüksek rakamına ulaştığına, Türk Lirası’nın Dolar karşısında %70 civarında değer kaybettiğine işaret eden Karamollaoğlu, bütün ürünlere zam geldiğini belirterek, elektriğe konutlarda %33, sanayide %44’ün üzerinde zam yapıldığını hatırlattı. Karamollaoğlu, 2017 yılında İstanbul’da 580 bin konutun suyunun ya da elektriğinin, 493 bin konutun da doğalgazının, faturalarını ödeyemedikleri için kesildiğini; Türkiye genelinde de milyonlarca vatandaşın, elektrik borcu sebebiyle icralık olduğunu kaydetti.

İktidarın, tedbir almak yerine bütün olumsuzlukların sebebini dış güçlere yüklediğini ifade eden Karamollaoğlu, “İşin kolayını bulmuş; nerede bir kriz varsa, nerede bir sıkıntı varsa, ‘dış güçlerin oyunu’ diyerek, problemi kendi üstünden atmaya çalışıyor” dedi. Karamollaoğlu, inşaat sektörünün bütünüyle çökmek üzere olduğunu dile getirdi.

Şarbonlu hayvanlar konusunda sorumlular ortaya çıkarılmalı

İthal edilen hayvanlarda şarbon hastalığı görülmesini de değerlendiren Karamollaoğlu, bunun beceriksizlikten başka bir şeyle izah edilemeyeceğini, denetleme konusunda görevlerini ihmal edenlerin tespit edilmesi gerektiğini söyledi. Karamollaoğlu, “Dünyanın en verimli topraklarına, en münbit meralarına sahip olan Türkiye’yi ithal ete mahkûm etmekten daha büyük bir zaaf ve hata olmaz.” dedi.

Yardım kuruluşlarına et ithalatı izni verildi

Karamollaoğlu, 20 Ağustosta yürürlüğe giren bir yönetmelik değişikliği ile insanî yardım ve hayır amacıyla faaliyet gösteren derneklere ve vakıflara, ticarî amaç güdülmeksizin koyun, keçi ve sığır cinsi et ithal etme izni verildiğine dikkat çekti. Karamollaoğlu, ‘bundan sonra fakir fukaraya dağıtılacak etler de mi dışarıdan gelecek?’ diye sordu.

Fiskobirlik’i devre dışı bıraktılar

Konuşmasında fındık alım fiyatlarını da değerlendiren Karamollaoğlu, en az 17-18 Lira fiyat verilmesi gerektiğini söyledi. Karamollaoğlu, taban fiyatının belirlenmesinde Fiskobirlik’in devre dışı kaldığını, uzmanlık alanı tahıl ürünleri olan Toprak Mahsulleri Ofisi’nin devreye girmeye mecbur bırakıldığını dile getirdi.

Halk Bankası’nın düşük kurdan döviz satışı incelenmeli

Karamollaoğlu, Halk Bankası’nda düşük kurdan Dolar satışını değerlendirirken de, yazılım hatası olduğu ileri sürülen bu uygulama hakkında oluşan şüphelerin giderilmesini, işlemlerin bağımsız kuruluşlar tarafından şeffaf ve dürüst bir şekilde denetlenmesini istedi. Karamollaoğlu, Halk Bankası’nın halkla, Ziraat Bankası’nın da ziraatçilerle ilgilenmediğini ileri sürerek, bu bankaların kuruluş amaçlarını unuttuklarını söyledi.

Tarım kredilerine %8 faiz dediler, %22,5 faiz uyguladılar

Bakanlar Kurulu tarafından, Tarım Kredi Kooperatifleri ve Ziraat Bankası vasıtasıyla çiftçilere %8 faizle indirimli tarım kredisi verilmesine karar verildiğini hatırlatan Karamollaoğlu, ancak çiftçiye %8 değil %22,5 oranında faiz uygulandığını, aradaki farkın da kaynak kullanma masrafı olarak açıklandığını dile getirdi. Karamollaoğlu, “Bir oyun oynanıyor. Bu oyun neticesinde, faiz oranları arttıkça kaynak kullanım oranları da aynı şekilde artırılıyor ve piyasa faizleriyle eşit hale getirilmeye çalışılıyor. Sonunda binlerce çiftçi icralık duruma düşüyor. Kredi borcunu ödeyemediği için toprağını bile ekemeyecek durumda bırakılıyor. Bu da mı yazılım hatası? Bu da mı dış güçlerin oyunu? Bu da mı rahip krizinden kaynaklanıyor?” diye konuştu.

Bize kızdılar ama yaklaşık 2 bin projeyi durdurdular

Seçim öncesi kendilerinin iktidara, üretime yönelik olmayan projeleri durdurma çağrısı yaptıkları için sert şekilde eleştirildiklerini hatırlatan Karamollaoğlu, hükümetin şimdi 2 bin civarında projeyi durdurduğunu kaydetti. Karamollaoğlu, bugünkü israf ve yolsuzluk seviyesiyle Türkiye’nin ayağa kalkamayacağını söyledi. Karamollaoğlu, üretime yönelik, ithalatı ikame edebilecek projelerin sürdürülmesi ve desteklenmesi, ancak üretime yönelik olmayan, israf sayılabilecek yatırımların durdurulması gerektiğini anlattı.

İdlip konusunda İslâm İşbirliği Teşkilatı ve D8 harekete geçirilmeli

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, basın toplantısında dış politika konularını da değerlendirdi. İdlip’e düzenlenen hava saldırısının endişelerini artırdığını belirten Karamollaoğlu, bu konuda hızla atılması gereken adımlar olduğunu söyledi. Tahran’da yapılacak olan toplantıyı önemsediklerini dile getiren Karamollaoğlu, şunları söyledi:

“Öyle ümid ediyorum ki bu toplantı, İdlip problemini savaş yoluyla, silah kullanarak değil, barış ortamında çözme imkânlarını ortaya kor. (…) Astana süreci, kararlı bir şekilde, barışı tesis için, problemlerin barış yoluyla çözülmesi için sürdürülmelidir. Bölgesel ittifaklar, daha da genişletilerek güçlendirilmelidir. Tahran zirvesinin hemen arkasından en kısa sürede D8 ve İslâm İşbirliği Teşkilatı, olağanüstü gündemle toplanmalı. Türkiye, bu iki kuruluşun da dönemsel başkanı olması sebebiyle esas sorumluluğu taşıyacak bir tavır sergilemelidir. Hem İslâm İşbirliği Teşkilatı, hem de D8 kapsamında İslâm ülkeleri ile ekonomik, askerî ve ticarî ilişkilerin artırılması noktasında ciddi adımlar atılmalıdır. Bunun için de bölgesel kalkınma teşkilatının da devreye sokulmasına ihtiyaç duyuyoruz. (…) Bu kuruluş, önemli bir kuruluştur. Bu bölgenin en etkin kuruluşu olabilir. Türkiye, Bölgesel İşbirliği Teşkilatı’nı da devreye sokmak mecburiyetindedir. Amerika Birleşik Devleleri’nin haksız ve dayatmacı yaptırımlarına karşı İran ve Türkiye’nin öncülüğünde, İslâm ülkeleri tarafından ortak bir refleksin geliştirilmesine ihtiyaç vardır ve mutlaka sağlanmalıdır. Azamî beklentilerin değil asgarî müştereklerin ortaya konacağı bir işbirliği zemini, hemen oluşturulmalıdır. Asgarî müştereğimiz, akan kanın bir an evvel durdurulması ve coğrafyamızda istikrarın sağlanması olmalıdır.”

Son zamanlarda Doğu Akdeniz’in de ısınmaya başladığına işaret eden Karamollaoğlu, Rusya ve İran’ın, kendi ülkelerinin menfaatlerinden önce bölgenin istikrarını sağlamayı gözetmeleri gerektiğini ifade etti.

Türkiye’siz bir NATO, bu bölgede etkisiz kalır

Karamollaoğlu, ABD’nin Türkiye’yi adeta NATO’nun dışına itme çabası içerisindeymiş gibi gözüktüğünü belirterek, “Aslında ben, bunun suni bir tavır olduğu kanaatindeyim; çünkü Türkiye’siz bir NATO, bu bölgede etkisiz kalır; ama Türkiye’nin de NATO’nun oyuncağı haline gelmesine kesinlikle fırsat verilmemelidir. (…) Türkiye, şu anda ne S-400’lerden vazgeçmeli, ne de F-35’ler konusunda ‘ne yapalım’ dememeli; fakat esas olanı, kendi savaş uçağını üretecek bir çalışmanın içine girmelidir.” dedi.

Bedelli askerlik gelirleri savunma sanayisine aktarılsın

TUSAŞ’ın bu maksatla kurulduğunu, Özal’ın ise bunun gerçekleşmeyeceği düşüncesiyle TAİ’yi kurduğunu belirten Karamollaoğlu, üretimin montaja dayalı olması sebebiyle maliyetin çok yüksek olduğunu kaydetti. Karamollaoğlu, Türkiye’nin bu konuda ciddi bir insan potansiyeline sahip olduğunu, konunun bunu tatbikata koymak olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, “Bizim, millî ve bağımsız bir savunma sanayisine sahip çıkma mecburiyetimiz var. Bunu gerçekleştirmeden, bizim bağımsız bir dış politika üretmemiz mümkün olmaz.” dedi. Karamollaoğlu, bedelli askerlik uygulamasından elde edilecek gelirin, savunma sanayisi bütçesine aktarılması teklifinde bulundu.

Belediye seçimlerinde bazı dayanışmalar olabilir

Temel Karamollaoğlu, basın toplantısının sonunda muhabirlerin sorularını cevapladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin mahallî idareler seçimine yönelik ittifak açıklamasının hatırlatılması üzerine, buradan hareketle seçim ittifakı konusundaki görüşünü dile getiren Karamollaoğlu, şöyle konuştu:

“İttifaklar konusunda biz, genel manâda bir açıklama yaptık. Partiler bazında toplam olarak bir ittifakı düşünmediğimizi söyledik; ancak şartların gelişmesine göre seçim bölgeleri itibariyle birtakım dayanışmalar, il ve ilçe bazında ele alınabilir belki. Bunu, zaman gösterecek. Şimdiden bir kesin ifadede bulunmayı doğru bulmuyorum.”

Ya Bahçeli’nin kendisi bir şet ittifakının içindeyse?

Bir soru üzerine Bahçeli’nin muhalefet partileri için kullandığı “şer ittifakı” ifadesini de değerlendiren Karamollaoğlu, Bahçeli’nin, kendisinden olmayanları böyle tarif etmekten vazgeçmesi gerektiğini söyledi. Karamollaoğlu, “Kendisi gibi olmayan herkes, şerrin içinde (!) Ya kendisi onun içindeyse? Yahu bu tarifler, siyasetçinin ağzına yakışmıyor hakikaten. Ben, istirham ediyorum; yani inşallah dediğimizi dikkate alırlar.” dedi.

Devlet, ancak kendisine karşı işlenmiş olan suçları affedebilir

Karamollaoğlu, Bahçeli’nin “genel af” çağrısı hakkında da görüşlerini daha önce “Devletin kendisine karşı işlenmiş suçları affedebileceğini ancak kişilere karşı işlenmiş suçları affetme hakkına sahip olmadığını” dile getirdiklerini hatırlatarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da bu görüşü dile getirdiğini belirtti.

--------------------------------------------------------------
(Haber: Sürur Öztürk / okuyalimevladim.blogspot.com)

Hiç yorum yok: