SP Genel Başkanı Karamollaoğlu, Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ahlat ilçesinde 10 dönümlük arazi içerisinde 1071 metrekare oturum alanına sahip bir Cumhurbaşkanlığı Köşkü inşa edileceğine dair açıklamasına da tep gösterdi. Karamollaoğlu, iktidar tarafından dile getirilen “İtibardan tasarruf olmaz” sözüne de atıfta bulunarak, “Tasarruf, hakikaten itibardan bile tasarruf etmektir. Bugün Ahlat’ın, Malazgirt’in 1071 metrekarelik köşke değil, 1071 kişinin çalışacağı bir fabrikaya ihtiyacı var. Bu müjdeyi verselerdi ellerini öperdik.” dedi.
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, haftalık
basın toplantısında partisinin güncel siyasî gelişmelere dair görüşlerini dile
getirdi.
Konuşmasının başında Malazgirt Zaferi’ni ve 30 Ağustos Zafer
Bayramı’nı kutlayan Karamollaoğlu, “Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları
başta olmak üzere, bu vatan uğruna can veren bütün şehitlerimizi bir kez daha
rahmet ve şükranla yad ediyorum.” dedi.
Tarihte Ağustos ayında elde edilmiş olan zaferlerinin temel
iki özelliğinin bağımsızlık ile birlik ve beraberlik olduğuna işaret eden Karamollaoğlu,
“Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki bu aziz millet, istiklâl ve istikbalimiz
tehlikeye düştüğünde aynı kararlılığı ortaya koymaktan hiçbir zaman
çekinmeyecektir.” diye konuştu.
Sultan Alparslan ve
Erdoğan mukayesesi
Sultan Alparslan’ın, Malazgirt savaşını kazandığında Anadolu’da
bir saray, bir köşk değil bir sistem inşa ettiğinin altını çizen Karamollaoğlu,
üstü kapalı olarak Sultan Alparslan’la Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı
kıyasladı. Karamollaoğlu, şöyle konuştu:
“Sultan Alparslan, cesaretliydi, ileri görüşlüydü; fakat
aynı zamanda mütevazıydı. (…) İstişareye önem verir, tecrübeden yararlanırdı. Alimlerin
ilmine hürmet eder ve bunun gereği olarak da bu hürmetin devamı olarak
müesseseler kurmayı bir vazife olarak görürdü. Nizamiye Medreseleri gibi Dünyanın
en ileri eğitim müesseselerini o ihdas etmişti. Adalet üzere davranırdı. Haksız
yere kimseye zulmetmez, zulmedilmesine de müsaade etmezdi. Halkın malına el
uzatılmasına asla izin vermezdi. İsraf ve şatafattan, mütevazılığın bir gereği
olarak uzak dururdu. Alçak gönüllüydü. Bugün ülke yöneticilerinde bunların kaçı
var, kaçı yok? Hiç oraya girmek istemiyorum. Tefekkürü de milletimize
bırakıyorum; ama sadece şu hatırlatmayı yapmak istiyorum ki, çadırlarda kurulan
devletler, saraylarla idame ettirilemez. Biz, bunu kendi tarihimizde de gördük,
yaşadık. Çok mütevazı ortamlarda dünyayı fethedenler, ne zaman ki mücadele
ettikleri ülkelerin yöneticilerine benzeyerek birtakım adımlar atmışlarsa, maalesef
ülkeyi bugün düştüğü durumdan kurtaramamışlardır.”
Sultan Alparslan bile
Ahlat’a köşk yaptırmamış
Karamollaoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Ahlat ilçesinde 10
dönümlük arazi içerisinde 1071 metrekare oturum alanına sahip bir
Cumhurbaşkanlığı Köşkü inşa edileceğine dair açıklamasına da tep gösterdi. Karamollaoğlu,
“Malazgirt savaşını kazanmış olan Sultan Alparslan dahi “Buraya bir köşk
yapalım” dememişken veya ondan sonra gelen hükümdarlar da böyle bir ihtiyacı (gerekli)
görmemişken, ülke ekonomisinin içinde bulunduğu şu zor günlerde bu köşkün
inşası ne ile izah edilebilir? Ben, şahsen anlamaktan acizim.” diye konuştu.
Şehirleri kibir
kuleleriyle donatarak ülke kalkınmaz
Bugün millete içinde bulunduğumuz şartlardan dolayı tasarrufu
öğütleyenlerin bu israf ve şatafattan vazgeçmedikçe ülke ekonomisinin düze
çıkmasının kesinlikle mümkün olmayacağını ifade eden Karamollaoğlu, “Üretmeyen
ekonomi, iflas etmeye mahkûmdur. (…) Şehirleri kibir kuleleriyle donatarak ülke
kalkınmaz.” dedi.
Ahlat’ın köşke değil fabrikaya
ihtiyacı var
Tasarrufun, üretime yönelik olmayan her türlü harcamadan
kaçınmak olduğunu belirten Karamollaoğlu, iktidar tarafından dile getirilen “İtibardan
tasarruf olmaz” sözüne de atıfta bulunarak, “Tasarruf, hakikaten itibardan bile
tasarruf etmektir. Bugün Ahlat’ın, Malazgirt’in 1071 metrekarelik köşke değil, 1071
kişinin çalışacağı bir fabrikaya ihtiyacı var. Bu müjdeyi verselerdi ellerini
öperdik. Bu şeker fabrikası, daha 3 ay önce satıldı. Fabrikayı satıp yerine
köşk yapmak, akıl kârı bir davranış mıdır?” diye konuştu.
Karamollaoğlu, Et Balık Kurumu’nun ihya edilmesini, tarım ve
hayvancılığa destek verilmesini tavsiye etti. Şirketlerin iflas ettiğini,
işyerlerinin kapandığını, devasa müesseselerin elden çıktığını dile getiren Karamollaoğlu,
“Odalar Birliği’nin verilerine göre Haziran ayında bir önceki yılın aynı
dönemine göre kapanan şirket sayısı, %32,48 (oranında) artmış” dedi.
Yanan sadece
fabrikalar değil Türkiye’nin ekonomisidir
Sadece İstanbul’da son 6 ay içerisinde 80’in üzerinde
fabrikanın, bir yılda Türkiye genelinde ise yaklaşık 200 fabrikanın yandığına
işaret eden Karamollaoğlu, bu konuda “sanayiciler o kadar zor durumdalar ki tek
umutları, sigortadan alacakları tazminat parası” şeklinde iddialar olduğunu
kaydetti. “Yanan sadece fabrikalar değil Türkiye’nin ekonomisidir. Bu ateş, bir
an evvel söndürülmelidir.” diyen Karamollaoğlu, acilen esnafa, snayiciye,
işadamlarına yeni teşvik ve destek paketlerinin açıklanmasını istedi.
Yemen ve Mianmar
katliamlarına müdahale edin
Konuşmasının devamında dış politikaya da temas eden Karamollaoğlu,
Yemen’de tam bir katliam yaşandığını ifade ederek, “Allah rızası için müdahale
edin” dedi. Karamollaoğlu, İslam İşbirliği Teşkilatı, D-8, Karadeniz Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı gibi teşkilatların harekete geçirilmesini istedi.
İdlib’e yapılması planlanan askerî harekâtın binlerce masum
insanın katledilmesine vesile olacağını ifade eden Karamollaoğlu, Türkiye’nin
buna engel olması gerektiğini dile getirdi. Karamollaoğlu, Mianmar’da yaşanan
katliama da işaret ederek, “Arakan’daki Müslümanlara biz, şimdi destek
olmayacağız da ne zaman olacağız?” diye sordu.
Devlet, kendisine
karşı işlenen suçları affetsin
Basın toplantısının sonunda soruları da cevaplayan Karamollaoğlu,
MHP tarafından dile getirilen genel af teklifine dair bir soru üzerine,
devletin kendisine karşı işlenen suçları affedebileceğini ancak şahıslara karşı
işlenen suçları affetme yetkisine sahip olmadığını söyledi. Karamollaoğlu, “Gitmiş,
birisinin babasını öldürmüş. Tescil edilmiş. Babası ölen adam ancak onu
affedebilir. Siz, onun namına ‘Ben, senin babanın katilini affettim”… E iyi
ettin (!)” diye konuştu.
--------------------------------------------------------------
(Haber: Sürur Öztürk / okuyalimevladim.blogspot.com)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder