11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kendisinin cumhurbaşkanı adaylığı konusunda geniş tabanlı bir mutabakatın sağlanamadığını belirterek, artık adaylığının söz konusu olmadığını açıkladı.
Siyasî çevrelere tavsiyelerde de bulunan Gül, Türkiye’nin yakın
tarihin en zor dönemlerinden birisini yaşadığını belirterek, evrensel değerler
ve insan hakları dışında harcanan bütün çabaların beyhude olduğunu; hukukun
üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkelerinin hayata geçirilmesi gerektiğini
söyledi.
Abdullah Gül, İstanbul’daki ofisinde düzenlediği basın
toplantısında, erken seçim kararı üzerine isminin gündeme geliş sürecini
değerlendirdi.
Türkiye, yakın
tarihin en zor dönemlerinden birisini yaşıyor
24 Haziran’da ypılacak olan seçimlerin Türkiye’ye hayırlı
olmasını temenni ettiğini belirten Gül, Türkiye’nin, yakın tarihte en zor
dönemlerinden birisinin içinde olduğunu söyledi. Gül, “İçeride daha çok huzura,
güvene, barışa, uzlaşmaya ihtiyaç varken, maalesef daha çok kutuplaşma,
ayrışma, korku ve kaygı ortamı var. Dışarıda ise tarihimizin çok ciddi beka
sorunlarıyla karşı karşıyayız. Ekonomik kaygıların da ciddi seviyelere
ulaştığını görüyoruz. Ayrıca hamasetin ve karşılıklı hakaretlerin siyaseti esir
aldığını da maalesef hep beraber müşahede ediyoruz” diye konuştu.
Gül, Türkiye için neyin iyi olduğunu konuşmaktan çok kişiler
üzerinden yapılan siyasî manevralarla meşgul olunduğunu, Türkiye’nin
geleceğinin ise ikinci, üçüncü, dördüncü konular olduğunu ifade etti.
En yüksek makamlarda
bulundum, hiçbir makam beklentimiz yok
Seçim sürecinde kendi isminin de yoğun bir şekilde gündemde
olduğunu belirten Gül, ulaşılabilecek en yüksek makamlarda bulunduğunu ve
şerefle temsil ettiğini kaydetti. Kendisinin ve ailesinin herhangi bir makam
beklentisi içerisinde olmadıklarının altını çizen Gül, “Bütün arzumuz, bütün
beklentimiz, memleketimizin huzurlu, istikrarlı ve geleceğimizin güçlü olması,
çocuklarımızın daha güçlü, barış, huzur içerisinde yaşayabilecekleri, geleceği
aydınlık bir Türkiye olması” diye konuştu.
Aktif siyaseti
bırakmıştım ama uyarılarımı da dile getirdim
Aktif siyaseti bıraktığını daha önce dile getirdiğini
hatırlatan Gül, “Öyle ki, arkadaşlarımın düğün davetlerine bile gidemedim. İllere
gidip herhangi bir hareketlilik olmasın diye” dedi. Bunun, bilgilerini ve
tecrübelerini kendisine saklayacağı, memleket meselelerine kayıtsız kalacağı
anlamına gelmediğini belirten Gül, “Nitekim zaman zaman, Türkiye’nin en önemli,
hayatî gördüğüm konuları ile ilgili fikirlerimi, Sayın Cumhurbaşkanıyla baş
başa paylaşma fırsatım oldu. Günü geldi, hain darbe teşebbüsü ortaya
çıktığında, hiç arkama bakmadan, üstüme düşenleri yaptım. Bazen da temel hak ve
özgürlüklerle ilgili yanlış uygulamaları gördüğümde; basın hürriyeti,
adaletsizlik, haksızlıklar, akademik özgürlükler, bütün bunlarla ilgili
düşüncelerimi de kamuoyu ile paylaşmaktan da geri kalmadım” diye konuştu.
İsmim, benim
talebimle değil SP’nin çalışmalarıyla gündeme geldi
Abdullah Gül, kendi isminin cumhurbaşkanı adaylığı konusunda
gündeme gelmesini, şöyle özetledi:
“Seçimlerin aniden erken yapılacağının anlaşılması üzerine, Saadet
Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu’nun ismimi zikretmesiyle başlayan
hareketlilik, tamamen benim dışımda gelişmiştir. Benim bir organizem veyahut da
talebim veya inisiyatif alarak organize ettiğim bir süreç değildir. Önce bunun
bilinmesini isterim. Benim bilgime ve tecrübeme, siyaset ve devlet yönetim
anlayışıma güvenen kişilerin bir talebiyle ortaya çıkmıştır. Onun içerisinde
benim camiamdan insanlar olduğu gibi, toplumun geniş tabakalarından da birçok
kişiler, böyle bir talep içerisinde olmuşlardır. Ben de, çok geniş bir mutabakat
söz konusu olursa, o zaman üstümüze düşeni arkadaşlarımla beraber yapmaktan
kaçınmayacağımı da söylemişimdir.”
Geniş tabanlı
mutabakat sağlanamadı, aday olmayacağım
Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun yaptığı
çalışma sonunda böyle geniş bir mutabakatın ve arzunun olmadığının gözüktüğünü
belirten Gül, “Dolayısıyla, adaylığımla ilgili bir süreç, artık söz konusu
değildir. Tarih önünde vicdanen müsterihim. Benimle ilgili çeşitli görüşleri
olan, bazılarının “risk almaz”, bazılarının “hep geride durur” gibi, seviyeli
seviyesiz birçok eleştirileri karşısında da bir şey söylemek istemiyorum; ama ben,
tarih karşısında vizdanen sorumluyum. Dolayısıyla böyle bir talep ve gelişme
söz konusu değildi” diye konuştu. Gül, sözlerine şöyle devam etti:
Saygısızlık eden
arkadaşlar, başlarını iki ellerinin arasına alıp düşünsünler
“Yine hakkımda söylenen birçok şeylerle ilgili çok konuşmak
istemiyorum; çünkü zaten seçim kampanyası, polemikler, bunlar, benim siyaset
anlayışıma da pek yakışmaz. Ben, siyaseti her zaman ilkeli, prensipli, açık,
şeffaf, dürüst yaptım; ama bilmeyenler, bazen kasıtlı, bazen da çeşitli
manipülasyonlarla benimle ilgili birçok şeyler söylemiştir. Bunların hepsini
geri bırakıyorum; ama AK Parti’den bazı arkadaşlarımın benimle ilgili ileri
geri konuşmaları karşısında da şunu hatırlatmadan geçemeyeceğim: AK Parti’nin
kuruluşuna öncülük etmiş, AK Parti’nin kuruluş prensiplerini, ilkelerini ve o günkü
bütün erdemli değerlerini, programlarını hazırlayan kişilerden birisi olmuş bir
kişi olarak ben, bu gün de bu değerlere, prensiplere ve bu erdemli programlara aynı
şekilde onaylıyorum ve onlarla ilgili görüşüm de aynıdır. Dolayısıyla bütün bu
programları, bu değerleri, bu ilkeleri, bu prensipleri destekliyorum. Türkiye’nin
de aydınlık geleceğinin, ancak bu ilkeler, prensipler sayesinde olacağına da
samimi olarak inanıyorum. Kimseyle herhangi bir şahsî meselem yok. Herhangi bir
sıkıntım da yok. Ben, sadece politikalar ve gelecek vizyonuyla ilgileniyorum.
Buradan sadece, benimle ilgili zaman zaman çok saygısızlık boyutlarına ulaşan sözleri
söyleyen arkadaşlara da şunu söylemek isterim: Başlarını iki ellerinin arasına
alıp, söylediklerini, bu günkü olup bitenleri ve konumlarını, şöyle bir
muhasebe etsinler ve şöyle bir gözden geçirsinler. Bunun ötesinde başka
söyleyeceğim bir şey yok.”
Evrensel değerler ve
insan hakları dışındaki çabalar beyhudedir
Gül, Türkiye’nin geleceğinin, güçlü bir demokrasiden,
hukukun üstünlüğünden, kuvvetler ayrılığı prensibinin gerçekleşmesinden, temel
hak ve özgürlüklerin, insan haklarının evrensel nitelikte standartlarda
uygulanmasından; liyakat, şeffaflık, hesap verebilirlik ilkelerinin hakim
olduğu bir düzenden ve sistemden geçtiğini söyledi.
24 Haziran seçimlerinden sonra bütün bu ilkeleri hayata
geçirmesini ümid ettiğini belirten Gül, bütün siyasî tarih ve tecrübelerin,
bunun dışındaki çabaların beyhude olduğunu, boşa enerji harcamak olduğunu
gösterdiğini kaydetti.
Ayrılıklar
demokrasinin gereğidir; çoğulculuk, düşmanlık demek değildir
Gül, sözlerini şöyle tamamladı:
“Ayrılıklar, şüphesiz ki demokrasinin gereğidir; ama
ayrılıklar, çoğulculuk, hiçbir zaman düşmancılık (düşmanlık) anlamına gelmez. Farklı
farklı fikirlere saygı gösteren, farklı farklı düşüncelere saygı gösteren bir anlayış
içerisinde doğrularımızı savunup neticede hepimiz bir demet gibi, bütün
çiçeklerin birleştiği bir demet gibi olmak zorundayız. Ümid ederim ki bu
seçimler, böyle bir Türkiye’ye hepimizi götürür ve hepimiz, çocuklarımız, hep
beraber daha bir güzel Türkiye’de yaşarız.”
Soru almayacağım
Abdullah Gül, siyasî polemiklere meydan vermemek için, basın
mensuplarından soru kabul etmeyeceğini belirterek, basın toplantısına son verdi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder