28 Nisan 2018 Cumartesi

Gül: Geniş tabanlı bir mutabakat sağlanamadı; aday olmayacağım


11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, kendisinin cumhurbaşkanı adaylığı konusunda geniş tabanlı bir mutabakatın sağlanamadığını belirterek, artık adaylığının söz konusu olmadığını açıkladı.

Siyasî çevrelere tavsiyelerde de bulunan Gül, Türkiye’nin yakın tarihin en zor dönemlerinden birisini yaşadığını belirterek, evrensel değerler ve insan hakları dışında harcanan bütün çabaların beyhude olduğunu; hukukun üstünlüğü ve kuvvetler ayrılığı ilkelerinin hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.

Abdullah Gül, İstanbul’daki ofisinde düzenlediği basın toplantısında, erken seçim kararı üzerine isminin gündeme geliş sürecini değerlendirdi.

Türkiye, yakın tarihin en zor dönemlerinden birisini yaşıyor

24 Haziran’da ypılacak olan seçimlerin Türkiye’ye hayırlı olmasını temenni ettiğini belirten Gül, Türkiye’nin, yakın tarihte en zor dönemlerinden birisinin içinde olduğunu söyledi. Gül, “İçeride daha çok huzura, güvene, barışa, uzlaşmaya ihtiyaç varken, maalesef daha çok kutuplaşma, ayrışma, korku ve kaygı ortamı var. Dışarıda ise tarihimizin çok ciddi beka sorunlarıyla karşı karşıyayız. Ekonomik kaygıların da ciddi seviyelere ulaştığını görüyoruz. Ayrıca hamasetin ve karşılıklı hakaretlerin siyaseti esir aldığını da maalesef hep beraber müşahede ediyoruz” diye konuştu.

Gül, Türkiye için neyin iyi olduğunu konuşmaktan çok kişiler üzerinden yapılan siyasî manevralarla meşgul olunduğunu, Türkiye’nin geleceğinin ise ikinci, üçüncü, dördüncü konular olduğunu ifade etti.

En yüksek makamlarda bulundum, hiçbir makam beklentimiz yok

Seçim sürecinde kendi isminin de yoğun bir şekilde gündemde olduğunu belirten Gül, ulaşılabilecek en yüksek makamlarda bulunduğunu ve şerefle temsil ettiğini kaydetti. Kendisinin ve ailesinin herhangi bir makam beklentisi içerisinde olmadıklarının altını çizen Gül, “Bütün arzumuz, bütün beklentimiz, memleketimizin huzurlu, istikrarlı ve geleceğimizin güçlü olması, çocuklarımızın daha güçlü, barış, huzur içerisinde yaşayabilecekleri, geleceği aydınlık bir Türkiye olması” diye konuştu.

Aktif siyaseti bırakmıştım ama uyarılarımı da dile getirdim

Aktif siyaseti bıraktığını daha önce dile getirdiğini hatırlatan Gül, “Öyle ki, arkadaşlarımın düğün davetlerine bile gidemedim. İllere gidip herhangi bir hareketlilik olmasın diye” dedi. Bunun, bilgilerini ve tecrübelerini kendisine saklayacağı, memleket meselelerine kayıtsız kalacağı anlamına gelmediğini belirten Gül, “Nitekim zaman zaman, Türkiye’nin en önemli, hayatî gördüğüm konuları ile ilgili fikirlerimi, Sayın Cumhurbaşkanıyla baş başa paylaşma fırsatım oldu. Günü geldi, hain darbe teşebbüsü ortaya çıktığında, hiç arkama bakmadan, üstüme düşenleri yaptım. Bazen da temel hak ve özgürlüklerle ilgili yanlış uygulamaları gördüğümde; basın hürriyeti, adaletsizlik, haksızlıklar, akademik özgürlükler, bütün bunlarla ilgili düşüncelerimi de kamuoyu ile paylaşmaktan da geri kalmadım” diye konuştu.

İsmim, benim talebimle değil SP’nin çalışmalarıyla gündeme geldi

Abdullah Gül, kendi isminin cumhurbaşkanı adaylığı konusunda gündeme gelmesini, şöyle özetledi:

“Seçimlerin aniden erken yapılacağının anlaşılması üzerine, Saadet Partisi Genel Başkanı Sayın Temel Karamollaoğlu’nun ismimi zikretmesiyle başlayan hareketlilik, tamamen benim dışımda gelişmiştir. Benim bir organizem veyahut da talebim veya inisiyatif alarak organize ettiğim bir süreç değildir. Önce bunun bilinmesini isterim. Benim bilgime ve tecrübeme, siyaset ve devlet yönetim anlayışıma güvenen kişilerin bir talebiyle ortaya çıkmıştır. Onun içerisinde benim camiamdan insanlar olduğu gibi, toplumun geniş tabakalarından da birçok kişiler, böyle bir talep içerisinde olmuşlardır. Ben de, çok geniş bir mutabakat söz konusu olursa, o zaman üstümüze düşeni arkadaşlarımla beraber yapmaktan kaçınmayacağımı da söylemişimdir.”

Geniş tabanlı mutabakat sağlanamadı, aday olmayacağım

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun yaptığı çalışma sonunda böyle geniş bir mutabakatın ve arzunun olmadığının gözüktüğünü belirten Gül, “Dolayısıyla, adaylığımla ilgili bir süreç, artık söz konusu değildir. Tarih önünde vicdanen müsterihim. Benimle ilgili çeşitli görüşleri olan, bazılarının “risk almaz”, bazılarının “hep geride durur” gibi, seviyeli seviyesiz birçok eleştirileri karşısında da bir şey söylemek istemiyorum; ama ben, tarih karşısında vizdanen sorumluyum. Dolayısıyla böyle bir talep ve gelişme söz konusu değildi” diye konuştu. Gül, sözlerine şöyle devam etti:
Saygısızlık eden arkadaşlar, başlarını iki ellerinin arasına alıp düşünsünler

“Yine hakkımda söylenen birçok şeylerle ilgili çok konuşmak istemiyorum; çünkü zaten seçim kampanyası, polemikler, bunlar, benim siyaset anlayışıma da pek yakışmaz. Ben, siyaseti her zaman ilkeli, prensipli, açık, şeffaf, dürüst yaptım; ama bilmeyenler, bazen kasıtlı, bazen da çeşitli manipülasyonlarla benimle ilgili birçok şeyler söylemiştir. Bunların hepsini geri bırakıyorum; ama AK Parti’den bazı arkadaşlarımın benimle ilgili ileri geri konuşmaları karşısında da şunu hatırlatmadan geçemeyeceğim: AK Parti’nin kuruluşuna öncülük etmiş, AK Parti’nin kuruluş prensiplerini, ilkelerini ve o günkü bütün erdemli değerlerini, programlarını hazırlayan kişilerden birisi olmuş bir kişi olarak ben, bu gün de bu değerlere, prensiplere ve bu erdemli programlara aynı şekilde onaylıyorum ve onlarla ilgili görüşüm de aynıdır. Dolayısıyla bütün bu programları, bu değerleri, bu ilkeleri, bu prensipleri destekliyorum. Türkiye’nin de aydınlık geleceğinin, ancak bu ilkeler, prensipler sayesinde olacağına da samimi olarak inanıyorum. Kimseyle herhangi bir şahsî meselem yok. Herhangi bir sıkıntım da yok. Ben, sadece politikalar ve gelecek vizyonuyla ilgileniyorum. Buradan sadece, benimle ilgili zaman zaman çok saygısızlık boyutlarına ulaşan sözleri söyleyen arkadaşlara da şunu söylemek isterim: Başlarını iki ellerinin arasına alıp, söylediklerini, bu günkü olup bitenleri ve konumlarını, şöyle bir muhasebe etsinler ve şöyle bir gözden geçirsinler. Bunun ötesinde başka söyleyeceğim bir şey yok.”

Evrensel değerler ve insan hakları dışındaki çabalar beyhudedir

Gül, Türkiye’nin geleceğinin, güçlü bir demokrasiden, hukukun üstünlüğünden, kuvvetler ayrılığı prensibinin gerçekleşmesinden, temel hak ve özgürlüklerin, insan haklarının evrensel nitelikte standartlarda uygulanmasından; liyakat, şeffaflık, hesap verebilirlik ilkelerinin hakim olduğu bir düzenden ve sistemden geçtiğini söyledi.

24 Haziran seçimlerinden sonra bütün bu ilkeleri hayata geçirmesini ümid ettiğini belirten Gül, bütün siyasî tarih ve tecrübelerin, bunun dışındaki çabaların beyhude olduğunu, boşa enerji harcamak olduğunu gösterdiğini kaydetti.

Ayrılıklar demokrasinin gereğidir; çoğulculuk, düşmanlık demek değildir

Gül, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ayrılıklar, şüphesiz ki demokrasinin gereğidir; ama ayrılıklar, çoğulculuk, hiçbir zaman düşmancılık (düşmanlık) anlamına gelmez. Farklı farklı fikirlere saygı gösteren, farklı farklı düşüncelere saygı gösteren bir anlayış içerisinde doğrularımızı savunup neticede hepimiz bir demet gibi, bütün çiçeklerin birleştiği bir demet gibi olmak zorundayız. Ümid ederim ki bu seçimler, böyle bir Türkiye’ye hepimizi götürür ve hepimiz, çocuklarımız, hep beraber daha bir güzel Türkiye’de yaşarız.”

Soru almayacağım

Abdullah Gül, siyasî polemiklere meydan vermemek için, basın mensuplarından soru kabul etmeyeceğini belirterek, basın toplantısına son verdi.

Hiç yorum yok: