Gazeteci Kazdağlı, Kılıçdaroğlu’nun “Külliye’de CHP Genel Başkanlığı pazarlığı” iddiasını kabullenmesinin bir hata olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile bir bağlantısı olmayan bir gazetecinin bu iddiasının Sözcü’de yayınlanmış olmasının, CHP’nin içine yönelik bir mesaj olduğunu ifade eden Kazdağlı, Kılıçdaroğlu’nun bu iddiayı kabullenmek yerine, “Bir partinin genel başkanı, bir başka partinin iç işlerine nasıl karışır?” diyerek bir demokrasi mücadelesi başlatması gerektiğini söyledi.
TV5’de yayınlanan Selim Akduman’ın sunduğu “Perde Arkası”
programında, Sözcü gazetesi başyazarı Rahmi Turan’ın “Külliye’de CHP Genel
Başkanlığı pazarlığı” iddiası da ele alındı.
Yılman: Böyle bir
görüşme mümkün değil
Gazeteci Sevilay Yılman, Rahmi Turan’ın yazısını çok
anlamsız bulduğunu söyledi. Yılman, Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘CHP’li üst düzey bir
kişi’ ile bu kadar özel bir konuyu görüşürken yanlarında bulunabilecek üçüncü
kişinin ya İbrahim Kalın, ya Fahrettin Altun ya da Hasan Doğan olabileceğini,
böyle bir sızıntının da onlardan kaynaklanmış olamayacağını vurguladı. Yılman, “Mümkün
değil. Yani bu kulisi aldım dün, çöp tenekesine koydum ve dedim ki ben böyle
bir olayın yaşanmış olabileceğine ihtimal vermiyorum; ama dedim, Rahmi Turan o
kadar keskin, emin ifadelerle yazdığına göre bir şey de vardır diye açık kapı
bırakıyorum; ama bu olmamış dedim. Bu olmamış. Bu isim kimse, yüzde yüz Sayın
Rahmi Turan, hiçbir şeyin hatırına değilse, gazeteciliğin namusu için bunu
açıklamalı dedim. Böyle gazetecilik olmaz” diye konuştu.
Kazdağlı:
Kılıçdaroğlu iddiayı kabullenmekle hata etti
Gazeteci Celâl Kazdağlı da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Millet
İttifakı’nı dağıtmak istediğine işaret ederek, AK Parti mahalli seçimi
kaybettikten sonra Erdoğan’ın ‘kim ne yapacak?’ düşüncesiyle 3-4 ay
beklediğini, CHP’nin önüne gelen topu boş kaleye atamadığını, bunun üzerine
Erdoğan’ın harekete geçtiğini söyledi. Kazdağlı, Erdoğan’ın İYİ Parti ile CHP
arasındaki ittifakı bozduğunu, kayyım atamalarıyla da HDP ile CHP’nin
ittifakını kopardığını kaydetti.
Rahmi Turan’ın haberinden sonra şimdi de CHP içerisinde bir “hain”
arandığına işaret eden Kazdağlı, CHP’de cadı kazanının kaynamaya başladığını
ifade etti.
Kazdağlı, “CHP bu habere inandı mı?” sorusu üzerine de şu
değerlendirmede bulundu:
“ ‘Cumhurbaşkanı, bir
başka partinin içişlerine nasıl karışır?’ demeliydi”
“Genel Başkanın (Kılıçdaroğlu’nun) bu sabahki açıklamasına
bakarsak, “Ben şaşırmadım” diyor. “Tahmin de ediyorum kimin gidebileceğini ama
söylemem” diyor. Böyle bir tutum, böyle bir yaklaşım olur mu? Kimse sen
söyleyeceksin. “Niye gittin?” diyeceksin. Ya da o ismi hemen çağıracaksın, önce
görüşeceksin yüz yüze. Siyaset onu gerektirir. Kamuoyu önünde konuşmadan önce “Niye
gittin, ne konuştun, ne oldu? Doğru mu bu?” diye… Sonra da kamuoyuna
açıklarsın. (Bu topa) niye girersin sen kardeşim? Bir kere zaten bu etik değil.
Önce oradan itiraz et. “Bir cumhurbaşkanı, bir başka partinin içişlerine nasıl
karışır?” Ya da “Bir partinin genel başkanı, bir başka partinin iç işlerine
nasıl karışır?” diye, buradan bir demokrasi mücadelesi başlatman gerekirken,
hayır, “Tahmin ediyorum” diyor. Bu ne demek? “Evet, doğru” demek.
“CHP, yeni bir
strateji belirleme imkânını kaybetti”
CHP, her an bir büyük değişime gebe bir parti idi; ama bu
tartışmalardan sonra bu özelliğini de kaybetmiştir. Bundan sonra kim aday
olmaya çıksa, bırakın aday olmayı, “Yaa şu Kürt meselesine nasıl bakacağız?”
diye bir tartışma açmaya kalkışsa, “Sen partiyi bölüyorsun. Sen,
cumhurbaşkanının buraya gönderdiği hain misin? Damgasını yiyecek. Dolayısıyla
yeni bir politika belirleme, yeni bir strateji belirleme imkânını da yok etti.”
“O zaman bu haber Kılıçdaroğlu’nun işine mi yaramıştır?”
sorusu üzerine de, Kazdağlı, “Kılıçdaroğlu’nun zaten çok fazla bir sorunu
yoktu; ama onun genel başkan olarak kalmasını kesinleştirmiş oldu, perçinlemiş
oldu.”
Eski Milletvekili Ufuk Uras’ın “ ‘Biliyorum’ diyerek de
hoşnut olduğunu göstermiş oldu” yorumunu onaylayan Kazdağlı, “Bir de ondan önce
bir lafı daha var yalnız; “Duyuyorum ki MİT bize operasyon yapacak” dedi.
Birkaç gün önce söylemişti. E kardeşim, MİT sana operasyon yapacaksa, zaten
orada başlat. Kim, nasıl? Millete anlat, teşkilatına anlat. ‘Bak böyle bir şey
yapılıyor, haberiniz olsun’ de. CHP, büyük oranda direksiyonu kaybetti”
şeklinde konuştu.
Yılman: İddia asılsız
çıkarsa Kılıçdaroğlu zor durumda kalır
Sevilay Yılman da, Kılıçdaroğlu’nun ertesi sabah katıldığı televizyon
programında yaptığı açıklamayla yazılan yazının amacına hizmet ettiğini ileri
sürdü. Yılman, iddia edilen görüşmenin doğru olmadığının ortaya çıkması
halinde, Kılıçdaroğlu’nun başarısız bir genel başkan durumuna düşebileceğini
kaydetti.
Celal Kazdağlı, konuyu Rahmi Turan açısından da şöyle
değerlendirdi:
“Evet, genel yayın yönetmenliği yaptı, başyazarlık yaptı,
çok usta bir geçmişi olan usta bir yazar ve gazeteci diyebiliriz; ama son
dönemde kulis yazmıyordu. Siyaset toplarına hiç giren birisi değil. Bu tür yazı
yazmıyor. İki, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile bir ilintisi yok, bir bağı yok.
Yani hiçbir zaman oraya girmemiş. Bu mümkün değil dolayısıyla, böyle bir şey
olması. Bunun Sözcü’de yayınlanmış olması, tamamen CHP’nin içine yönelik bir
mesaj. Orayı dalgalandırma, hareketlendirme… Bu, Erdoğan’ın hoşuna gitmiştir;
ama ben de Külliye kaynaklı olduğu kanaatinde değilim.”
Kazdağlı:
Kılıçdaroğlu iddiayı kabul edince Rahmi Turan düştü
Kazdağlı, “Rahmi Turan’ın eksiği olabilir; ama esas
sorgulanacak olan, orada Rahmi Turan değildir. Eğer Kılıçdaroğlu, “Evet,
doğrudur bu” hatta “Onu biliyorum” dedikten sonra Rahmi Turan burada düşmüştür.
(Sorumluluk ondan çıkmıştır) Genel Başkan bunu kabul ediyor ise, Rahmi Turan’a “Sen
burada ayıp ettin” diyemeyiz. Eksiği vardır” diye konuştu.
Ufuk Uras da, “Ama trolün tanımından bir tanesi de suda olta
atmak değil mi? Belki Genel Başkan da, ilgili gazeteci arkadaşımız da o oltaya
takıldı” yorumunda bulundu. Kazdağlı da, “Olabilir, takılmış olabilir; ama
bilinçli olarak bir faaliyetin parçasıymış izlenimi bende doğrusu uyandırmadı
Rahmi Turan. Yanlış yapmış olabilir, eksik yapmış olabilir, hatalı davranmış
olabilir; ama asıl sorumlu o değil. Anında tepki vermeyen, hatta kabul eden
Kılıçdaroğlu. Eğer Kemal Bey, bugün başka bir şey söyleseydi, reddetmiş
olsaydı, bugün biz başka şey tartışmış olacaktık” diye konuştu.
Kesici değil,
Feyzioğlu değil, İnce değil…
Sevilay Yılmaz da, medyada Erdoğan’la görüşmüş olabilecek
isimlerin sıralandığına, bunlardan birinin de İlhan Kesici olduğuna işaret
ederek, kendisini aradığında Kesici’nin “Ben değilim” dediğini, Metin Feyzioğlu’nun
ise CHP’de bir karşılığının olmadığını söyledi. Programda, Muharrem İnce’nin de
yayınladığı tweet ile söz konusu kişinin kendisi olmadığını beyan etmiş olduğu
kaydedildi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder